Archive for the ‘BALIK YEMEKLERİ’ Category

KARİDES GÜVEÇ

Nisan 18, 2013 - 2:48 pm 6 Comments

Geçenlerde dışarıda severek yediğimiz bir lezzeti evde denemek istedim; “Karides Güveç”i.

Bu tür deniz ürünlerinin seveni de sevmeyeni de oluyor biliyorum ama ben karides, kalamar benzeri deniz ürünlerini balıktan bile çok severim. Balık evde yapılıyor da canımız bu diğer lezzetlerden çektiğinde evde yapmak zor olacak gibi geliyordu bana, aslında hiç de öyle değilmiş…

Dondurulmuş karides kullanarak (balıkçıdan tazesi de alınabilir tabi) evde bu lezzeti çabucak yapabilmek mümkünmüş meğer. İçindeki malzemeleri kendimize göre şekillendirdim. Buna mantar da oldukça yakışacaktır ama bu sefer karidesin tadını fazla bastırmak istemedim.

İşte, iş çıkışı eve gelip çabucak hazırlanabilen, yanında bolca salatayla başlı başına bir ziyafet olacak Karides Güvecimin tarifi:

KARİDES GÜVEÇ

Malzemeleri:

250 gr. Dondurulmuş karides

1-2 yemek kaşığı zeytinyağı

1 adet küçük boy kuru soğan

4 diş sarımsak

2 adet sivri biber (acı seven acı kullanabilir)

2 adet domates

pul biber, tuz

1 tatlı kaşığı tereyağı

üzerine: kaşar rendesi

Yapılışı:

Öncelikle yemeklik doğradığımız soğanı, ince ince doğradığımız sarımsakları ve halka halka kestiğimiz biberleri bir tavaya alıp zeytinyağıyla soteliyoruz. Karidesleri de sotelenen sebzelere ekleyip kavurmaya devam ediyoruz. Karidesler kavrulunca kabuklarını soyup iri küpler halinde kestiğimiz domatesleri de ilave edip domatesler suyunu çekene dek pişirmeye devam ediyoruz. Tuz ve pul biberle tatlandırıyoruz. Domatesler de suyunu çektikten sonra hepsini bir güvece aktarıyoruz (güveç yoksa bir cam fırın kabı da kullanılabilir). Karideslerin üzerine tereyağını minik parçalar halinde pay ediyoruz. Üzerine kaşar rendesi serpip önceden 200 Cº’ye ısıtılmış fırında kaşarlar kızarana dek pişiriyoruz.

Kaşarlar da kızarınca fırından alıp sıcak sıcak servis ediyoruz, aman ağızlar yanmasın:)..

Afiyet Olsun:)

HAMSİLİ PİLAV

Mart 7, 2012 - 4:01 pm 11 Comments

 

Kendiyle bu aralar fazlaca meşgul olup da blogunu ihmal etmiş kızı için yepyeni tarifler deneyip, üstüne üstlük bir de o güzel yemeklerini fotoğraflayan tatlı bir anneye sahibim ben:)…

 

Sayesinde blogum güzel bir tarife daha kavuştu. Ve tabi bizler de onun leziz mi leziz Hamsili Pilavı ile mest olduk:).

 

Gerek görüntüsüyle gerekse lezzetiyle tek başına davet sofralarınızı şölene çevirecek bir tarif bu.

 

Ben tarifini hafızama kazıdım, sık sık yapacağım yemekler arasına girdi bile.

 

İşte Tarifi:

 

HAMSİLİ PİLAV

 

Malzemeleri:

 

1 paket dondurulmuş fileto hamsi (650 gr.) (taze hamsiden de olur)

2 yemek kaşığı zeytinyağı

1 adet orta boy kuru soğan

3 yemek kaşığı dolmalık fıstık

1 yemek kaşığı kuş üzümü

1 tepeleme tatlı kaşığı domates salçası

1,5 su bardağı pirinç

1 tatlı kaşığı tarçın

1 tatlı kaşığı kuru nane

1 çay kaşığı pul biber

2 çay kaşığı karabiber

tuz

fırın kabını yağlamak için biraz tereyağı

 

Yapılışı:

 

Öncelikle hamsilerin buzunu iyice çözdürüyoruz (ya da taze hamsi kullanabiliriz).

