Archive for Eylül, 2007

ANNE USULÜ: SÜTLÜ KIRMIZI MERCİMEK ÇORBASI

Eylül 30, 2007 - 7:31 am 14 Comments
Lezzetinden her zaman emin olduğunuz yemekler vardır ya..Hani yerken, daha ilk lokmasında beğeninizi belirten sözcükler dökülüverir ağzınızdan ister istemez, işte tarifini vereceğim çorba da böylesi güvendiğim bir yemek. Şimdilerde iftar sofralarında mideye dost güzel bir başlangıç önerisi, soğuk kış günlerinde içinizi sımsıcak ısıtacak bir kurtarıcı, bütün misafir sofralarınıza gönül rahatlığıyla (lezzeti konusunda garanti verebilirim:)) taşıyabileceğiniz bir çorba olduğunu düşündüğümden tarifini paylaşmak istedim. Tarif yine canım anneciğimden. Zaten o ne pişirse bana güzel geliyor ama bu çorba kesinlikle bambaşka..

SÜTLÜ KIRMIZI MERCİMEK ÇORBASI

Malzemeler:

2 yemek kaşığı sıvı yağ
1 adet orta boy kuru soğan
2 silme yemek kaşığı un
1 su bardağı kırmızı mercimek
1 su bardağı süt (aslında bu miktar tamamen çorbanın kıvamına bağlı)
tuz
tereyağ
kuru nane

Yapılışı:

Kuru soğanı yemeklik doğrayıp sıvıyağ ile birlikte sararana dek kavuruyoruz. Üzerine unu ekleyip, unun kokusu çıkana dek kavurmaya devam ediyoruz. Ardından iyice yıkadığımız mercimekleri ilave edip bir süre karıştırdıktan sonra üzerine 4 bardak kadar kaynar su ve arzu ettiğimiz kadar tuz ekliyoruz. Ocağın altını kısıp mercimekler iyice yumuşayıp çorba kıvam alana kadar kaynatıyoruz. Çorba kaynadıktan sonra ocağı kapatıp, bir el blendırıyla (yoksa süzgeçten de geçirebiliriz) pürüzsüz bir hal alana kadar karıştırıyoruz (çorba bu aşamada biraz koyu kıvamlı olmalı). Çorba iyice soğuduktan sonra istediğimiz kıvama gelene kadar soğuk süt ekleyip çorbayı seyreltiyoruz. Servis yapacağımız zaman ısıttığımız çorbanın üzerine dilersek eritilmiş tereyağ- kuru nane karışımı döküp süslüyoruz.

NOT: Servis önerisi olarak; eğer acı seviyorsanız bu çorbanın yanında acı biber turşusu servis etmenizi şiddetle öneririm:).
Umarım bu çorbayı sizler de dener ve beğenirsiniz. Herkese afiyet olsun:).

MANTARLI SALÇALI DANA BİFTEK

Eylül 22, 2007 - 10:42 pm 30 Comments

Oldum olası et yemekleriyle aram olmadı, yıllar geçtikçe de daha çok uzaklaştım eti sevmekten. Ama tam beslenmenin gereği olarak (ve biraz da ailemin zoruyla:)) yenmesi gerektiği kadar yemeye çalışıyorum. Genelde daha çok beyaz etten yana kullansam da tercihimi, kırmızı et yediğim nadir zamanlarda en severek yediğim et yemeğinin tarifini burada paylaşmak istedim. Bana bile “zevkle” et yedirmeyi başarabilmiş bu güzel yemeğin tarifi işte böyle:

MANTARLI SALÇALI DANA BİFTEK


Malzemeler:

1 kilo yağsız dana biftek
1 adet orta boy kuru soğan
2 yemek kaşığı salça
2 yemek kaşığı sıvıyağ
1 paket mantar
tuz
kekik

Yapılışı:

