Archive for the ‘MEZELER’ Category

BALLI HARDAL SOSLU AVOKADO SALATASI

Temmuz 9, 2013 - 3:13 pm 14 Comments

Blogumla uzun süredir ilgilenemedim. Elim gitmedi bir şeyler yazmaya, tarifler paylaşmaya…Olur ya insan öyle, içi istemez, o ilk adımı atmaya gereken enerjiyi, isteği, neşeyi bulamaz. Bu isteği ve yazmak için en uygun zamanı beklesem, bu sefer de ne kadar sürecek bilemem. Velhasıl, başlamak lazım dedim bir yerden.

Dilerim bugün başlayan Ramazan ayı ile bütün kalpler sevgi dolar; anlayış, vicdan, insan sevgisi alır bütün kötü, yıkıcı, zarar verici duyguların yerini.

Daha da yazarım ama girişi bu dileğimle tamamlayıp, tarifimi paylaşmak istiyorum şimdi. Vereceğim tarif sofralarınızda ana yemeğinize eşlik edecek, hatta bu yaz sıcaklarında başlı başına bir öğün bile olabilecek leziz bir salata tarifi. Bu salatanın sosunu daha pek çok farklı salatada da kullanabilirsiniz, gerçekten çok çok lezzetli oluyor.

İşte Tarifi:

BALLI HARDAL SOSLU AVOKADO SALATASI

Malzemeler:

2 adet olgun Avokado

Sosu için:

1 yemek kaşığı hardal

1,5 yemek kaşığı süzme bal

1,5 yemek kaşığı elma sirkesi

1 yemek kaşığı zeytinyağı

Yapılışı:

Derince bir kapta bütün sos malzemelerini iyice karıştırıyoruz. Avokadoları ortadan ikiye kesip çekirdeklerini çıkartıyoruz. Kabuklarını soyup 1cm’lik dilimler şeklinde bölüyoruz. Dilimlediğimiz avokadoları sosun içine atıp iyice sosla bütünleşmesini sağlıyoruz. İstediğimiz gibi süsleyip servis ediyoruz.

Afiyet Olsun:)

ARPA ŞEHRİYELİ GÖKKUŞAĞI SALATASI

Temmuz 26, 2012 - 3:33 pm 15 Comments

Hatırlamıyorum kaç defa yaptım bu salatadan; belki dört belki beş kez. Her seferinde fotoğrafını çekerim dedim, unuttum. Sonra da afiyetle yedik tabi:). Tarifi soranlara da sitemi referans gösteremedim haliyle. Kısmet bugüneymiş:).

Özellikle şu bunaltan sıcaklarda kolayca hazırlanan, yedikten sonra ağırlık yapmayan ama oldukça da doyurucu bir tarif isterseniz bu salata tarifi tam da bu tanıma uyuyor.

Bakmayın “salata” dediğime; içindeki malzeme çeşitliliğiyle başlı başına bir öğün yerine bile geçiyor benim için. Ana malzeme olan şehriye de işin doyuruculuk kısmını üstleniyor.

Rengarenk oluşuyla bu ismi uygun gördüm salatama:).

İşte tarifi:

ARPA ŞEHRİYELİ GÖKKUŞAĞI SALATASI

Malzemeleri:

1,5 su bardağı arpa şehriye

3 yemek kaşığı zeytinyağı

1 çay kaşığı tuz

4 adet közlenmiş kırmızı biber (kapya biber) turşusu

kornişon turşu (miktarı damak tadına göre ayarlanmalı, ben 7-8 adet küçük kornişon koyuyorum)

1 küçük boy garnitür konservesi (havuç, bezelye, patates tek tek kesilip, haşlanarak da yapılabilir, ben konserve garnitürü suyla yıkayıp süzdükten sonra kullanıyorum)

1 küçük boy Meksika fasulyesi konservesi (yine suyla yıkayıp süzdükten sonra kullanıyorum)

1 çay bardağı kadar haşlanmış mısır taneleri (isteğe bağlı)

7-8 dal dereotu

Gerek duyulursa ilave tuz

Yapılışı:

Öncelikle arpa şehriyeleri  zeytinyağıyla kavuruyoruz. Daha sonra üzerine tuzu ve kaynar suyu ilave edip pilav gibi pişiriyoruz. Ben suyunu karardan koyuyorum, şehriyelerin diriliğine bakıp, gerekirse biraz daha su ekliyorum ama yaklaşık bir ölçü şehriyeye 2 ölçü su gibi düşünebiliriz. Daha sonra pişen şehriyeleri soğumaya bırakıyoruz.