Diğer yanda, bir tencerede zeytinyağını, yemeklik doğradığımız kuru soğanı ve dolmalık fıstıkları iyice kavuruyoruz. Kavrulan soğanlara yıkayıp süzdüğümüz pirinçleri ilave ediyoruz. Biraz karıştırdıktan sonra salçayı da ekleyip bir süre daha kavuruyoruz. Önceden biraz suda bekletip şişmelerini sağladığımız kuş üzümlerini ve baharatları da ekleyip bütün malzemeleri karıştırdıktan sonra kaynar suyu pirinçlere ilave ediyoruz (bir su bardağına yakın su koyuyoruz, pilav fırında hamsilerin suyuyla da pişeceği için çok fazla suya ihtiyacımız yok). Pişen iç pilavı bir kenara alıyoruz.

Daha sonra bir fırın kabını (annem yuvarlak borcam kullanmış) tereyağı ile yağlayıp her yerini kaplayacak şekilde hamsilerin bir kısmını diziyoruz (hamsilerin parlak kısmı dışa bakacak). Hamsiler pişince küçülecekleri için mümkün olduğunca sık dizmekte fayda var. Pilavı hamsilerin üzerine döküp, sıkıştırarak fırın kabına yayıyoruz. Pilavın üzerini de hamsilerle kaplıyoruz. Üstteki hamsilere de bir fırça yardımıyla hafifçe tereyağı sürüyoruz.

 

(Hamsili Pilav fırına girmeden hemen önce..)

 

Önceden 200C°’ye ısıtılmış fırında 25-30 dakika pişiriyoruz. “Bizim hamsilerimiz dondurulmuş olduğu için daha çok su salmış olabilir” dedi annem. Taze hamsi ile belki bu pişirme süresi kısalabilir, fırını arada kontrol etmekte fayda var.

 

(Vee Hamsili Pilav fırından çıktıktan sonra)

 

 

Hamsili pilavımız pişince, ilk sıcağı çıktıktan sonra bir servis tabağına ters çevirip kaptan çıkarttıktan sonra porsiyonluk dilimleyerek servis ediyoruz.

 

Afiyet Olsun:)

 

 

BAYRAM DÖNÜŞÜ VE LİMON MARİNELİ PALAMUT MEZESİ

Kasım 23, 2010 - 10:13 am 18 Comments

Ha geldi gelecek derken oldukça uzun bir bayram tatilini geride bıraktık bile..Böyle tatillerden sonra nedense klavyenin başına geçip de yazmak zor geliyor ama anlatacaklarım, paylaşmak istediğim fotoğraflar ve bir de tatil tarifim var:)..

 

Öncelikle herkesin geçmiş Bayramı Kutlu Olsuuun..Umarım huzur ve mutluluk içinde bir bayram olmuştur herkes için.

 

Benim bayramım da çok güzel geçti. Bayramın birinci günü Ankara’daki akrabalarımızla bayramlaştıktan sonra ikinci gün Kemer’e doğru yola çıktık. Ailemle birlikte, kış öncesi Akdeniz’in ve sımsıcak güneşin tadını çıkarma fırsatı yakaladık. Hatta Kasım’ın sonunda denize bile girdim. Benim gibi deniz aşığı bir insan için bulunmaz bir nimetti:).

 

Kemerin güzel doğasından ve denizden bir kaç kare ile taşımak istedim iç açan bu güzellikleri sayfama…

 

TEKNEDEN KEMER SAHİLİ

 

 

OTELİN BALKONUNDAN NEFİS DENİZ MANZARASI

 

 

DENİZ VE GÖKYÜZÜNÜN MUHTEŞEM MAVİLİĞİ

 

Oradayken bizleri sarıp sarmalayan eşsiz doğal güzelliklerin yanında harika insanlarla, dostlarımızla beraber olmak da çok mutlu etti bizleri. Hatıralarımızın hiç unutulmayacak, neşeyle anılacak hanesine pek çok anı ekledik bu sayede.