Öncelikle etleri yağsız bir tavada, sularını bırakıp çekene kadar, bir ön pişirmeden geçiriyoruz. Diğer yanda, düdüklü bir tencerede (daha kısa sürede hamur gibi yumuşak bir et yemeği elde etmek için düdüklü tencere kullanmak şart) rendelediğimiz kuru soğanı sararıncaya kadar kavuruyoruz. Yıkayıp iri parçalar halinde doğradığımız mantarları soğanlara ekleyip suyunu çekene kadar pişiriyoruz. Daha sonra salçayı da ilave edip hepsini kavuruyoruz. Bunların üzerine ön pişirmeden geçirdiğimiz etleri diziyoruz, üzerlerine çıkacak kadar kaynar su ve yeterince tuz ekliyoruz. Düdüklü tencerede yaklaşık 25 dakika kadar pişiriyoruz. Et pişince sıcakken üzerine kekik serpip servis yapıyoruz.

Afiyet olsun:)).

YE#26 VE KÖZLENMİŞ PATLICAN SALATASI

Eylül 14, 2007 - 1:23 pm 24 Comments

Tatil rehavetinden çıkar mıyım çıkmaz mıyım derken kendimi nasıl bir iş temposu içinde buldum anlatamam. O kadar yetiştirilecek iş arasında mümkün değil zaten rehavete kapılmak:). Ama bu yoğun tempo iyi oldu doğrusu, beni kendime getirdi.
Zaten çalışmak sıkıntıya da ilaç gibi geliyor, bir şeyler üretmek, faydalı olma duygusunu hissetmek çok güzel.

Bu yoğun temponun dezavantajı da oldu gerçi; o da mutfağa ve bloguma fazla zaman ayıramamamdı. Ama yaklaşan bir yemek etkinliğinin de bensiz geçip gitmesini istemedim doğrusu:). O yüzden bizim evin en çok sevilen mezelerinden biri olan annemin közlenmiş patlıcan salatasının tarifini vererek katılmak istedim ben de etkinliğe.

Bizim evde zeytinyağlı yemekler, salatalar çok sevildiği için sık sık yapılır. Bu yüzden, zamansızlığıma rağmen bu ayın konusunda çok zorluk çekmedim. Sadece hangi tarifi yayınlamak istediğime karar vermek biraz zor oldu ama sonuçta, hepimizin “hergün olsa yeriz” dediği, anneciğimin közlenmiş patlıcan salatasında karar kıldım. Patlıcan salatasını farklı farklı yerlerde değişik şekillerde yemiş olsam da her zaman için favorim bu tarif olmuştur.

Öncelikle bu ayın etkinliğine ev sahipliği yapan, güzel blogu, güzel cafesinde bizleri ağırlayacak olan sevgili Serpil’e gönülden teşekkür ediyorum. Eminim bu güzel cafede birbirinden leziz, yepyeni tariflerle karşılaşacağız.

İşte bu da benim tarifim:) :

KÖZLENMİŞ PATLICAN SALATASI


Malzemeler:

5 Adet Orta Boy Patlıcan
2 Adet Orta Boy Kuru Soğan
2 Adet Domates
3 Adet Sivri Biber (Acı Sevenler Mutlaka Acı Kullanmalı)
Maydanoz
Elma Sirkesi
Zeytinyağı
Tuz

Yapılışı:

Öncelikle patlıcanları ocakta iyice közleyip kabuklarını soyuyor ve küçük küçük doğruyoruz. Daha sonra soğanları yemeklik doğrayıp, domatesleri de küçük küpler halinde kesiyoruz. Tüm bu malzemelere ince doğradığımız sivri biberleri de ekleyip güzelce karıştırıyoruz. Hepsinin üzerini de bir tutam kıyılmış maydonozla süslüyoruz. Tuzu, elma sirkesini ve zeytinyağını damak tadımıza göre ayarlayıp (bol sirkeli olmasını şiddetle tavsiye ederim:)) ilave ediyoruz.

Herkese afiyet olsun:).

DÖNDÜM: EGE’YE VEDA..