Diğer yanda közlenmiş kırmızı biber turşusunu ufak küpler halinde doğruyoruz. Kornişon turşusunu da zar gibi küpler halinde kesiyoruz. Garnitürü, meksika fasulyelerini, mısırları ve turşuları soğumuş olan arpa şehriyeyle iyice karıştırıyoruz. Dereotunu incecik kıyıp salataya ilave ediyoruz. Kornişon ve kırmızı biber turşusunun suyundan da istediğimiz kadar salataya ekliyoruz (böyle yapınca fazla tuz ilave etmeye gerek kalmıyor). Tekrar tüm malzemeleri karıştırıp servis kasesine boşaltıp servis ediyoruz.

Not: Ben bu salatayı arpa şehriyeyi kavurduğumuz zeytinyağı ve turşuların suyuyla tatlandırıyorum. İlave zeytinyağı ya da başka soslar da konulabilir.

Afiyet Olsun:)

 

MERCİMEK KÖFTESİ

Nisan 24, 2012 - 2:51 pm 10 Comments

 

Güzel bir günün tariflerinden birinde bugün sıra:)..

 

Geçen hafta annemin arkadaşları bize geldi. Ayda bir buluşuyorlar bu şekilde. Bu kez ben de dahil oldum onlara. O kadar güzel sohbet ettik ki zamanın nasıl geçtiğini anlamadım bile. Böylesi değerli insanlarla geçirilen saatler gerçekten de çok kıymetli. İçten, neşeli dost sohbetleri, onların hayat tecrübeleriyle bana aktardıkları, beraber tatlı anılarımız..Bütün bunlarla dolu dolu geçen, sohbetimize bol çayın eşlik ettiği sıcacık bir gündü..Tekrarını sabırsızlıkla bekliyor olacağım:).

 

Düşündüm de; küçükken, anne günleri yalnızca birbirinden leziz keki, böreği, çöreği mideye indirme anlamına gelirdi oysa:)). Nasıl sevinirdik annemizin günü olacak diye. Günler öncesinden hummalı çalışmalar başlardı mutfakta, çok iyi hatırlıyorum. Bize de okuldan gelince koca bir tabak hazırlanırdı birbirinden güzel yiyeceklerle dolu.

 

O zamanın klasikleri de dün gibi aklımda; pudingli-bisküvili pasta mutlaka olurdu, un yada nişasta kurabiyesi, kakaolu kek, peynirli poğaça, ıspanaklı börek de olmazsa olmazlardandı.

 

Sonra o günlerde mutlaka tarifler de değiş tokuş edilirdi; annem emektar yemek defterini açar, özenle deftere yazardı aldığı tarifi. Bu yüzden yıllar öncesinin o defterini bugün açtığımda, tarifin adı yanında tarif sahibinin de adı bulunmakta; “ablamın keki, Tuncay’ın tatlısı, Semiha’nın böreği” gibi:)..

 

Hey gidi günler hey..Yıllar sonra annemin günü için ana-kız beraber geçtik mutfağa:)..Bu kez kendi klasiklerimiz, eski tarif defterleri ve biraz da internet araştırması ilham kaynağımız oldu menümüzü hazırlamaya.

 

Menümüzden ilk tarifi paylaşayım öyleyse; benim en sevdiğim, ennnn klasiklerden “Mercimek Köftesi”nin tarifi..

 

Tarifi yazmadan önce siteme girdim, baktım; tarifi daha önce paylaşmamışım, oysa ne çok sevilir ve yapılır bizim evde. “Öyleyse zamanı çoktan gelmiş” dedim..

O gün kaç tane bu köftelerden yedim hatırlamıyorum bile:).

