Archive for Nisan, 2007

KADAYIFLI MUHALLEBİ

Nisan 30, 2007 - 12:58 pm 34 Comments

Çok zamandır çeşitli yemek sitelerinde ve bazı bloglarda bu tatlıya rastlıyordum. Orijinal tarif kime ait tam bilemeyeceğim fakat sanırım Oktay Usta, benzer bir tarifi daha önce vermiş. Bende bu tatlının farklı çeşitlemelerini inceledim ve sonunda kendi damak tadımıza göre yaptım. Haftasonu misafirlerimiz için ilk defa denediğim bu tatlıya herkesin bayıldığını söylemeliyim:). Hem hafif hem de çok lezzetli bir tatlı çünkü sütlü tatlı oluşunun hafifliğini kadayıf katmanlarının lezzetiyle birleştiriyorsunuz. Bu tatlı bizim favorilerimiz arasına çoktan girdi bile.

Buyrun tarifi:

KADAYIFLI MUHALLEBİ

Malzemeleri:

Kadayıf katmanı için:
250 gr çiğ kadayıf
2-3 kaşık tereyağ
1,5 su bardağı kadar iri dövülmüş ceviz
4 kaşık toz şeker

Muhallebisi İçin:
1 litre süt
1 su bardağı toz şeker
5 tepeleme çorba kaşığı un
1 paket vanilya

Yapılışı:

Önce bir tencereye muhallebinin ununu ve şekerini koyup yavaş yavaş sütü ekleyip karıştırarak pişiriyoruz. Muhallebi kaynayıp koyulaşınca ocağı söndürüp vanilyayı ekliyoruz ve ara ara karıştırarak iyice soğumasını sağlıyoruz. Diğer tarafta kadayıfları didikleyip küçük parçalara bölüyoruz, tereyağıyla birlikte iyice kavuruyoruz. Kavrulunca cevizi ve şekeri ilave edip bir süre daha karıştırıyoruz. Kadayıflar da iyice soğuduktan sonra bir tepsiye önce kadayıfın yarısını döküp yayıyoruz, üzerine muhallebiyi döküyoruz, en üste kalan kadayıfları yayıyoruz. Buzdolabında beklettikten sonra dilimleyerek servis yapıyoruz.

Not:
1)
Muhallebi ile kadayıfları birleştirmeden önce hem muhallebi hem de kadayıflar iyice soğumalı ki muhallebi kadayıfları yumuşatmasın.
2) Ben yanında bir top kaymaklı dondurmayla servis ettim, ikisi birbirine çok yakıştı.

Herkese afiyet, şeker, lokum olsun:)..


Ayrıca yeni bir bloglar arası oyuna daha davet edildim. Canım arkadaşım Semra’nın bu nazik davetini seve seve kabul ediyor ve cevaplarımı yayınlıyorum:

Dogum yerin? Ankara
Takma adın? Cadı, Leblebi, Sarı Papatya
Oturdugun yer? Ankara
Meslek? Makine Mühendisi
Kaç kardeşsiniz? 2
Sevdigin sayı? 4
Nasıl bir kisiligin var? Tezcanlı, neşeli, biraz da inatçı (tamam biraz fazla inatçı:)).
Hobileriniz? Yağlı boya resim yapmak, Müzik dinlemek, Şiir (yazmak, okumak, biriktirmek..), Latin Dansları
Canın sıkkın oldu mu ne yaparsın? Müziğin sesini açar, canımı sıkan şeyi çözmeye çalışırım, işin içinden çıkamazsam anneme koşarım:).
Müzik tarzın? Klasik Batı Müziği, Türk Sanat Müziği, Kelt Müziği, New Age, Rock, Latin Müziği..
En sevdigin yemek? Zeytinyağlı Pırasa (Cidden:))
Sevdigin tatlı çesidi? Sütlü Tatlılar
Sevdigin içecek? Su
Sevdigin meyve? Elma
Sevdigin sebze? Domates
Sevdigin renk? Kırmızı
Alısverisi sever misin? Alışveriş için uzun uzun gezmeyi ve sonucunda pişman olmayacağım alımlar yapmayı severim (bazen mümkün olamasa da:))
Severek giydigin giysi? Kot pantalonlarım ve eteklerim
En sevdigin hayvan? Kelebekler ve köpekler
Hiç ölmek istedin mi? Hayır
Her seyi acele mi yaparsın? Gereken dikkati gösterebileceğime inandığım hızda acele edebilirim ancak
Tv de hangi maçları seyrediyorsun? Maç mı?? 5 dakikadan fazla seyredemem:). Sadece milli maçları seyretmek güzel oluyor.
Tv de hangi dizileri kaçırmıyorsun? Avrupa Yakası, Hatırla Sevgili (Kaçırmıyor değilim, yani o akşam için dışarda daha güzel bir aktivite varsa dizi kaçırmak umrumda olmaz:))
En son okudugun kitap? Şu Çılgın Türkler
En sevdigin ay? Mayıs
Haftada en sevdigin gün? Cumartesi
En çok kalbini kıran sey nedir? İkiyüzlülük
İncik boncuk seviyor musun? Sevmeyen var mı ki:).
Eglenceli yerlere gitmeyi sever misin? Benim eğlenebileceğim bir yerse tabi ki.
En sevdigin çiçek? Papatya

Ben de bu oyuna katılmak isteyen bütün arkadaşlarımı sobelemiş olayım:).