 

Yani kelebek bu tatilde de durmadı, gezdi:). Zaten geçtiğimiz yıl, büyük ihtimalle bir leylek sürüsünü uçarken görmüş olmalıyım, bunun başka açıklaması yok gibi:).

 

Bu Akdeniz gezi yazısının sonuna da balıklı bir tarif yakışır bence. Bu tarif babamın arkadaşı Selçuk Ağabey’den. Biz, Kemer’de onların sahibi oldukları bir otelde kaldık. Misafirperverlikleri ve bizlere gösterdikleri dostane ilgi için bir kez de buradan teşekkür etmek istiyorum.

 

Vereceğim bu balık tarifini de Selçuk Ağabey bizzat uyguladı ve bizlere tattırdı. Balığı tutma aşamasından bizlere tattırma aşamasına kadar olan adımları babamın telefonunun kamerasıyla çektik. Tarifi gözde canlandırma kısmında bu karelerin büyük yardımı olacağını düşünüyorum.

 

Bu, balıktan yapılan bir meze tarifi ve en önemli özelliği balığın çok taze olması gerekliliği. Zaten bizim tarifte kullandığımız Palamudu Selçuk Ağabey orada tuttu ve anında yapım aşamalarına koyuldu. Bu tarif için Palamut çok uygun bir balık cinsiymiş. Böyle tazecik bir balık bulunca, birkaç püf noktasına da dikkat edince leziz mi leziz bir meze çıkıyor ortaya. Bu güzel tarifi bizlere kazandırdığı için Selçuk Ağabey’e tekrar teşekkürler:).

 

Fotoğraflardan da görüldüğü üzere yapımı kısaca şöyle:

 

 

 

 
 
 
 

 

LİMON MARİNELİ PALAMUT MEZESİ

 

 

 

Malzemeler:

1 adet Palamut balığı (taze olmalı, mümkünse tutulur tutulmaz kullanılmalı:))

Tuz

Limon suyu

Zeytinyağı

1 diş sarımsak

maydanoz yaprakları

 

Yapılışı:

 

Palamut balığı tutulduktan sonra başı bıçakla kesilip atılıyor (evet, burası biraz vahşice ama işte doğa kanunu). Daha sonra kuyruğunun iki tarafından bıçakla çizilip içi deniz suyu dolu bir kovaya konuluyor. Suda 15 dakika kadar duran balığın böylece kanı akıp temizleniyor. Sonra Palamut sudan çıkartılıp ikiye bölünüp içi temizleniyor. Derisi bir bıçak yardımıyla ayrılıyor (kesinlikle ustalık isteyen bir bölüm bu:)). Palamudun etindeki kırmızı bölümler ayrılıyor, sadece beyaz eti kalıyor. Daha sonra Palamut ufak küpler şeklinde kesiliyor. Çukurca bir kaba alınan doğranmış balık hafifçe tuzlanıyor (lakerdada olduğu gibi fazla tuz kullanılmıyor, normal balık tuzlar gibi) daha sonra balıkların üzerini kaplayacak kadar limon suyu sıkılıyor. Balık limon suyu içinde buzdolabında 4-5 saat kadar bekliyor, böylece limon suyu balıkları pişiriyor (balıkların rengi beyaza dönüyor). Limon suyunda bekleyen balıklar daha sonra süzülüp servis tabağına alınıyor. Üzerine dövülmüş bir diş sarımsak serpilip zeytinyağı gezdiriliyor. Bol maydanoz yaprağı ile servis ediliyor.

 

Afiyet Olsun:)..

