Archive for Mayıs, 2010

HÜNKAR BEĞENDİ

Mayıs 31, 2010 - 11:41 am 29 Comments

 

Bir haftasonunu daha geride bıraktık. Sanki haftasonu olunca daha bir hızlı geçiyor zaman:). Umarım bu hafta hepimiz için güzel gelişmelerle dolu, verimli bir hafta olur.

 

Bizim evdeki tadilat son aşamasına da gelse tam anlamıyla bitemedi. Öyle olunca da evin içinde ister istemez bir düzensizlik hali oluyor. Birkaç güne kadar her şey bitecek ve hepimiz derin bir “ohh” çekeceğiz.

 

Manav tezgahlarında güzel güzel patlıcanlar yerini almışken en sevdiğim patlıcan yemeklerinden birinin tarifini paylaşmak istiyorum bugün. Hünkar Beğendi’nin..

 

İşte Tarifi:

 

HÜNKAR BEĞENDİ

 

 

Malzemeler:

 

Etli Kısım için:

 

yarım kg yağsız kuşbaşı dana eti

3 yemek kaşığı sıvıyağ

1 adet orta boy kuru soğan

2 diş sarımsak

3 adet domates

1 tatlı kaşığı biber salçası

birkaç dal biberiye, tuz, karabiber, pul biber

 

Beğendi İçin:

 

5-6 adet patlıcan

2 yemek kaşığı tereyağı

3 yemek kaşığı un

3 su bardağı süt

1 su bardağı kaşar peyniri rendesi

tuz, karabiber (isteğe göre bir tutam muskat rendesi)

 

Yapılışı:

 

İlk olarak et soteyi hazırlıyoruz. Eti tencereye alıp kendi suyunu salıp çekinceye kadar pişiriyoruz. Etler suyunu çektikten sonra sıvıyağı, minik doğranmış sarımsakları ve yemeklik doğranmış kuru soğanı ekleyip iyice kavuruyoruz. Kabukları soyulup, küçük küpler halinde doğradığımız domatesleri ve biber salçasını da ekleyip karıştırıyoruz. Domatesin suyuyla bir süre pişen etlere sıcak su ilave edip kısık ateşte etler yumuşayana kadar pişiriyoruz. Baharatlar ve tuz ekleyerek tatlandırıyoruz.

 

Beğendi için öncelikle ocak üstünde ya da fırının ızgara bölümünde patlıcanları közlüyoruz. Közlenen patlıcanları soyup ufak ufak doğruyoruz. Beşamel sosu hazırlamak için bir tencereye yağı alıp eritiyoruz. Unu ekleyip, rengi sararıp kokusu çıkana dek kavuruyoruz. Kavrulan una azar azar sütü ekleyip sürekli ve hızlıca karıştırıyoruz. Kaynayıp koyulaşana dek karıştırarak pişiriyoruz. Tuzu, karabiberi, muskatı ve kaşar rendesini de ekleyip iyice karıştırdıktan sonra ocaktan alıyoruz. Patlıcanları beğendiye ekleyip karıştırıyoruz.

 

Servis tabağına öncelikle beğendiyi alıp üzerine çok az suyuyla birlikte et soteden koyuyoruz.

 

Afiyet Olsun:)

HAFTASONU AMASRA

Mayıs 24, 2010 - 12:35 pm 13 Comments

 

Haftalardır bir haftasonu şöyle uzun uzun uyuyabildiğimi hatırlamıyorum. Evimizde tadilat var ve genelde yaşandığı gibi, bizim planlarımızla ustalarınki bir türlü örtüşmüyor:)..Olsun, sonucu güzel olacak ya bütün zahmetlere, gecikmelere, düzensizliklere katlanılabiliyor bu yüzden…

 

Bu haftasonu da erkenden kalktık ama bu seferki çok güzel bir neden içindi:). Aile dostlarımızla beraber haftasonu için Amasra’ya bir gezi düzenledik. Bu gezi bana yine çok iyi geldi.