 

İşte tarifi:

 

Mercimek Köftesi

 

 

Malzemeleri:

1 su bardağı kırmızı mercimek

1 su bardağı ince köftelik bulgur (biz esmer bulgur kullandık)

1 orta boy kuru soğan

1 küçük çay bardağı zeytinyağı

2 yemek kaşığı domates salçası

7-8 dal maydanoz

7-8 dal taze soğan

Nar ekşisi

Karabiber, pul biber, kimyon, tuz

Yapılışı:

Öncelikle mercimeği 4 su bardağı suda, suyunu çekene kadar haşlıyoruz. Mercimek suyunu çekince ocağın altını kapatıyoruz. Yıkayıp süzdüğümüz bulguru mercimeğe ekliyoruz, iyice karıştırıp kabarmasını sağlıyoruz. Diğer yanda kuru soğanı yemeklik doğruyoruz, zeytinyağında iyice kavuruyoruz. Kavrulan kuru soğana salçayı da ilave edip kavurmaya devam ediyoruz. Daha sonra kavrulan soğan-salça karışımını bulgur ve mercimeğe ilave edip hepsini iyice karıştırıyoruz. Taze soğanları ince ince kıyıyoruz (sadece yeşil kısımlarını kullanıyoruz). Maydanozları da ince şekilde doğrayıp taze soğanlarla birlikte diğer malzemelere ekliyoruz. Damak tadımıza göre nar ekşisi ve baharatları serpip (ben bol ekşili ve kimyonlu seviyorum mesela) bütün malzemeleri elimizle yoğuruyoruz.

Yoğurup iyice karıştırdığımız malzemeye elimizle ince uzun şekil (klasik mercimek köftesi şekli) verip servis tabağına dizdiğimiz marulların üzerine sıralıyoruz. Yanında bol marul yaprağı ile servis ediyoruz.

Afiyet Olsun:).

PAZILI FIRIN MÜCVER

Aralık 20, 2011 - 8:28 pm 10 Comments

 

Sağlıklı ve de lezzetli…Olabilir mi? Kesinlikle:)..

Bu mücver bunun en büyük örneği. Çoğunluğu pazıdan oluşuyor zaten, ona taze soğan, kırmızı kapya biber ve hellim de eklenince tadı damağınızda kalıyor.

 

Hazırlaması, pişirmesi çok pratik. Annem televizyonda izlemiş bu tarifi. Böyle farklı tarifler görünce benim için not alıyor mutlaka. Bana anlattı, tarifi uyguladık. Ve sık sık yapacağımız, hatta çeşitlemelerini deneyeceğimiz güzel bir tarifimiz daha oldu:).

 

 

Bu mücverler fırında piştiği için de çok hafif.

 

İşte Tarifi:

 

PAZILI FIRIN MÜCVER

 

Malzemeleri:

 

1 bağ pazı

6-7 sap taze soğan

1 adet kırmızı kapya biber

yarım paket hellim peyniri

1 yemek kaşığı zeytinyağı (ayrıca da tepsiyi yağlamak için)

3 adet yumurta

4 dolu yemek kaşığı un

tuz, karabiber, pul biber

 

Yapılışı:

 

Öncelikle pazıları sapları da dahil olmak üzere bıçakla incecik kıyıyoruz. Taze soğanları da aynı şekilde ince ince kesiyoruz. Kırmızı biberi ve hellimi de küp küp doğruyoruz. Dilimlenen pazıyı, taze soğanı ve biberleri bir kaba alıp üzerine damak tadımıza göre tuz ekliyoruz (hellim de tuzlu bir peynir olduğu için normalden az eklemekte fayda var), tuzla beraber sebzeleri elimizle ovalayarak biraz öldürüyoruz. Pazı çok su salmıyor ama bu şekilde nemlenip hacmi küçülmüş oluyor.

 

Daha sonra bu malzemeye yumurtaları, hellimi, zeytinyağını, unu ve baharatları ekleyip bir kaşıkla iyice karıştırtıyoruz. Tüm malzeme karışınca zeytinyağıyla yağladığımız fırın kabına (ben büyük kare borcam kullandım) iyice yayıyoruz.