Eylül 5, 2007 - 11:19 am 28 Comments

Döndüm..Güzel Ege’yi (zor da olsa) geride bırakıp güzel Ankara’m ile kucaklaştık, hasret giderdik. Sıcakların bizleri bırakmaya hiç heves etmediği şu günlerde biz tatilimize “veda” dedik..Sanırım hepimiz bir parçamızı da Ege’de bıraktık (geri almak üzere tabi:)).

Sabahları bisikletle bakkal amcaya uğrayıp sıcacık ekmeklerinden almak, kahvaltı öncesi çayla uzun uzun gazete keyfi yapmak, yine uzun, taze ve renkli bir kahvaltı sofrasında kuş sesleri eşliğinde sohbetin keyfini çıkarmak gerçekten çok güzeldi.

Dikili’nin Salı pazarını, pazarcı teyzelerimi, tezgahlarda arz-ı endam eden birbirinden taze sebze ve meyveleri de özleyeceğim bir dahaki görüşmemize kadar. Bu güzel pazardan zihnime kazınan, yeni tanışıp çok sevdiğim deniz börülcesine, pembe domatesler ve yassı şeftaliler de eklendi.

Tatilin kötüsü olmaz elbet, bizimki de çok güzeldi.. Ama her güzel şey gibi bitti:). Şimdi topladığımız enerjiyi işlerimize yansıtma vakti. Dinlendirdiğimiz ruhlarımız, zihinlerimiz şimdi yeni şeyler üretme hevesinde. Umarım ben de blogumdan aktarabilirim bu hevesimi. Sanırım daha önce üzerimdeki şu tatil rehavetinden kurtulmam gerekecek:).

Daha önce Dikili’den fotoğraflar aktarmıştım size. Bu sefer çektiklerimden de birkaçını paylaşmak istiyorum.

Bu fotoğraf Dikili Limanı’ndan..Balıkçı tekneleri günün yorgunluğunu atıyorlar, yanyana ve uyum içinde dalgayla dans ederek…


Gün batımı heryerde farklı güzel de o akşam; annem, babam ve teyzem yanımdayken çok daha güzel geldi bana..Karşıda Midilli adası, ordan da bu kıyıya bakan kimbilir kaç kişi var bilmeden, uzun uzun seyrettik bu güzelliği.


Dikili’de olduğumuz sürece sık sık gittiğimiz güzel Ayvalık’dan bir manzara. Eğer daha önce yapmadıysanız, bu güzelliğe karşı çay keyfi yapmanızı öneririm.
Bu fotoğrafı gören yakınlarım “akvaryum mu?” diye sordu. Gerçekten öyle gibi ama aslında gözlerinizi üst fotoğraftaki manzaradan denizin içine doğru kaydırdığınızda karşılaştığınız görüntü bu. Balıkcıklar işte böyle yüzeyden gidiyordu, çok ilginçti.

Çileğin mevsimi geçti sanıyorduk, ta ki pazarcı tezgahında bu güzellere rastlayana kadar. İlk gördüğüm zaman 2 paket vardı, ben başka bir tezgaha bakarken birisi satılmış, hemen diğerini de biz aldık. Mevsimindeki kadar hoş kokulu ve lezzetliydiler. Bu güzel pozlarını sizlerle de paylaşayım dedim:).
Kedileri görüntülemeyi çok seviyorum. Restoranda biz yemek yerken masanın etrafında gezinen kedilerden biri dikkatimi çekti, biz sohbet ederken kim konuşuyorsa onun yüzüne bakıyordu, sanki dediklerimizi anlıyor gibi:). (Resimde gözleri flaştan dolayı parlamış, o yüzden biraz korkunç duruyor:), aslında şirin şirin bakan bir çift gözdü)
Resimlerle bir tatil öyküsü daha böyleydi..
Artık evimizdeyiz. Üstümdeki şu rehaveti de atarsam (tabi tatil nedeniyle uzak kaldığım işlerimi de ihmal etmemem lazım:)) blogumda bol bol yeni yazılar yayınlamak istiyorum.
Yeniden burda olmak, birşeyler yazmak çok güzel:).