 

Ankara gibi, denizi olmayan bir şehirde yaşıyorsanız. Mavilikleri görmeye, denizin havasını içinize çekmeye hasret olursunuz çoğu zaman. İşte böyle, bir haftasonu için bile olsa denize kavuşabilmek büyük nimet oldu benim için:). Üstelik Ankara’da hava kapalı, yağmurlu ve soğukken, biz Amasra’da güneşin, ılık havanın tadını çıkarabildik bol bol..

 

Amasra’da deniz de bizler için güzel sürprizler yaptı.. Martıların deniz üzerindeki danslarını izledim, birkaç yunus da gezi teknemizin çok yakınına gelerek neşeyle gösterdiler kendilerini bizlere:)..

 

Gezi teknesinde gezerken nostaljik parçalar çalıyordu. Bu şarkıları dinlerken, bir yandan güneş ılık ılık yüzüme vuruyor, bir yandan rüzgar saçlarımı dağıtıyordu yaramazca. Tekrar görüşene kadar idare etmek için uzun uzun içime çektim denizin kokusunu. Düşüncelerimi teknenin arkasında köpüren dalgalara bırakıp rahatladım.

 

Dostlarla olmak, hele de böylesi güzellikleri onlarla beraber yaşamak çok güzeldi… İki güne, geride hiç unutulmayacak anıları bırakacak, ne çok şey sığdırdık. Bu, bu sene ikinci kez gelişimizdi Amasra’ya. Sağlıkla, yenilerine ulaşmayı diliyorum…

 

Ben yine Japon turist tadında; fotoğraf makinamla, her adımda başka bir kareyi kaydederek gezdim:))..Fotoğraf çekmeyi çok seviyorum. Anılarımızın somut kanıtlarına zaman içinde dönüp dönüp bakmak mutlu ediyor beni en sıkıntılı zamanlarımda bile..

 

Gezdiğim yerleri fotoğraflamamın bir başka nedeni de gördüğüm güzellikleri burada sizlerle paylaşabilmek elbette…

 

İşte kare kare Amasra gezimiz:

 

GÜLLER EŞLİĞİNDE AMASRA SAHİLİ

 

TATLI BİR KÖPECİK İŞTE BÖYLE DİNLENİYORDU..

 

MEŞHUR AMASRA SALATASI

 

AMASRA PAZARINDAN BİR GÖRÜNTÜ: REÇELLER, TARHANALAR, MAKARNALAR, TAZE OTLAR, YEŞİLLİKLER, KURU MEYVELER, REÇELLİK GÜL YAPRAKLARI… 

 

PAZAR TEZGAHINDAKİ ÇEŞİT ÇEŞİT, MİS GİBİ EV YAPIMI REÇELLER

 

LİMANDAKİ DUVAR RESİMLERİ VE DENİZ FENERİ

 

DENİZDEKİ GÜNEŞ YANSIMALARI:)

 

TURKUVAZ DENİZ..

 

KIYIDAN BİR BAŞKA MANZARA

 

MAVİ DENİZ, MASMAVİ GÖKYÜZÜ..

 

BİR BAŞKA AÇIDAN AMASRA

 

MARTILAR..

 

MARTILARIN SUYLA DANSI

 

VE YİNE MARTILAR…

 

YARAMAZ YUNUSU ANCAK BU KADAR GÖRÜNTÜLEYEBİLDİM:).

 

Bu gezide birlikte olduğum canım arkadaşım, kardeşim, Zeynep doğum günüm için bana armağanlar getirmiş. Beni çok mahçup etti, bir o kadar da sevindirdi:). Hatırlaması zaten büyük incelik, o bir de hediye almış, üstelik ne kadar çok sevdiğimi bildiği için kelebekli olsun istemiş hediyelerini..

 

Zeynepcim ne kadar ince düşüncelisin, beni çoook mutlu ettin canım kardeşim:).

 

Ben de Amasra’dan aldığım rengarenk çifte kavrulmuş lokumlarımla fotoğrafladım kelebekli tabağımı..Güzel, kelebekli mumlarım da eşlik ettiler bu renklere..