Malzemeler:

HAMSİ BUĞULAMA

Nisan 5, 2010 - 4:14 pm 18 Comments

 

Bu hamsi buğulama aylar önce, hamsinin bol olduğu zamanlarda yapılmıştı..Araya biraz başka işler biraz da tembellik girince fotoğrafları öylece dosyada kalmış…Aslında aynı kaderi paylaşan daha çok fotoğraf var bende ama zaman içinde hepsi sitemdeki yerlerini alıyorlar bir şekilde:).

 

Her ne kadar lezzet açısından evdekiler kızartılmış balığı tercih etseler de sağlık açısından genelde fırında yapılanı tercih ettirtiyorum ben:). Hem böylesi de çok lezzetli oluyor bence.

 

Bol soğan ve domatesle birlikte sarımsakla biberiyenin de kattığı nefis aromalarla sofraları şenlendirecek bir lezzet..Üstelik çok da pratik.

 

İşte Tarifi:

 

 

 

 

 

HAMSİ BUĞULAMA

 

 

 

 

 

Malzemeleri:

 

1 kg. hamsi (ayıklanıp, fileto çıkarılmış)

1-2 adet orta boy kuru soğan

4 diş sarımsak

3 adet domates

6-7 dal maydanoz

2 dal taze biberiye

3 yemek kaşığı sıvıyağ

tuz, karabiber

 

Yapılışı:

 

Öncelikle bir tencereye 2 kaşık sıvıyağı koyup, kuru soğanları piyazlık doğrayıp, ufak parçalara kestiğimiz sarımsaklarla birlikte kavuruyoruz. Kabuklarını soyup küp küp doğradığımız domatesleri de ekleyip, tuz ve karabiberle tatlandırarak birkaç dakika daha pişiriyoruz. Maydanozları da doğrayıp bu karışıma ilave ediyoruz.

 

Bir fırın tepsisine domatesli karışımı yayıyoruz. Üzerine hamsileri diziyoruz. Hamsilerin de üzerine biraz tuz ve karabiber ekiyoruz. Biberiye dallarını da hamsilerin üzerine koyup, kalan sıvıyağı balıkların üzerine gezdiriyoruz.

 

Önceden 200C°’ye ısıtılmış fırında hamsiler kızarmaya başlayıncaya kadar pişiriyoruz.

 

Afiyet Olsun…

FIRINDA MISIR UNLU SARIKANAT BALIĞI

Kasım 13, 2009 - 12:24 pm 26 Comments

Eskiden şimdikiler gibi büyük alışveriş merkezleri yoktu. Havaların güzel olduğu haftasonlarında hep yeşillikli, temiz havalı yerlere giderdik biz. Kimi haftasonu annemle babam hayvanat bahçesine götürürdü bizi, bazı haftasonları dapikniğe giderdik farklı yerlere. Bir de elbette, balık tutmaya…

 

Babam çok iyi bir balık avcısıdır. Balık tutmayı çok sever ve hobi olarak ilgilenir. Aslında eskiden çok daha fazla zaman ayırırdı bu hobisine, şimdi yazlığa gittiklerinde tutuyor ancak. Babamın kutu kutu balık avı malzemeleri vardır. Zaman zaman çıkarır onları, tek tek ilgilenir, bakımlarını, temizliklerini yapar, kutularına geri kaldırır.

 

Ben küçükken çoğu haftasonunda yakınlardaki bir gölete gider balık tutardık. Babam hepimiz için ayrı ayrı oltalar hazırlardı. Gerçi bazen dolaştırırdık misinalarımızı ya da yosuna, kayaya taktırır, koparırdık ama o yine de bütün sabrıyla tekrar tekrar hazırlardı oltalarımızı. Bir yandan da annemin hazırladığı güzel yiyeceklerle piknik yapıp, temiz hava alırdık. Abimle biz bitmeyen enerjimizle koşar, top oynardık. Eh, böylesi rahatlatıcı, dinlendirici ve huzurlu bir haftasonunun ardından başlayan hafta hep daha kolay gelirdi…

 

Şimdi genelde çoğu insan haftasonlarını alışveriş merkezlerinde geçirmeyi tercih ediyor (biz de öyle). Alışveriş, yiyecek ve sinema aktivitelerinin bir arada toplanmış olması cazip geliyor tabi. Ama ben yine de balık tutarak geçirdiğimiz tatil o günlerimizi hiç bir şeyle değişmem.. O günlerin tadı apayrıydı…

 

Bu kadar çok balık muhabbetini bir balık tarifiyle noktalayalım değil mi:)?

