Sen misin “bahar geldi, yaşasın, lay lay lomm” havalarına giren, al işte bugün 0 dereceyi gördün yine, kar bile yağdı hatta:))..
Şaka bir yana, geçen hafta kandırdı beni yalancı bahar..Ama Mart da kapıdan baktırmazsa o sözün ne anlamı kalır ki:)..Benim içime, düşüncelerime, duygularıma bahar geldi ya gerisi de çok önemli değil aslında..
Haftasonu bir fırsat yaratıp memleketime gittik. Aslında Eskişehir benim anne tarafından memleketim, ben Ankara’da doğdum ama kendimi hep Eskişehir’li hissettim..Küçüklüğüm orada geçti, bütün tatillerde Eskişehir’e gider, kuzenlerle bir araya gelir anneannemin evi önünde oyunlar oynardık. Hatta çocukluk benim için Eskişehir’le özdeşti. Çünkü Ankara’daki evimiz yüksek bir apartman katıydı ve evin önü cadde oldu için dışarıda oyun oynama imkanımız pek kısıtlı olurdu.
Eskişehir, kuzenler, gece saklambaçları, sokak maçları, sek sek, yakan top… Yürürken memleketimin sokaklarında bunlar geçti aklımdan bir bir. Bir de rahmetli anneannemle dedem. Ruhları şad olsun.. Bizleri Eskişehir’e toplayan onlarmış aslında, onlardan sonra her birimiz dağıldık, kendi hayatlarımıza döndük. Şimdi de bir araya geliyoruz elbette ama o eski sıklıkla ve eski tadıyla değil buluşmalar..Yine de çok mutluyum ben öyle güzel bir çocukluk, öyle tatlı günler geçirdim Eskişehir’imde diye:)..
Eskişehir’de bu haftasonu bir tur şirketiyle gezdik. Eskişehir, belediye başkanları konusunda çok şanslı. Büyükşehir Belediye Başkanı Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen görevde olduğu süre içinde şehri yepyeni bir çehreye kavuşturdu. Çocukluğumda tuhaf renklerde akan Porsuk çayı şimdi üzerinde kanolarla gezilen, baktıkça insanın içini açan manzarası olan bir hal aldı. Tramvaylar, yayalara tahsis edilmiş yürüme yolları, gençlere, çocuklara yönelik yapılan parklar, merkezler, restore edilen Odunpazarı Evleri, Cam müzesi, Lüle Taşı Müzesi ve hatta yapay bir plaj bile var şimdi Eskişehir’de. Benim bu yazdıklarım yapılanların çok az bir bölümü aslında. Günübirlik bu gezide, hızlı hareket ederek pek çok yerip gezip görme imkanımız oldu. Harika bir haftasonuydu:)..
Aşağıdaki fotoğraf benim objektifimden. Ama güzel Eskişehir’imin diğer fotoğraflarına belediyenin sitesindeki bu bağlantıdan da ulaşabilirsiniz.
Madem havalar çorba istetecek, o zaman ben de yeni yeni çorba tariflerimi paylaşmaya devam edeceğim:). Bu, tarifini vereceğim çorba bizim evin “en sevilenleri”nden biridir. Hafif mayhoş tadıyla, içindeki sebzelerin verdiği vitamin ve enerjiyle favorilerimin arasına girmesi çok da şaşırtıcı değil aslında..
İşte Tarifi:
EKŞİLİ SEBZE ÇORBASI
Malzemeleri:
1 adet orta boy kuru soğan
1 adet havuç
1 adet patates
1 adet kabak
2 yemek kaşığı sıvıyağ
2 yemek kaşığı mısır nişastası
tuz
üzerine:
yarım limonun suyu
2 diş sarımsak
1 tatlı kaşığı kuru nane
Yapılışı:
Öncelikle soğanı, kabağı, havucu ve patatesi rendenin ince kısmıyla rendeliyoruz (rende yerine robotla da yapılabilir ama ben sebzelerin daha belirgin olmasını seviyorum). Bir tencereye sıvıyağı ve rendelenen sebzeleri alıp iyice kavuruyoruz Daha sonra ayrı bir kapta nişastayı biraz soğuk suyla ezip sebzelere ilave ediyoruz. Çorba kıvamına gelinceye kadar üzerine sıcak su ekliyoruz. Bu şekilde çorbayı bir süre kaynatıp pişiriyoruz. Başka bir kapta limon suyunu, dövülmüş sarımsağı, kuru naneyi karıştırıp çorbaya ilave ediyoruz, tuzunu kendimize göre ayarlayıp ekliyoruz. Çorbayı bir kez daha karıştırıp altını kapatıyoruz.
Not: Çorba kaynarken üzerinde oluşan köpükleri bir kaşıkla alıp atmak gerekli ki çorba, nişastanın verdiği şeffaf görünümünü kaybetmesin.
Afiyet Olsun:))..