Herkese güzel ve verimli bir hafta diliyorum..

BİR ANNEANNE YEMEĞİ: İÇ BAKLALI ZEYTİNYAĞLI ENGİNAR

Nisan 27, 2007 - 9:56 pm 22 Comments


Bazı yemekler vardır; tarifi o ailenin bayanları arasında nesilden nesile aktarılır. İşte, annemin de rahmetli anneannemden öğrendiği ve her yaptığında anneannemi ve eski günleri andığımız bazı tariflerimiz var bizim de. Zaten anneannemin aşçılığını, yaptığı yemeklere ne denli özendiğini, kalabalık sofraları bir sanat eserini meydana getirircesine süsleyip bezediğini unutmam mümkün değil. O eski günlerde bütün akrabalar Eskişehir’de anneannemlerin evinde toplanır, o özene bezene hazırlanmış birbirinden lezzetli yemekleri yerdik. Yemeklerin lezzetine bir de yapılan sohbetlerin lezzeti eklenir, keyfimize keyif katılırdı..
Ah, ahh, gerçekten eski günlere bir dalarsam sayfalarca yazabilirim ama şimdi asıl konumuz yemek:).
Geçenlerde annem yine bir anneanne yemeği yaptı; tam da mevsiminde olduğumuz enginarla; İç Baklalı Zeytinyağlı Enginar yemeğini. Ben, tabi her sebze yemeğini, özellikle de zeytinyağlıları çok sevdiğim için bu yemeğe en çok sevinen oldum. İç bakla ve enginarın bu derece uyumlu olabileceğini ilk kim ve nasıl keşfetmiş acaba, merak ettim şimdi:).
Gerçi anneannem eskiden baklaları bütün enginar çanaklarının içine doldurarak pişirirmiş, annemse enginarları iri dilimleyerek yapıyor. Bir de hiç üşenmeyip pişirmeden önce iç baklaların kabuklarını soyup o şekilde pişiriyor, böylece hem daha kolay pişiyor hem de baklalar yemeğin suyuyla özleşip enginarlarla iyice birleşmiş oluyor.

Gelelim tarifine:

İÇ BAKLALI ZEYTİNYAĞLI ENGİNAR

Malzemeler :

4 adet enginar
300-400 gr iç bakla (markette kutu içinde satılıyordu)
1 adet orta boy soğan
1 adet havuç
2 yemek kaşığı zeytinyağı
2 adet kesme şeker
tuz
dereotu

Yapılışı:

Öncelikle yemeklik doğranmış soğan ve halka halka kesilmiş havuçları zeytinyağıyla iyice kavuruyoruz. Bunun üzerine kabuklarını soyduğumuz iç baklaları, irice doğranmış enginarı, şekeri ve tuzu ilave edip, üzerine gelecek kadar kaynar su ekleyip pişiriyoruz. Pişip iyice soğuduktan sonra, üzerini doğranmış dereotuyla süsleyip servis yapıyoruz.

Afiyet olsun:). Herkese güzel bir haftasonu diliyorum..

ETKİNLİK #21 TAVUK YE

Nisan 18, 2007 - 8:39 pm 49 Comments

Güzel blogunda bu ayın etkinliğine ev sahipliği yapan sevgili Emel‘e teşekkürler ediyorum.
Umarım yemeğimi seversiniz.
TAVUKLU TERBİYELİ KEREVİZ
Malzemeler:
2 adet tavuk göğsü
1 adet orta boy kuru soğan
3 adet kereviz
1 yemek kaşığı salça
2 yemek kaşığı sıvıyağ
1 yumurtanın sarısı
1 limonun suyu
Yapılışı:
Tavukları kuşbaşı doğrayıp tencerede sularını salıp çekene kadar kavuruyoruz. Sularını çekince sıvıyağı, yemeklik doğranmış kuru soğanı ve salçayı ekleyip birkaç dakika daha kavuruyoruz. Diğer yanda kerevizleri soyup yine kuşbaşı şeklinde doğrayarak kavurduğumuz tavuklu karışıma ilave ediyoruz ve üzerini biraz geçene kadar kaynar su ilave edip kerevizler yumuşayıncaya kadar pişiriyoruz. Kerevizler pişince ocağı söndürüyoruz. Bir kapta yumurta sarısını, limon suyunu ve yemeğin sıcak suyundan birkaç kaşığını karıştırıp yemeğe ilave ediyoruz. İsteğe göre bu aşamada kereviz yapraklarını yemeğin üzerine doğrayıp daha yoğun bir aroma elde edebiliriz.
Herkese afiyet olsun:).