 

İşte Zeynep’imin armağanları:

 

 

Bu renkli lokumları Amasra’da Lütfiye isimli bir dükkandan aldım ben. Daha doğrusu çocukluğumun bu renkli lezzetini kavonoz içinde dükkanda görür görmez o tarafa doğru yöneldim. Bu dükkan dekorasyonuyla bile dışarıdan kendine çekiyor sizi. İçeride organik, ev yapımı reçeller, fındık ezmeleri, lokumlar, helvalar ve daha pek çok şekerleme satılıyor. Kendimi şekerlemelere öyle bir kaptırmışım ki fotoğraflamayı unutmuşum bu dükkanı. Ama Amasra’da mutlaka uğranması gerekli bir yer bana göre, tabi benim gibi tatlıya düşkünseniz:). Adresi burada var.

 

Haftasonum çok güzel geçti benim. Böyle olunca haftaya başlangıç çok daha kolay oluyor:)..

 

Herkese de güzel bir hafta diliyorum:)….

ZEYTİNYAĞLI BEZELYE YEMEĞİ

Mayıs 18, 2010 - 2:56 pm 25 Comments

 

Hafif mi hafif, leziz mi leziz bir zeytinyağlı yemek tarifim daha var:).. Üstelik tam da mevsiminde..

 

Mevsiminde demişken aşağıdaki fotoğraftaki kır çiçekleri dün ofis masamı süslediler, bahar ne güzel bir mevsim:)). Ben de bu güzelleri burada paylaşmak istedim:).

 

 

Bezelyenin her yemeğini severim ben, ama havaların ısındığı şu günlere iç serinletici zeytinyağlı yemeği de çok yakıştı doğrusu…

 

İşte Tarifi:

 

ZEYTİNYAĞLI BEZELYE YEMEĞİ

 

 

Malzemeler:

 

1 adet orta boy kuru soğan

3 diş sarımsak

1 kg. taze bezelye

1 adet iri havuç

3 adet domates

3 yemek kaşığı zeytinyağı

2 adet kesme şeker

tuz

yarım demet dereotu

 

Yapılışı:

 

Öncelikle yemeklik doğradığımız kuru soğan, ince dilimlediğimiz havuçlar ve ufak doğradığımız sarımsaklarla beraber zeytinyağıyla kavuruyoruz. Daha sonra ayıklayıp yıkadığımız bezelyeleri ilave edip karıştırıyoruz. Domateslerin kabuğunu soyup minik küpler halinde doğrayıp bezelyelerin üzerini kaplayacak şekilde tencereye alıyoruz. Ocağın altını kısıp, tencerenin kapağını kapayıp bir süre sadece domatesin suyuyla pişmeye bırakıyoruz.

Domates suyunu çekince bezelyelerin üstünü geçene kadar kaynar su ekliyoruz. Tuzu ve şekeri ilave edip, bezelyeler yumuşayana kadar pişiriyoruz, ocağı kapatıyoruz. Dereotundan süslemek için biraz ayırdıktan sonra kalanları ince ince doğrayıp yemeğe ilave edip karıştırıyoruz.

 

Tencerede soğuyan yemeği bir servis kabına alıp buzdolabında iyice soğuttuktan sonra, dereotu ile süsleyip servis ediyoruz.

 

Afiyet Olsun…

KARA BUĞDAY PİLAVI

Mayıs 14, 2010 - 9:26 am 15 Comments

 

Her türlü baklagili severim, üstelik baklagillerin vücut için faydalarını da önemser, soframda sık sık yer vermeye çalışırım.

 

Geçenlerde annemle birlikte gezerken market rafında rastlamıştık burada anlatacağım güzele; Kara Buğdaya.. Şekli, rengi çok farklı geldi bize. Hemen alıp denemek istedik..

 

Paketin üzerinde bu ürünle ilgili bir de web sitesi adresi vardı. Bu sitede Kara Buğdayın faydalarından, özelliklerinden bahsedilmiş. Gerçekten de değerli bir besin deposu, vücuda yararları ise oldukça fazla..Daha fazla bilgiye buradan ulaşabilirsiniz.