 

Geçen haftasonu da böyle bir aile toplantısında yapmıştı annem bu balıkları. Sarıkanat balığı Lüferin küçüğü olarak tanımlanıyor. Gerçekten çok lezzetli bir balık. Babamların her zaman alışveriş ettikleri balıkçı tarif etmişti bu pişirme yöntemini. Hem pratik hem de fırında piştiği için sağlıklı.

 

İşte tarifi:

 

FIRINDA MISIR UNLU SARIKANAT BALIĞI

 

Malzemeleri:

 

Kişi başına 3 adet Sarıkanat balığı (büyük bir balık olmadığından 3 tane yenebiliyor)

Mısır unu

Sıvıyağ

Tuz

 

Yapılışı:

 

Ayıklanmış balıkları güzelce yıkayıp sularını süzdürüyoruz. Balıkların içini dışını tuzladıktan sonra her taraflarını mısır ununa buluyoruz. Bir fırın tepsisine yağlı kağıt serip üzerine fırçayla sıvıyağ sürüyoruz. Mısır ununa buladığımız balıkları yağlı kağıdın üzerine diziyoruz ve balıkların üst yüzlerine de fırçayla sıvıyağ sürüyoruz. 200 C°’ye ısıtılmış fırında kızartıyoruz (yaklaşık 35 dk).

 

Yanında bol yeşil salatayla, roka ve turpla harika gidiyor..

 

Afiyet olsun.

 

Herkese güzel bir haftasonu diliyorum:).

FIRINDA DEREOTLU LEVREK BALIĞI

Şubat 23, 2009 - 1:00 pm 22 Comments

 

Beslenmenin, çocukların bedensel ve zihinsel gelişimine etkisinin her zaman bilincinde olan bir annenin çocuğu olmak değişik ve güzel bir şeydi…

 

Mesela küçüklüğümden hatırladığım, en severek yediğim, elimden hiç düşürmediğim atıştırmalıklarım havuç ve salatalıktı benim. O kadar çok havuç yerdim ki..Belki de ailede göz bozukluğu olmasına karşın sağlıklı gözlere sahip olmamı sırf bu alışkanlığıma borçluyumdur kim bilir…

 

Annem, hiç üşenmez, biz televizyon seyrederken yiyelim diye bize meyve salataları hazırlar, tabaklarımıza bazen şeftali, bazen domates rendelerdi. Rendelenmiş, yumuşak şeftaliyi kaşık kaşık yemek ne büyük zevkti öyle:). O zamanın domateslerinin lezzetinden miydi bilmem ne tatlı tatlı yerdik domates rendesini. Belki de hepsi sevgiyle yapıldığı için eşsiz lezzetteydi. Bunlar sadece birkaç örnek ama çocuklarının sağlıklı beslenmesi annemle babamın önem listesinin başlarında yer alırdı hep…

 

Bir de balık konusu vardı elbette… Fosfor içeren bu sağlık deposundan haftada en az bir iki defa pişerdi bizim evde. Okulların yoğunluğu, sınav dönemleri, balıkla daha sık buluşmamıza sebep olurdu tabi:).

 

Şimdi yemek tercihleri konusunda daha çok sebze, meyveye yönelmiş olsam da dengeli beslenme açısından ve balığın sağlık için ne kadar önemli bir besin olduğunu bildiğimden mümkün olduğunca sık yemeğe çalışıyorum.