3X3 İÇİN SOBELENDİM:)

Nisan 9, 2007 - 10:09 pm 30 Comments

Bugün internete girip de blogumdaki yorumlara göz attığımda çok hoş bir sürprizle karşılaştım; canım arkadaşlarım Betül, Serinmavi ve Aslı beni yepyeni bir oyun için sobelemişler:).
Oyunumuzun kuralları şu şekilde:
3 tane yemek tarifi verip, her birini 3 yemek bloguna ithaf edip, alttaki 3×3 soruyu soruyorsunuz:
Soruları cevaplamak içinse 3 günümüz oluyor.
Bu; 3 sayısı üzerine kurulmuş oyunda benim cevaplarım ve yemek tariflerimi ithaf ettiğim arkadaşlarım ise şöyle:

1.1. Daha once yasadiginiz 3 sehir?
Ankara

1.2. Tatil icin gittiginiz, gördüğünüz ve önermek istediginiz 3 yer?
Girne, Fethiye(Ölüdeniz), Gökova-Akyaka

1.3. Yasamak istediginiz (görmediginiz de olur) 3 şehir?
İstanbul (zor ama büyülü bir şehir bence), Chicago, Ankara (vazgeçemem ki:))

2.1. Şu anda ki mesleginiz nedir?
Makine mühendisiyim

2.2. Dünyaya yeniden gelseydiniz, hangi mesleği yapmak isterdiniz?
Tıbbi dedektif olmak isterdim (“ne alaka” dediğinizi duyar gibiyim:))

2.3. “Kesinlikle ben yapamazdim” dediginiz meslek nedir?
Cerrah olamazdım sanırım.

3.1. Yaşam felsefenizi oluşturan sözlerden biri?
Ben birkaç tane yazdım:
“Gülümse:)”
“Eğer bir dış etken seni üzerse, duyduğun acı o şeyin kendisinden değil, senin ona verdiğin değerden geliyordur, onu da her an ortadan kaldırma gücün vardır.
(Marcus Aunelius)”
”Her işte bir hayır vardır”

3.2. Bir kitapdan alınma, çok sevdiginiz bir cümle veya paragraf veya bölüm?

Çocukluğumun bahçesiydin sen, Bütün bilinen mutluluklardan uzakta, O sarışın akşamüstlerinde Iztırabın eşiğinde… Nefesim sıkıştığında seni sevmekten, Ömrümü okurdun o acı neşede, Ağzımdan kanlı bir nefes boşalırdı… Sonra,her bahar dönerdim oraya ben, Hiç gitmediğim uzaklardan, O sarışın akşamüstlerinde Ve bilinen bütün mutluluklardan sonra, Kalırdım orada, Çocukluğumun bahçesinde, Aşktan nefes alamadığım o yerde…

Cezmi Ersöz (Yine Seninle Geldi Hayat)

3.3. Cok sevdiginiz bir siirin bir parcası?

Dudak Payi

Çay bardaginda
Birakilan dudak payi
Kadar bile
Uzak kalamam
Gözlerine

Yakin olsun isterim
Ellerime ellerin
Yanindaki beton binaya
Yaslanmasi gibi
Köhne bir evin

Seni bir çivi
Gibi çaktim
Çünkü beynime
Ve toplayip
Bütün kerpetenleri
Attim denize

Sunay Akin

Gelelim ithaf ettiğim tariflere:


Kesinlikle favorilerimden olan Havuçlu Topkeklerimi Ayşe, Kübra ve Bocuruk’uma gönderiyorum.


Artık aile arasında benim klasiğim haline gelen ve her defasında çok beğenilen Koko Toplarımı Pınar, Lavantin ve Lezize’nin Sahra’sına yolluyorum.


Bir yiyenin ikinciyi de mutlaka istediği Sucuklu Tombik Poğaçalarımı ise Hesna, Perihan ve Seda’ya gönderiyorum.

Ben bu oyundan çok zevk aldım, umarım sobelediğim arkadaşlarım da benim gibi düşünürler.