 

Bu sitede ayrıca Kara Buğday ile yapılan bazı yemeklerin tarifleri de var. Ben de bu tariflerden Gülerce Pilavını bazı değişiklikler yaparak uyguladım. Tabi ki yağ oranını azalttım:). Ayrıca haşlanmış nohut da ekledim.

 

İşte benim tarifimle Kara Buğday Pilavı:

 

KARA BUĞDAY PİLAVI

 

 

Malzemeler:

 

1 orta boy kuru soğan

3 diş sarımsak

3 adet domates

1 su bardağı kara buğday

1 büyük (aida) çay bardağı pilavlık bulgur

1 büyük (aida) çay bardağı yeşil mercimek

1 su bardağı haşlanmış nohut

1 adet kırmızı (kaypa) biber

2 adet sivri yeşil biber

1 tatlı kaşığı pul biber

2-3 yemek kaşığı zeytinyağı

 

 

Yapılışı:

 

Öncelikle mercimekleri haşlayıp süzüyoruz. Diğer tarafta yemeklik doğranmış soğanlarla sarımsakları ve ince doğranmış kırmızı ve sivri yeşil biberleri zeytinyağında iyice kavuruyoruz. Yıkayıp süzdüğümüz kara buğdayı, bulguru, haşlanmış mercimek ve nohutları da ekleyip hafifçe karıştırıyoruz. Kabuklarını soyup küçük küpler halinde kestiğimiz domatesleri bütün malzemelere ekleyip iyice karıştırıyoruz. Malzemelerin üzerini bir parmak geçene kadar kaynar su ekleyip, tuz ve pul biberle tatlandırıp, kısık ateşte pilav suyunu çekene kadar pişirip demlendirdikten sonra servis ediyoruz.

 

Afiyet Olsun:).

 

Herkese güneşli, neşeli bir hafta sonu diliyorum…..

ANNELER GÜNÜ VE BİR TATLI..

Mayıs 10, 2010 - 11:37 am 17 Comments

 

Dün anneler günüydü..Başta bir taneciğim, canım annem olmak üzere bütün annelerin ve anne adaylarının Anneler Gününü kutluyorum.

 

Ne sevgimizi tam olarak anlatabilmemiz için, ne de bunu yeterince gösterebilmemiz için bir gün asla yeterli olamaz elbette, ama bu gün vesilesiyle onlara sunacağımız sevgi sözcüklerimiz, içten bir kucaklaşma, annelerimizin yüzünde gülücükler açtırıyor ya işte bunu görmek ayrı bir mutluluk oluyor bizlere de:).

 

Annem biliyor zaten ama bir kez de buradan söyleyeyim;

 

CANIM ANNEM SENİ ÇOOOOK SEVİYORUM…

 

Ona bir de tatlı hediye edeyim, tatlılığına tatlılık katsın diye:).

 

İşte Tarifi:

 

PORTAKAL PELTELİ VE BİSKÜVİLİ ÇİKOLATALI PUDİNG

 

 

Malzemeleri:

 

Çikolatalı Puding İçin:

 

1 litre süt
1 su bardağı toz şeker
2 yumurta sarısı
2 tepeleme yemek kaşığı un
1 paket vanilya
yarım kutu krema (100 gr.)
80 gr. sütlü çikolata

 

Portakallı Pelte İçin:

 

2 su bardağı portakal suyu

1 su bardağı su

1 su bardağından 1 parmak eksik toz şeker (damak tadınıza ve portakalın ekşiliğine göre miktarı değişebilir)

2 tepeleme yemek kaşığı nişasta

 

ayrıca:

kedidili bisküvi ve süslemek için portakal dilimleri, çikolata parçaları

 

Yapılışı:

 

Öncelikle kedidili bisküvileri servis kaselerimize uygun şekilde parçalayıp, her kasenin dibine bir iki parça bisküvi yerleştiriyoruz.

 

Daha sonra bir tencereye vanilya, çikolata ve krema dışındaki çikolatalı pudingin malzemelerini koyuyoruz. Ocağa koymadan önce iyice karıştırıp pürüzsüz hal almasını sağlıyoruz ve kısık ateşte kaynayana dek pişiriyoruz. Pudingi 2-3 dakika kaynadıktan sonra ocaktan alıp vanilya, çikolata ve süt kremasını ilave edip, iyice karıştırıyoruz. Pişen pudingi servis kaselerinin yarısından biraz fazla olacak şekilde  dolduruyoruz ve soğumaya bırakıyoruz.