 

Önceden 180C˚’ye ısıtılmış fırında mücverin üzeri kızarmaya başlayana dek (yaklaşık 25 dk. kadar) pişiriyoruz. Ilıyınca, istersek yanında yoğurtla birlikte servis ediyoruz.

 

Not: Ben bu mücveri soğukken de çok seviyorum.

 

Afiyet olsun:).

BAYRAM DÖNÜŞÜ VE LİMON MARİNELİ PALAMUT MEZESİ

Kasım 23, 2010 - 10:13 am 18 Comments

Ha geldi gelecek derken oldukça uzun bir bayram tatilini geride bıraktık bile..Böyle tatillerden sonra nedense klavyenin başına geçip de yazmak zor geliyor ama anlatacaklarım, paylaşmak istediğim fotoğraflar ve bir de tatil tarifim var:)..

 

Öncelikle herkesin geçmiş Bayramı Kutlu Olsuuun..Umarım huzur ve mutluluk içinde bir bayram olmuştur herkes için.

 

Benim bayramım da çok güzel geçti. Bayramın birinci günü Ankara’daki akrabalarımızla bayramlaştıktan sonra ikinci gün Kemer’e doğru yola çıktık. Ailemle birlikte, kış öncesi Akdeniz’in ve sımsıcak güneşin tadını çıkarma fırsatı yakaladık. Hatta Kasım’ın sonunda denize bile girdim. Benim gibi deniz aşığı bir insan için bulunmaz bir nimetti:).

 

Kemerin güzel doğasından ve denizden bir kaç kare ile taşımak istedim iç açan bu güzellikleri sayfama…

 

TEKNEDEN KEMER SAHİLİ

 

 

OTELİN BALKONUNDAN NEFİS DENİZ MANZARASI

 

 

DENİZ VE GÖKYÜZÜNÜN MUHTEŞEM MAVİLİĞİ

 

Oradayken bizleri sarıp sarmalayan eşsiz doğal güzelliklerin yanında harika insanlarla, dostlarımızla beraber olmak da çok mutlu etti bizleri. Hatıralarımızın hiç unutulmayacak, neşeyle anılacak hanesine pek çok anı ekledik bu sayede.

 

Yani kelebek bu tatilde de durmadı, gezdi:). Zaten geçtiğimiz yıl, büyük ihtimalle bir leylek sürüsünü uçarken görmüş olmalıyım, bunun başka açıklaması yok gibi:).

 

Bu Akdeniz gezi yazısının sonuna da balıklı bir tarif yakışır bence. Bu tarif babamın arkadaşı Selçuk Ağabey’den. Biz, Kemer’de onların sahibi oldukları bir otelde kaldık. Misafirperverlikleri ve bizlere gösterdikleri dostane ilgi için bir kez de buradan teşekkür etmek istiyorum.

 

Vereceğim bu balık tarifini de Selçuk Ağabey bizzat uyguladı ve bizlere tattırdı. Balığı tutma aşamasından bizlere tattırma aşamasına kadar olan adımları babamın telefonunun kamerasıyla çektik. Tarifi gözde canlandırma kısmında bu karelerin büyük yardımı olacağını düşünüyorum.

 

Bu, balıktan yapılan bir meze tarifi ve en önemli özelliği balığın çok taze olması gerekliliği. Zaten bizim tarifte kullandığımız Palamudu Selçuk Ağabey orada tuttu ve anında yapım aşamalarına koyuldu. Bu tarif için Palamut çok uygun bir balık cinsiymiş. Böyle tazecik bir balık bulunca, birkaç püf noktasına da dikkat edince leziz mi leziz bir meze çıkıyor ortaya. Bu güzel tarifi bizlere kazandırdığı için Selçuk Ağabey’e tekrar teşekkürler:).