 

Oysa annemle babamın anlattıklarına göre ben, eskiden tam bir balık canavarıymışım:). Daha küçücükken “lüfer”in doğru düzgün adını söyleyemezken “baba, bana nilüfer alll..” deyip, bizimkilere lüfer yaptırır, sonra da koca lüferi yermişim… Bu olayı hala balık sofralarımızda anlatır güleriz:). (Bu arada, umarım ileride benim çocuklarım da bu balık sevgisi konusunda bana çekerler:))..

 

Dün, annem fırında levrek yapmıştı, tüm aileyi yine güzel bir balık sofrasında bir araya getirdi. Bu seferki tarif babamın balıkçısı Yaşar’a ait. Kendisi ailemizin balıkçısıdır:), babam balığı hep ondan alır, bize en iyi, en taze balığı önerir. Dün de babam balıkları alırken bu tarifi vermiş. Eh annecim bu tarife sevgisini de katınca muhteşem lezzetli bir balık yemeği pişirmişti bize. Balıkla beraber parmaklarınızı da yedirtecek lezzetteki bu tarif şöyle;

 

FIRINDA  DEREOTLU LEVREK BALIĞI

 

 

 

 

 

 

 

Malzemeleri:

 

Kişi sayısı kadar levrek balığı (biz 7 tane yaptık)

 

Sos için:

 

Levrek sayısı kadar diş sarımsak (7 diş kullandık)

Yarım demet ince kıyılmış dereotu

Bir çay bardağı zeytinyağı

1 limonun suyu

Tuz (bizim balık sayısına göre 4-5 çay kaşığı)

 

Yapılışı:

 

Öncelikle sosumuzu hazırlamak için bir kapta dövülmüş sarımsakları, dereotunu, yağı, limon suyunu ve yeterince tuzu karıştırıyoruz. Temizlenip yıkanmış levreklerin içine, dışına, her yerine bu sostan sürüyoruz. Yağlı kağıt serilmiş bir fırın tepsisine soslanmış balıkları dizip, tepsinin üzerini alüminyum folyo ile kapatıyoruz. Bu şekilde yarım saat pişirdikten sonra folyoyu kaldırıp üzerleri açık şekilde balıklar kızarana kadar pişiriyoruz. Yanında rokayla servis ediyoruz.

 

Afiyet olsun:)….  

FIRINDA SEBZELİ SOMON

Kasım 13, 2008 - 10:21 am 44 Comments

 

 

Bugün güzel bir gün; dışarıda güneş, yaklaşan kışa inat parıldıyor da parıldıyor..Her mevsim güzel ama ben sıcaktan vazgeçemiyorum bir türlü. Yaz-kış eli ayağı üşüyen, kedi gibi kalorifere yapışan biri olduğum için bu son sıcaklar benim için hayli değerli:).

 

Bugün bir de  güzel bir haber paylaşacağım sizlerle..Hani bir süre önce sevgili Zerrin ve Ayça arkadaşlarımız bir projeye adım atmıştı; geçen sene kaybettiğimiz blogcu arkadaşımız Esra anısına kardeş bir okula kütüphane yapma projesi. Blog arkadaşlarımızdan projeye katılmak isteyenler çocuk kitapları göndererek katkıda bulunacaktı. İşte bu güzel fikir büyüdü büyüdü ve sonuçta bir değil tam iki tane okulun kütüphanesini yapacak kadar kitap toplandı.

 

Ben de buradan, öncelikle bu güzel fikri gerçekleştiren Zerrin ve Ayça’ya, sonra da destek veren bütün arkadaşlara teşekkür etmek istiyorum.

Bloglarımızın arasında kurduğumuz bu sevgi ve arkadaşlık bağını hissetmek o kadar güzel ki:)…

 

Tariflerime bu sefer yine deniz ürünlerinden devam etmek istiyorum. Bu tarif anneme ait; “Fırında Sebzeli Somon”…

 

Tam grip mevsimindeyken beslenmemize çok dikkat etmeli ve başka bir mevsimin; balık mevsiminin nimetlerini sonuna kadar değerlendirmeliyiz. İçindeki özel yağ asitleri ve vitaminlerle balık son derece değerli bir besin. Balığı sık sık sofralarımızda bulundurmalıyız.

