Archive for the ‘İÇECEKLER’ Category

NARENCİYE LİKÖRÜ

Nisan 4, 2011 - 11:44 am 20 Comments

 

Bir açıp bir kapayan gökyüzüyle, kararsız bulutlarıyla, serin serin çiseleyen yağmuruyla bahar gelip gelmemek arasında kalmış gibi bu günlerde… Oysa bahar dalları birer ikişer gösteriverdiler kendilerini pek çok bahçede. Bunu görmek bile insanın içini açmaya yetiyor:).

 

Hala manav raflarında narenciyelere ulaşabiliyorken ilk gördüğüm anda denemeyi aklıma koyduğum bir tarifi paylaşmak istiyorum bugün. Çok sevdiğim, Dokuzuncubulut blogunda rastladığım, Narenciye Likorü’nün tarifini.

 

Ben yaklaşık 10 gün önce hazırladım likörümü. Yani birkaç gün sonra tatmak için hazır olacak:). Bu bekleyiş beni hayli heyecanlandırıyor. Tadının güzel olduğuna şüphem yok. Zaten hazırladıktan sonraki görüntüsü bile insanı mutlu etmeye yetiyor. Rengarenk çeşit çeşit narenciye, kavanoz içinde adeta süsü oldu mutfağımızın…

 

Yazın taze vişneler çıkınca bir de vişne likörü denemek istiyorum:).

 

Tarifi, benim arşivimde de bulunması için aynen buraya ekliyorum. Tarifin orjinaline burayı tıklayarak Dokuzuncubulut blogundan ulaşabilirsiziniz.

 

Sevgili adaşıma bu güzel tarifi bizlerle paylaştığı için çok teşekkür ediyorum:).

 

 

İşte Tarifi:

 

NARENCİYE LİKÖRÜ

 

Malzemeler:

 

•1 pembe greyfurt

•1 portakal

•1 kan portakalı

•2 mandalina

•1 lime limon

•1 limon

•yeteri kadar votka (kabınızın alacağı miktarda) 

•yeterli boyda kavanoz

 

•1 parmak büyüklüğünde taze zencefil

•1/2 su bardağı şeker

•1/2 su bardağı su

(Adaptasyon: http://marcussamuelsson.com)

 

 

Hazırlanışı:

 

•Zencefilin kabuklarını soyun, ince dilimler halinde doğrayın. Sos tenceresine su ve şekeri koyun, zencefil dilimlerini ekleyin ve şeker eriyip, su biraz kalınlaşıncaya kadar pişirin. Böylece zencefilli basit şurup elde edmiş olacaksınız. Soğuyunca süzgeçten geçirin ve bir kenarda bekletin.

 

•Yıkadığınız meyveleri boylarına göre, üçgen, elma dilimi ya da yuvarlak ince dilimler halinde doğrayın. Küçük olanları sadece ikiye ya da dörde bölün. Çekirdeklerini çıkarın.

 

•Meyveleri ağzı genişçe, steril edilmiş cam bir kavanoza koyun. Üzerine zencefil şurubunu ekleyin ve meyvelerin üstünü örtecek kadar votka ekleyin. Kapağını hava almayacak şekilde sıkıca kapatın ve 10-15 gün bekletin. Votka olmaya başladıkça, votkanın rengi biraz sarıya dönecek, meyvelerin biraz rengi değişip, kavanozun içinde yukarıya doğru yükselmeye başlayacaklar.

 

•Bu süre sonunda önce süzerek bir kaba aktarın, ardından ince bir tülbentten geçirerek ikinci bir süzme yapın ve şişelere doldurun. Dilediğiniz şekilde servis edebilirsiniz.

 

 

Dikkat edelim!

 

•Meyvelerden bulamadığınız olursa yerine diğerinden koyabilirsiniz.

•Votka ölçüsü vermiyorum, kullandığınız meyve ve kavanozun miktarına göre değişecektir.

•Açtığınızda tadı sert gelirse biraz daha şerbet kaynatıp ilave edebilirsiniz. Tam tersi biraz tatlı gelirse, istediğiniz tadı yakalayana kadar votka ekleyebilirsiniz.  