BİR NOT:
Canım arkadaşlarım, bu arada ben bir hafta kadar bir süre bloguma daha az girebileceğim. Kısmetse bu haftasonundan sonra ben artık “nişanlı” bir kız olacağım:). Son hazırlıklar ve heyecanlarım nedeniyle bu süre zarfında yorumlarınıza kısa sürede cevap yazamazsam kusuruma bakmayın lütfen.
Nişandan sonra eski tempoda tariflere, yorumlara devam:)..
Herkese sevgiler, selamlar, öpücükler:)…
aslı

DOĞUM GÜNÜN KUTLU OLSUN ANNEM:)

Nisan 2, 2007 - 6:27 pm 38 Comments

Bugün benim için çok önemli bir gün; bugün anneciğimin doğum günü. Ona olan sevgimi ve minnetimi burda sayfalarca yazsam bile tam olarak ifade edemeyeceğimi biliyorum. Ama o, onu ne denli sevdiğimi biliyor. Çünkü her fırsatta sevdiklerime ne kadar değerli olduklarını hissettirmek isterim, sevgi sözlerimi hakeden insanlara sonsuzca sarfederim. Çünkü bilirim ki bunu yapmak için en doğru zaman bugündür.
Siz de sevdiklerinize onları ne kadar çok sevdiğinizi, onların sizler için ne kadar kıymetli olduklarını şimdi söyleyin, bunu asla ertelemeyin…

Canım annem, seni çok seviyorum. İyi ki doğdun…..

Dün ailecek mini bir kutlama yaptık. Sevdiklerimizle paylaştığımız bir sofra ve tatlı sohbetler gibisi yok..

Bu da benim annem için yaptığım doğum günü pastası..Meyveli olduğu için oldukça hafif. Pastanın tasarımı, bloglarda çoktandır görüp de denemek istediğim bir tarz oldu. Etrafı kedidili bisküvileriyle sarılı ve kurdelayla bağlı bu pasta, başlı başına bir hediye gibiydi. Görüntüsü ve boyutu ilgi çekici olmuştu (elimin ayarı kaçmış, fazlaca büyük bir pasta yapmışım:)).
Buyrun tarifi:

ANNEMİN DOĞUM GÜNÜ PASTASI

Pandispanyası:

3 yumurta
3 kahve fincanı şeker
3 kahve fincanı un
1 paket kabartma tozu
1 paket vanilya

Kreması:

4 yemek kaşığı un
1 yemek kaşığı nişasta
1 yumurta sarısı
1 litre süt
1 su bardağı toz şeker
1 limon kabuğu rendesi
1 paket vanilya
yarım kutu çırpılmış krema (yemeklerde kullanılan küçük kutu kremanın yarısı mikserle çırpılıp katı hale getirilecek)

Ayrıca:
Muz, ananas, kivi, antep fıstığı, kedidili bisküvi, muzlu süt, tart jölesi

Ben pandispanyamı bir gün önceden yapıp buzdolabına kaldırdım. Pandispanya için şeker ve yumurtaları mikserle iyice karıştırıp şekerin erimesini sağlıyoruz (bu aşama uzun sürmeli). Sonra unu, vanilyayı ve kabartma tozunu ekleyip karıştırdıktan sonra karışımı, yağlanmış kelepçeli kek kalıbına döküp 170 dereceye ısıtılmış fırında pişiriyoruz.
Krema için un, nişasta, yumurta sarısı, limon kabuğu ve şekeri tencereye koyup azar azar süt ilave edip karıştırarak topaklanmasına izin vermeden pişiriyoruz. Bir süre kaynayan kremayı ocaktan alıp içine vanilyayı ekliyoruz. Bir kaba alıp çırparak iyice soğutuyoruz ve içine kremayı da ekleyip iyice karıştırıyoruz.
Bundan sonraki aşama tamamen tercihlere ve yaratıcılığa bağlı şekilleniyor. Ben şu şekilde yaptım; kekimi ikiye bölüp konserve ananasın suyuyla her iki katını hafifçe ıslattım. Bir katı tabağa aldıktan sonra üzerine krema sürdüm; dilimlenmiş muz ve ananasla kremanın üzerini kapladım. Onların üzerine ince bir tabaka halinde yine krema sıvayıp üzerini soyulmuş antep fıstıklarıyla kapladım. Diğer kek katımı üzerine örttükten sonra kalan kremayı pastanın üstüne ve çevresine sıvadım. Sonra kedidili bisküvilerimin düz kısımlarını muzlu sütle ıslatıp pastanın çevresine yapıştırdım (benim pastama fazla uzun geldikleri için bisküvilerin uçlarından biraz kestim). Pastanın üzerini ise doğradığım muz, kivi ve ananaslarla süsledim; hazır tart jölesini meyvelerin üzerine sürüp parlak bir görüntü yaratmış oldum.
Biz pastanın görüntüsüne ama daha çok da tadına ve hafifliğine bayıldık.
Pasta yapmayı çok seviyorum, hele de doğumgünlerinde sevdiklerimi onlara özel pastalarla mutlu etmek benim için ayrı bir zevk…

Tarifi deneyecek olanlara şimdiden afiyet olsun diyorum:).