 

Diğer yanda, portakal suyunu, suyu, şekeri ve nişastayı bir tencereye alıp, kaynayıp koyulaşana kadar pişiriyoruz. Çikolatalı pudinglerin üzerine portakallı pelteyi pay ediyoruz, soğumaya bırakıyoruz. Daha sonra oda sıcaklığına gelen pudingleri buzdolabına alıp 4-5 saat soğutuyoruz. Soğuyan tatlıların üzerini portakal dilimleri ve çikolata parçaları ile süsleyip servis ediyoruz.

 

Afiyet Olsun…

MÜNİH’DEN KARELER VE KABAK KALYE

Mayıs 3, 2010 - 6:56 pm 22 Comments

 

Sessizdim bir süredir, aynı tarifler sayfamda bekleyip durdu biliyorum. Bir nedeni vardı bunun; geçen hafta bir fuar için Almanya-Münih’e gittim. Aslında önceki hafta, hafta başı olan uçağımız kül bulutları nedeniyle uçuşlardaki aksaklıklar dolayı kalkamadı, biz de ancak hafta sonuna doğru gidebildik. Sonundan da olsa yakalayabildik fuarı. İş için oldukça verimli bir seyahat oldu.

 

Oralara kadar gitmişken gezme imkanı da yakaladık. Ben de yüzlerce fotoğraf çektim tabi:). Gerçekten çok güzel yerlermiş, imkan olursa gidip görmekte fayda var. O fotoğraflardan bir kısmına burada da yer vermek istedim. İşte benim objektifimden Münih:)..

 

Rathaus

 

 

Viktualienmarkt

 

Deutsches Museum

 

Englischer Garten’da papatyamla sanatsal bir çalışma:)

 

Englischer Garten’da Pazar günü keyfi

 

Chinesischen Turm

 

Englischer Garten’dan başka bir manzara

 

Japanisches Teehaus  

 

 

Yurt dışı seyahatlerim dönüşü hep aynı şey oluyor; ev yemeklerini özleyip dönmüş oluyorum:). Eh, bunu bilen annecim de sağ olsun çeşit çeşit yemekler hazırlıyor benim için. Özellikle de bütün sevdiğim sebze yemeklerini. Buzdolabı yine Aslı’nın en sevdiği yemeklerle, tatlılarla doldurulmuştu:).  Bu yemeklerden biri de Kabak Kalye’ydi. Genelde sebze yemeklerini etsiz sevdiğim için kabağın da en sevdiğim halidir bu (bir de mücver var aslında:)). İster sıcak isterseniz de soğuk yenebilen bir yemek Kabak Kalye.

 

İşte Tarifi:

 

KABAK KALYE

 

Malzemeleri:

 

1 adet orta boy kuru soğan

3-4 diş sarımsak

6 adet kabak

4 adet domates

3 dal taze soğan

3 yemek kaşığı zeytinyağı

yarım demet dereotu

1 adet kesme şeker

tuz

 

Yapılışı:

 

Öncelikle yemeklik doğradığımız kuru soğanı, minik doğradığımız sarımsaklar ve 1cm uzunluğunda doğradığımız taze soğanlarla birlikte zeytinyağında hafifçe kavuruyoruz. Kabakları soyup ortadan böldükten sonra bıçakla ortadaki çekirdek kısmını çıkarıyoruz. Sonra kabakları iri küpler halinde doğrayıp tencereye alıyoruz. Domatesleri de soyup irice doğrayıp kabakların üzerine ilave ediyoruz. Tuz ve 1 şekeri ilave edip tencerenin kapağını kapatarak kısık ateşte sadece domatesin suyuyla pişiriyoruz.

Yemek pişince üzerine ince doğradığımız dereotunu da ilave edip tencerenin kapağını kapatıyoruz. İstersek sıcak, istersek soğuk olarak servis ediyoruz.

 

Afiyet Olsun:).