 

EV YAPIMI SICAK ÇİKOLATA

Ekim 15, 2010 - 9:44 am 23 Comments

 

Günlerdir yağmur yağıyor burada..Ama gökyüzü bütün karaltısına rağmen bir şekilde başarıyor insanın içini açmayı. Ya da artık ben daha çok seviyorum böyle yağmurlu havaları. Üstelik güneş hiç umulmadık bir anda belirip ısıtıveriyor içimi. Aynı hayat gibi…

 

Yağmur deyince şöyle bir şiir geliveriyor aklıma hemen, Can Yücel’den:

 

 ” BULUŞMAK ÜZERE


Diyelim yağmura tutuldun bir gün
Bardaktan boşanırcasına yağıyor mübarek
Öbür yanda güneş kendi keyfinde
Ne de olsa yaz yağmuru
Pırıl pırıl düşüyor damlalar
Eteklerin uça uça bir koşudur kopardın
Dar attın kendini karşı evin sundurmasına
İşte o evin kapısında bulacaksın beni
Diyelim için çekti bir sabah vakti
Erkenceden denize gireyim dedin
Kulaç attıkça sen
Patiska çarşaflar gibi yırtılıyor su ortadan
Ege denizi bu efendi deniz
Seslenmiyor
Derken bi de dibe dalayım diyorsun
İçine doğdu belki de
İşte çil çil koşuşan balıklar
Lapinalar gümüşler var ya
Eylim eylim salınan yosunlar
Onların arasında bulacaksın beni
Diyelim sapına kadar şair bir herif çıkmış ortaya
Çakmak çakmak gözleri
Meydan ya Taksim ya Beyazıt meydanı
Herkes orda sen de ordasın
Herif bizden söz ediyor bu ülkenin çocuklarından
Yürüyelim arkadaşlar diyor yürüyelim
Özgürlüğe mutluluğa doğru
Her işin başında sevgi diyor
Gözlerin yağmurdan sonra yaprakların yeşili
Bi de başını çeviriyorsun ki
Yanında ben varım.”

 

Hayat mücadelesi bir şekilde koşuşturup durmaya alıştırmış olsa da bizi, bazen şöyle bir dakika soluklanıp yavaşlatıvermek istiyorum zamanı…

 

Ve öyle bir zaman dilimine bir yağmur hayali sığdırmak istiyorum… Dışarıda yağan yağmur pencereye vururken tek yapmak istediğim; evimin salonunda, pencerenin hemen önündeki koltuğuma kurulup, bir fincan sıcak çikolatamı yudumlarken yağmur damlalarının ritmine bırakmak kendimi. Ve günün yorgunluğunun, yoğunlaşan düşüncelerimin bu ritimle akıp gidişlerini izlemek..

Çok da uzak bir hayal olmasa gerek bu..Öyleyse bu fırsatı kendimiz için yaratıp keyfini çıkarmalıyız arada bir..

 

Bu hayale eşlik edecek Sıcak Çikolata’nın tarifi de benden gelsin öyleyse;). İçindeki portakal ve tarçın aromaları bence bu içeçeği daha da iştah açıcı hale getiriyor.

 

İşte Tarifi:

 

EV YAPIMI SICAK ÇİKOLATA

 

 

Malzemeler:

 

(1 büyük fincan-kupa- için ölçülerdir)

 

1 büyük fincan süt

30 gr. Sütlü çikolata

1 tatlı kaşığı kakao

yarım çay kaşığı toz tarçın

1 çay kaşığı portakal kabuğu rendesi (incecik rendelenmeli)

 

istenirse üzerine:

süt kreması (küçük kutularda satılanlardan)

toz tarçın

damla çikolata

 

Yapılışı:

 

Bir cezveye bütün malzemeleri alıp karıştırarak, çikolata eriyip, içeceğimiz kaynayana dek pişiriyoruz. Kaynayan sıcak çikolatayı fincana alıp üzerine biraz krema döktükten sonra toz tarçın ve damla çikolatayla süslüyoruz.