 

Fotoğraflardan da görüldüğü üzere yapımı kısaca şöyle:

 

 

 

 
 
 
 

 

LİMON MARİNELİ PALAMUT MEZESİ

 

 

 

Malzemeler:

1 adet Palamut balığı (taze olmalı, mümkünse tutulur tutulmaz kullanılmalı:))

Tuz

Limon suyu

Zeytinyağı

1 diş sarımsak

maydanoz yaprakları

 

Yapılışı:

 

Palamut balığı tutulduktan sonra başı bıçakla kesilip atılıyor (evet, burası biraz vahşice ama işte doğa kanunu). Daha sonra kuyruğunun iki tarafından bıçakla çizilip içi deniz suyu dolu bir kovaya konuluyor. Suda 15 dakika kadar duran balığın böylece kanı akıp temizleniyor. Sonra Palamut sudan çıkartılıp ikiye bölünüp içi temizleniyor. Derisi bir bıçak yardımıyla ayrılıyor (kesinlikle ustalık isteyen bir bölüm bu:)). Palamudun etindeki kırmızı bölümler ayrılıyor, sadece beyaz eti kalıyor. Daha sonra Palamut ufak küpler şeklinde kesiliyor. Çukurca bir kaba alınan doğranmış balık hafifçe tuzlanıyor (lakerdada olduğu gibi fazla tuz kullanılmıyor, normal balık tuzlar gibi) daha sonra balıkların üzerini kaplayacak kadar limon suyu sıkılıyor. Balık limon suyu içinde buzdolabında 4-5 saat kadar bekliyor, böylece limon suyu balıkları pişiriyor (balıkların rengi beyaza dönüyor). Limon suyunda bekleyen balıklar daha sonra süzülüp servis tabağına alınıyor. Üzerine dövülmüş bir diş sarımsak serpilip zeytinyağı gezdiriliyor. Bol maydanoz yaprağı ile servis ediliyor.

 

Afiyet Olsun:)..

Malzemeler:

HALA TAZEYKEN, DOĞALKEN… PATLICANLA İKİ TARİF

Ekim 1, 2010 - 8:11 am 26 Comments

 

 

Yazdan kalma son günleri yaşarken; bahçe ürünü, doğal, taze son yaz sebzelerini de bol bol kullanmak lazım sofralarımızda…

 

Patlıcan bunların başında geliyor elbet. Düşünüyorum da patlıcan kadar çok çeşitli yemeği, salatası, mezesi yapılan bir sebze daha var mıdır? Patates bu konuda yarışır patlıcanla ama sanırım patlıcanın lezzetiyle çoğumuzun beğenisini kazanmış bir sebze olduğunda hemfikirizdir.

 

Mesela Türk mutfağını düşününce ilk akla gelen yemeklerden Karnıyarık, İslim Kebabı patlıcanın lezzetinin şahlandığı yemeklerdir:)..Ya da tam kıvamında bir Hünkar Beğendi’ye “hayır” diyecek çok fazla kişi yoktur sanırım. Közlenince de pek çok farklı salatanın, mezenin en temel malzemesi oluverir. Patlıcanın reçelini bile tatmıştım ben bir keresinde:). Mutfakta o kadar çeşitli kullanım alanı sunuyor bizlere patlıcan. Eh öyleyse, hala geçmemişken mevsimi ben de iki tarifle yer vereyim kendisine sitemde:).

 

Daha önceki patlıcanlı tariflerime de buradan ulaşabilirsiniz.

 

İşte tarifler:

 

DOMATESLİ PATLICAN YEMEĞİ

 

 

Bu yemeğin özelliği çok hafif olması ve yalnızca domatesin suyuyla pişirilmesi. Sadece domatesin suyuyla pişen yemekler bana hep daha lezzetli geliyor. Domatesler hala sulu ve lezzetliyken mümkün olduğunca bütün yemekleri bol domatesle pişiriyorum ben.

 

Ben etçi bir insan olmadığım için yine etsiz olarak yaptığım yemeklerden biri bu. Damak zevkinize göre kıyma, kuşbaşı et ya da tavukla da çeşitlendirilebilir.

 

Malzemeleri:

 

1 adet kuru soğan
3-4 diş sarımsak

3 adet patlıcan

5-6 adet domates (domatesin sululuğuna ve büyüklüğüne göre miktar değişebilir)

2 yemek kaşığı zeytinyağı

1 adet kesme şeker

tuz

 

Yapılışı:

 

İlk önce patlıcanları yıkayıp, alaca soyup küpler halinde doğruyoruz. Doğranan patlıcanları bir kaba alıp tuzluyoruz ki acı suyu çıksın. Yeterince bekleyen ve acı suyunu bırakan patlıcanları yıkayıp süzüyoruz.