 

İşte Tarifimiz:

 

FIRINDA SEBZELİ SOMON

 

Malzemeleri: (6-8 kişilik)

 

2 kilo fileto somon

3 adet patates

6-7 sap taze soğan

5 diş sarımsak

4-5 adet domates

4-5 adet çarliston biber

zeytinyağı

tuz, karabiber

 

Yapılışı:

 

Öncelikle patatesleri soyup halka halka dilimliyoruz. Domatesleri, soğanı, sarımsağı ve biberi de istediğimiz gibi dilimleyerek bütün sebzeleri karışık şekilde tepsimizin tabanına diziyoruz. Tuzlayıp biberlediğimiz somon filetolarını sebzelerin üzerine dizip balıkların üzerinden biraz zeytinyağı gezdiriyoruz. Tepsinin üzerini alüminyum folyo ile kaplıyoruz. 200 C°’ye ısıtılmış fırında kapalı şekilde yarım saat pişiriyoruz. Daha sonra tepsinin üzerini açıp balıklar hafif kızarana kadar 10-15 dakika daha pişiriyoruz. Balığı yanında sebzeleriyle birlikte servis ediyoruz.

 

Afiyet olsun:).

 

KALAMAR TAVA

Kasım 10, 2008 - 3:49 pm 25 Comments

 

 

 

 

Bizim ailede Kalamar Tavayı sevmeyen yoktur, bense bayılırım:). Bir yemeği o kadar sevince de lezzeti konusunda bir zaman sonra usta oluyorsunuz (bu ustalık sadece olayın yeme kısmını kapsıyor, pişirme değil:)). Öyle ki zamanla dışarıda en iyi ve uygun kalamarı nerede yiyeceğimizi bile öğrendik.

Ben kalamarı evde yapamayacağımı düşünmüşümdür hep..Niyeyse, kafamda zorlaştırdıkça zorlaştırdığım, yapılışını gözümde büyüttüğüm böyle yemekler vardır. Yine de aklımın bir köşesinde evde Kalamar Tava yapmak hep vardı. Aslında, kalamarın kızartılıp özel sosuyla servis edilmesinden ibaret gibi görünen bu süreç, aklımda bazı soru işaretleri yaratıyordu. Çünkü dediğim gibi, farklı yerlerde bu yemeği tadıp kimi yerde yumuşacık kalamarın zevkine varırken, bazı yerlerde de lastik gibi, sert bir kızartma ile karşılaşıp hayal kırıklığına uğramışlığım vardır. Demek ki benim üstüne düşmem gereken en önemli nokta kalamarın yumuşaklığı olmalıydı.

Evde kalamar pişirme fikrini kafama koyduktan sonra araştırdım da araştırdım. O kadar çok yere baktım ki kendimi tarifler arasında kaybettim bir ara. Ama temel olarak daha önceden BABAMIN KÖŞESİ olarak yer verdiğim, babamdan gelen tariflerden yola çıktım. Eh “biraz o malzemeden, biraz bu malzemeden”ciliği de çokça sevdiğim için kendimce eklemeler de yaptım.

Sonuç mu? Tadanlar bayıldı:), eh ben de zevkten dört köşe oldum tabi:). Kalamarlar yumuşacıktı, dış kaplaması çıtır çıtırdı, lezzeti yerindeydi. Sosu da dışarıda yediklerimize çok yakın olmuştu.

Ben becerebilir miyim diye düşünürken dışarıda beğenerek yediğimiz kalamarlar gibi yapmıştım (hatta tadanlara göre daha güzel:)). Gözümde büyüttüğüm bir tarifin daha üstesinden gelerek cesaret haneme bir puan daha ekledim böylece:). Darısı tabulaştırdığım diğer bütün tariflere;)..