 

Ve soğumasına fırsat vermeden içiyoruz:).

 

Afiyet olsun….

 

Bir Ekleme:

Canım Derya Ablam beni bloglar arası bir oyun için seçmiş..Ablama çok teşekkür edip ben de cevabımı yazıyorum:). Bu oyunda en çok yorum yazılan 7 yazımızı belirtmemiz gerekiyor. Benim blog tabanımda en çok tıklanan yazıları görebiliyorum ben de onları paylaşacağım:

 

  • PEYNİRLİ PİDE BÖREK (4132)
  • ZEYTİNYAĞLI BAKLA (2070)
  • ANTEP FISTIKLI-MUZLU KUBBE PASTA (1216)
  • BAL KABAĞI TATLISI (1053)
  • SUSAM KAPLI TUZLU KEK (1023)
  • CEVİZLİ-TARÇINLI ÇÖREK (1015)
  • HAKİKİ TAVUK GÖĞSÜ:) (983)
  •  

     

    EV YAPIMI LİMONATA

    Eylül 23, 2010 - 7:32 pm 7 Comments

     

    Sonbahar geldi gelecek derken, bu mevsimin en güzel ayının son günlerine ulaştık bile…

     

    Ben, tam bir İlk Bahar insanıyım aslında..Kıştan bunalmışken, dünyanın, grilerinden sıyrılıp bin bir renge bürünmesini hayranlıkla izlerim…Kim bilir bir İlk Bahar günü doğmamın da bunda katkısı vardır belki:).

     

    İşte tüm bu sebeplerden Son Bahar hep hüzünlendirir beni. Renkler soluklaşacak, hava soğuyacak, güneş, o en parlak yüzünü göstermekten vazgeçecek bir süre için. Ta ki ilk bahar yeniden gelene kadar…Zaten bu devinim olmasaydı, eminim bu kadar çok kıymetini de bilemezdik baharın..

     

    Hayat da benzer bir akış aslında; iyi ve kötü zamanların, mutluluk ve mutsuzlukların arasında ilerleyen…O yüzden hayatta zorluklarla, kötü zamanlarla karşılaştıkça hiç yılmıyorum ben. Onlar sayesinde mutluluklarımın kıymetini daha çok anlıyorum ve yaşamanın, hayatın tüm bu değişkenliğiyle, ne kadar da büyük bir mucize olduğunu…

     

    Bu yazı, geç de olsa, bir hoş geldin yazısı olsun Son Bahara…

     

    Takvimler farklı bir mevsimde olduğumuzu söylese de sıcaklar yazdan kalma şu günlerde…Ve benim hala iç serinletici bir şeylere ihtiyacım oluyor.. Bunun için evde yapılmış limonatadan iyisini düşünemiyorum ben, hele nane yaprakları da bu serinliğe eşlik ediyorsa…

     

    İşte Tarifi:

     

    EV YAPIMI LİMONATA

     

     

    Malzemeleri:

     

    4 adet limon (ben yeşil kabuklu limonlardan kullandım)

    3 kahve fincanı toz şeker

    su

    nane

    buz

     

    Yapılışı:

     

    Limonları iyice yıkadıktan sonra uç kısımlarını kesip (kabuklarını soymadan) 4-5 parçaya bölüyoruz. Bu sırada limonun çekirdeklerini mümkün olduğunca ayıklıyoruz (çekirdeğiyle robotta çekince acılık veriyor çünkü). Limonları toz şekerle birlikte bir mutfak robotuna (rondo) alıp iyice çekip öğütüyoruz..Bu karışıma biraz da su ekleyerek şekerin erimesini sağlıyoruz ve süzgeçle iyice süzüyoruz. Elde ettiğimiz yoğun limonataya damak tadına göre su ilave ederek seyreltiyoruz.

     

    Her bardağa nane yaprakları ve bol buz ilave ederek servis yapıyoruz..

     

    Afiyet Olsun:)..