Daha sonra, piyazlık doğradığımız kuru soğanları ve minik doğradığımız sarımsakları zeytinyağıyla biraz kavuruyoruz. Patlıcanları da ekleyip hafif karıştırdıktan sonra kabuklarını soyup iri küpler halinde doğradığımız domatesleri patlıcanların üzerine yayıyoruz. Şekeri ve tuzu ekledikten sonra tencerenin ağzı kapalı şekilde kısık ateşte pişiriyoruz.

 

KÖZLENMİŞ PATLICAN-KIRMIZI BİBER SALATASI

 

 

Malzemeler:

 

3 adet patlıcan

4 adet kırmızı kaypa biber

2 diş sarımsak

yarım demet dereotu

nar ekşisi

zeytinyağı

 

Yapılışı:

 

Patlıcanlarla kaypa biberleri istersek fırının ızgara bölümünde, istersek de ocakta közlüyoruz. Közlenen patlıcan ve biberlerin kabuklarını soyup çok büyük olmayan küpler halinde doğruyoruz. Sarımsağı iyice ezip közlediğimiz sebzelere ekliyoruz. Dereotunu da ince ince kıyıp ekleyip karıştırdıktan sonra istediğimiz kadar nar ekşisi ve zeytinyağıyla salatamızı tatlandırıyoruz.

 

Afiyet Olsun:).

DENİZ FASULYESİ SALATASI

Eylül 7, 2010 - 8:08 am 20 Comments

 

Tatil dönüşü Ankara’ya, iş hayatına adaptasyon dönemini başarıyla atlattım en nihayet:)..Eh, kolay olmuyor tabi, denizi, güneşi ve güzel anılarıyla bir Ege kavuşmasını daha geride bırakmak; hele de bir dahaki seneye kadar sürecekse bu ayrılık..

 

Bir önceki yazımda bahsetmiştim; Ege’ye bu seferki gidişimde yeni bir yöresel ot daha öğrendim: Deniz Fasulyesi… Aynen deniz börülcesinde olduğu gibi Dikili’deki  sebze-meyve pazarını gezerken rastladık deniz fasulyesine de. Satıcı teyze hemen oracıkta anlatıverdi bana yapılışını..

 

Ben çok sevdim deniz fasulyesini. Ayıklama kolaylığı açısından da deniz börülcesinin tahtını sarsar bana göre:)..Güzel bir meze-salatayı da arşive kazandırmış oldum böylece:).

 

İşte tarifi:

 

DENİZ FASULYESİ SALATASI

 

 

Malzemeler:

 

1 demet deniz fasulyesi
2 diş sarımsak
2 adet domates
zeytinyağı
1 limonun suyu

 

Yapılışı:

 

Deniz fasulyelerinin uçtaki yapraklı kısımlarını kopartarak alıp yıkıyoruz (sap kısımları kullanılmıyor). Yıkanan deniz fasulyelerini diriliklerini fazla kaybetmeyecek şekilde (yaklaşık 5 dakika) haşlayıp, suyunu süzüyoruz.

 

Diğer tarafta kabuklarını soyduğunuz domatesleri ve sarımsakları rendeleyip bir tabağa aldığımız börülcelerin üzerine döküyoruz. Üzerlerine limon suyu ve istediğimiz miktarda zeytinyağı gezdirip servis yapıyoruz.

 

Afiyet Olsun:))..

 

Bayrama kadar yeni yazı ekleyemem sanırım..Bu yüzden şimdiden herkesin Ramazan Bayramını kutluyorum:)….