 

 

KALAMAR TAVA

 

 

Malzemeler:

 

 

700 gr dondurulmuş kalamar (ben 350 gr’lık iki paket kullandım)

 

 

Marinesi İçin:

 

 

Yarım şişe maden suyu

Yarım limonun suyu

1 tatlı kaşığı üzüm sirkesi

1 tatlı kaşığı karbonat

1 tatlı kaşığı şeker

 

Kızartmak için:

Un,tuz ve sıvıyağ

 

Sosu İçin:

 

3 yemek kaşığı süzme yoğurt

1 yemek kaşığı mayonez

5-6 dal kıyılmış dereotu

1 diş sarımsak

6-7 adet küçük kornişon turşu (çok minik küpler halinde doğranmış)

tuz

 

Yapılışı:

 

Bir kaba buzları çözünüp yıkanmış kalamarları alıp üzerine marine malzemelerini döküp iyice karıştırıyoruz (bu esnada karbonat köpürüyor). Bu karışımın içinde, buzdolabında kalamarları 4-5 saat bekletiyoruz. Bu arada sosumuzu hazırlıyoruz. Sarımsağı dövüp, yoğurt ve mayonezle karıştırıyoruz. Kıyılmış dereotu, doğranmış kornişon turşu da ilave edip tuzla tatlandırıyoruz.

Daha sonra marinede beklemiş kalamarları süzüp (tekrar yıkamadan), biraz tuz ilave ettiğimiz una bulayıp bol kızgın yağda kızartıyoruz. Yağ kızdıktan sonra 5-6 dakikada nar gibi kızarıyor kalamarlarımız. Siz yine de iyi pişmiş mi diye birkaç tanesinin tadına bakın kızartırken (ben öyle yaptım:)) ama dikkat edin de hepsini bitirmeyin:).

Kalamarları sıcak sıcak, yanında sosuyla servis ediyoruz.

 

Afiyet olsun:)..

 

Konu dışı ama dün penceremizin önüne gelip de bize poz veren kedinin fotoğrafını sizinle paylaşmak istedim. Sanki evin içindeymiş gibi…

SEBZELİ LEVREK BUĞULAMA

Aralık 13, 2006 - 6:25 pm 2 Comments

Geçen haftasonu soframızı lezzetiyle olduğu kadar görüntüsüyle de şenlendiren yemeğimizin tarifine geldi şimdi sıra:)

SEBZELİ LEVREK BUĞULAMA


Malzemeler:

2 adet büyük boy levrek (herbiri fileto şeklinde temizlenip 4’e bölünmüş)
1 paket mantar
2 adet ortaboy soğan
3-4 diş sarımsak
3 tane defne yaprağı
4-5 tane domates
2 adet sivri biber
yarım bağ maydanoz
1 bardak süt
1 kaşık zeytinyağı
karabiber
tuz

Yapılışı:

Öncelikle piyazlık doğradığımız soğanlarla, ince ince doğradığımız sarımsakları ve defne yapraklarını borcam bir tepsinin tabanına seriyoruz. Diğer tarafta levrek dilimlerini yıkayıp tuz ve karabiberle tatlandırdıktan sonra tepsideki soğanların üzerine diziyoruz. Bu şekilde hazırladığımız borcam kabımızın ağzını aliminyum folyo ile kapatıp 180°C fırında 15 dakika kadar pişiriyoruz.
Bu sırada balık yemeğimizin domatesli malzemesini hazırlayabiliriz. Bunun için bir tencereye zeytinyağımızı alıp küp küp doğradığımız domatesleri, doğranmış sivribiberleri ve mantarları ekleyip bir süre kavuruyoruz. Fırından çıkardığımız balıkların üzerine bu harcı ve bir bardak sütü ekleyip yine bir süre 180°C fırında (bu kez kabın ağzı açık olarak) pişiriyoruz.

Afiyet olsun:)))..