ESMER BULGURDAN KISIR

Haziran 17, 2010 - 9:08 am 22 Comments

 

 

Kısır’ı kim sevmez ki:)?. Özellikle çocukluk anılarımda, anne günlerinin vazgeçilmezidir kendisi..Ve malzemeler üç aşağı beş yukarı aynı da olsa yapana has bir lezzettir. Kimisi ekşisini çok koyar, kimi kimyonunu, belki de yeşilliğini bol tutar bir başkası..Ve illa kısırının lezzetiyle meşhur birileri mutlaka vardır…

 

Ben kısırımla meşhur falan olmadım hiç:). Belki de çok sık yapmadığımdandır bu. Ama aile damak tadımıza göre şekillenen bize has bir tarif de oluşmuştur yıllar yılı. Annemin usulü yaparım ben kısırı. “O nasıl oluyor?” derseniz; kuru soğanı, sarımsağı ve salçayı mutlaka kavururum. Elimde taze marullar varsa diğer yeşilliklerden hariç mutlaka biraz da marul koyarım kısırımın içine. Bu sefer bu konuda çok şanslıydım; bütün yeşilliklerimiz işyerimizin bahçesinden toplanıp gelmişti, tazecikti hepsi:).

 

Özellikle havaların bunaltıcı sıcaklığa ulaştığı şu günlerde kısır, benim için bir salatadan öte başlı başına bir yemek halini alıyor. Esmer bulgurla yaptığım için de çok daha sağlıklı oluyor…

 

İşte tarifi:

 

ESMER BULGURDAN KISIR

 

 

Malzemeler:

 

2 su bardağı ince esmer bulgur

3 yemek kaşığı zeytinyağı

1 adet orta boy kuru soğan

3-4 diş sarımsak

1 yemek kaşığı domates salçası

1 yemek kaşığı biber salçası (biz acı sevdiğimiz için acı biber salçası kullandım)

5-6 dal taze soğan (yeşil kısımları kullanılacak)

yarım bağ maydanoz

4­-5 yaprak marul

nar ekşisi

1 tatlı kaşığı kimyon (miktarı damak tadına göre değiştirilebilir)

pul biber

tuz

 

Yapılışı:

 

Öncelikle bulguru bir kabın içinde kaynar suyla ıslatıyoruz. Ben kaynar suyunu göz kararı olarak koyuyorum ama 1 bardak kadar konulup bulgurların sertliğine göre gerekirse ilave edilebilir. Diğer yanda bir tencereye zeytinyağını alıyoruz. Yemeklik doğranmış kuru soğanları ve minik doğranmış sarımsakları sararıncaya kadar kavuruyoruz. Salçaları da ekleyip bir süre daha kavuruyoruz. Bütün bu kavrulan malzemeye ıslatıp şişmesini sağladığımız bulguru ilave ediyoruz. Taze soğanı, maydanozu ve marulu ince ince doğrayıp diğer malzemelere ekliyoruz. Nar ekşisini ve baharatları damak tadına göre ayarlayıp ilave ediyoruz. Ben ekşice sevdiğimden nar ekşisini bol tutuyorum. Taze marul yapraklarıyla beraber servis ediyoruz.

 

Afiyet Olsun:).

AVAKADO DİP SOS VE PEYNİR DOLGULU RENKLİ BİBERLER

Nisan 22, 2010 - 9:13 am 23 Comments

 

Yeni yemek tarifleri öğrenmek, denemeler yapıp yeni tarifler bulmak, farklı sunumlar keşfetmek, yemek yapmanın en sevdiğim yanlarından yalnızca bir kaçı.

 

Sanırım ben yaşamak için yiyenlerden değil de yemek için yaşayanlardanım. Bir yemeğin sunumu, bir sofranın düzeni, sofradaki minik, iç açıcı, mutlu edici ayrıntılar benim için hep önemli olmuştur. Belki de bu yüzden, sadece ana yemekler, tatlılar değil; sofraları tamamlayan, yemeklere eşlik edip lezzetlerini artıran, misafir sofralarını daha da güzelleştiren soslar, değişik salatalar, yan yemekler de çok ilgimi çekiyor benim.  

 

Bu yüzden sofra hazırlarken hep düşünürüm “bu yemeği daha değişik, ilgi çekici, hoşa gidecek şekilde nasıl sunabilirim” diye. Salatalarım hep süslü olsun isterim, soframda renkli bir şeylere yer vermek mutlu eder beni, hele de mevsim baharsa:).

 

İşte bu düşünceyle hazırlanmış iki tarif paylaşmak istiyorum bu gün de. İlki bir sos; Avokadolu Dip Sos. Bu sosu özellikle tavuk yemeklerinin yanına çok yakıştırıyorum ben. Ya da sadece mısır cipsiyle de yenebilir tabi:).

 

İkinci tarif ise Peynir Dolgulu Renkli Biberler. Çok pratik ama sofranın şıklığına şıklık katacak, çiçek misali masadakilerin içini açacak görüntüye sahip bir tarif bu.

 

İşte Tarifleri:

 

AVOKADO DİP SOS

 

 

Malzemeleri:

 

3 adet olgun avokado

2-3 diş sarımsak

1 adet limonun suyu

2 yemek kaşığı zeytinyağı

 

Yapılışı:

 

Avokadoların kabuklarını soyup, ikiye bölerek ortasındaki çekirdekleri çıkarıyoruz. Sarımsakları dövüyoruz. Bir kasede avokadoları, dövülmüş sarımsağı, limon suyunu ve zeytinyağını karıştırıp çatal yardımıyla iyice eziyoruz (veya bu aşamada rondo da kullanabilirsiniz).

Bu sosu et, tavuk yemeklerinin yanında sos olarak sunabileceğiniz gibi, mısır cipsiyle birlikte de servis edebilirsiniz.

 

PEYNİR DOLGULU RENKLİ BİBERLER

 

 

Malzemeleri:

 

Sarı ve kırmızı renkte dolmalık biberler

Beyaz peynir

Dereotu

Toz kırmızı biber

 

Yapılışı:

 

Öncelikle dolmalık biberlerin içini boşaltıp, temizleyip iyice yıkıyoruz. Yıkanmış biberlerin ağız tarafı aşağı gelecek şekilde içinde su kalmamasını sağlayarak kurutuyoruz.

Diğer tarafta beyaz peyniri ezip içine istediğimiz miktarda kıyılmış dereotu ve toz kırmızı biber koyup karıştırıyoruz.

Biberlerin içine peynir karışımını iyice bastırarak dolduruyoruz. Doldurduğumuz biberleri keskin bir bıçakla dilimler şeklinde kesip servis ediyoruz.

 

Afiyet Olsun:).

PEMBİŞ BİR LEZZET: KIRMIZI PANCAR TURŞUSU

Ocak 7, 2010 - 4:45 pm 22 Comments

 

İçimin de blog sayfamın da biraz renge ihtiyacı duyduğunu düşünerek pembiş pembiş bir tarif paylaşmak istiyorum bugün; Kırmızı Pancar Turşusu tarifini..

 

Geçenlerde annecim benim için yapmıştı bu turşuyu. Aslında ailecek hepimiz severek yeriz ama bu sefer özellikle benim için yapılmasının nedeni kan değerlerimde düşük çıkan demirdi… Her zaman normal çıkarken bu sefer biraz düşük çıktı, neyse ki telafi edilmeyecek bir şey değil.

 

Annem de televizyonda kırmızı pancarın demir eksikliğine iyi geldiğini duymuş, hemen ertesi gün marketten kırmızı pancarları almış ve bu güzel turşuyu yapmış.

 

Hem yapımı çok pratik hem de rengiyle, lezzetiyle davet sofralarına da çok yakışacak bir tarif bu:

 

KIRMIZI PANCAR TURŞUSU 

 

 

Malzemeleri:

 

Yarım kg kırmızı pancar

2-3 diş sarımsak

sirke

zeytinyağı

 

Yapılışı:

 

 

Öncelikle pancarları yıkayıp, saplarını ayıklayıp soyuyoruz. Pancarları bir tencereye koyup, üzerini geçecek kadar suyla haşlıyoruz (kıvamı çatal batacak gibi olacak).

Haşlanan pancarları soyup dilimliyoruz. Sarımsakları dövüp bir kaba aktarıyoruz, üzerine istediğimiz kadar sirke ve zeytinyağı ekleyip bir sos hazırlıyoruz. Dilimlenen pancarları bu sosa yatırıp bir gece buzdolabında dinlendiriyoruz. Soğuk olarak servis ediyoruz..

 

Afiyet olsun:)..