Archive for Aralık, 2009

ZEYTİNYAĞLI AYVALI YER ELMASI YEMEĞİ

Aralık 30, 2009 - 3:45 pm 17 Comments

 

Burada olmak gerçekten de terapi gibi geliyor bana..Bu süreçte birbirinden güzel mesajlarıyla bana destek veren, beni mutlu eden bütün arkadaşlarıma teşekkür ederek başlamak istiyorum bu yazıma…

 

Bir yılı daha geride bırakıyoruz işte..Hayatlarımızda acı, tatlı neler yaşandı kim bilir bu bir yılda.

 

Zaman tüm hızıyla akıp giderken onun ucundan tutup da yakalayıvermek telaşı vardı çoğunlukla benim üzerimde. Sonra yepyeni bir yaşama ayak uydurmak, bu arada büyümeye çalışmak, yaşayarak öğrenmek…

 

Ve tabi 2009’un güzel günleri, mutlu anları..Fotoğraflara baktıkça bir zaman makinasıyla o ana geri döner gibi olmak. O fotoğraf karesine tekrar tekrar girip mutlu anları yeniden yaşamak isteği… Yepyeni “mutlu an” kareleri çekecek olmanın umudu…

 

Bu bir yıl beni biraz daha büyüttü sanırım. Zamanın değerini yaşayarak öğrendim. Zaman demişken, geçenlerde okuduğum, çok hoşuma giden bir sözü paylaşmak istiyorum. (Yazarını araştırmama rağmen bulamadım, belki de anonimdir.)

 

“Bir yılın değerini anlamak için, sınıfta kalmış bir öğrenciye sor.
Bir ayın değerini anlamak için, 8 aylık bir bebek doğuran anneye sor.
Bir haftanın değerini anlamak için, haftalık dergi çıkaran bir editöre sor.
Bir saatin değerini anlamak için kavuşmayı bekleyen sevgililere sor.
Bir dakikanın değerini anlamak için trenini kaçıran yolcuya sor.
Bir saniyenin değerini anlamak için bir kazayı önleyemeyen sürücüye sor.
Bir saniyenin yüzde birinin değerini anlamak için olimpiyatlarda gümüş madalya kazanan koşucuya sor.”

 

Gerçekten çok doğru bir söz bu. Hayat ıskalamaya gelmeyecek kadar güzel. Ve her an çok önemli. Bir günün bile hayatta neleri değiştirebileceğine şahit oluyor insan..

 

Yeni yılda kendim, ailem, bütün sevdiklerim ve sayfamı okuyan tüm dostlarım için öncelikle huzur, mutluluk ve sağlık diliyorum. Umarım yeni yıl, dileklerimizin, beklentilerimizin en güzel şekilde gerçekleştiği bir yıl olur..Umarım yeni yıl ülkemiz için de güzel gelişmeleri getirir beraberinde, hayattaki haksızlıklar, acılar, umut kırıklıkları bir son bulur….

 

Yeni yıl yazımı yılbaşı sofralarına yaraşır bir zeytinyağlı yemekle bitirmek istiyorum; “Zeytinyağlı Ayvalı Yer Elması Yemeği” ile..

 

Yer elmasını ben oldum olası çok severim. Çiğken bile annem soyardı ben de katur kutur yerdim küçükken. Zeytinyağlı yemeği, yer elmasının kendi tadından dolayı diğer zeytinyağlılara nazaran daha tatlı oluyor. Benim aram pek iyidir böyle tatlı yemeklerle. Damak tadı, beğenisi benim gibi olanlara hitap edecek bir tarif bu. Ayva da pek güzel eşlik ediyor bu yemekte yer elmasına. Yer elması sevenlere şiddetle tavsiye edilir:).

 

İşte Tarifi:

 

ZEYTİNYAĞLI AYVALI YER ELMASI YEMEĞİ

 

 

Malzemeleri:

 

1 paket yer elması (markette paket içinde satılanlardan kullandım)

1 adet ayva

1 adet havuç

1 adet orta boy kuru soğan

2-3 kaşık zeytinyağı

2 adet portakalın suyu

yarım limonun suyu

2 adet kesme şeker

tuz

 

üzerine: dereotu

 

Yapılışı:

 

Öncelikle yemeklik doğradığımız kuru soğan ile daire şeklinde doğradığımız havucu zeytinyağıyla beraber iyice kavuruyoruz. Daha sonra kabuklarını soyup 2-3 santim boyutunda doğradığımız yer elmaları ile ayvayı ekleyip biraz karıştırıyoruz. Portakalın ve limonun suyunu sıkıp sebzelere ilave ediyoruz. Bu aşamada gerekirse biraz da sıcak su ekliyoruz (bende gerekmedi). Şekeri ve tuzu da ekleyip pişiriyoruz (yer elması çok çabuk pişen bir sebze). Pişen yemeği oda sıcaklığına geldikten sonra buzdolabına koyup iyice soğutuyoruz. Üzerine kıyılmış dereotu ekleyerek servis yapıyoruz.

 

Afiyet Olsun.

KREMALI TART KEK

Aralık 27, 2009 - 12:16 pm 35 Comments

 

Son yazımda ara vermek istediğimi yazmıştım. Düşündüm de; hayat bazen zorlasa da üzerine gitmek gerekli.. O yüzden kaldığım yerden devam etmek istediğime karar verdim. Sevdiğim şeyi yapmak, dostlarımla bu sayfalarda buluşmak şu anda tam da ihtiyacım olan şey.

 

Hiçbir yere gitmedim işte, buradayım. Hem de yepyeni bir tarifle..

 

Geçenlerde hiç kullanmadığım bir kalıbımın dolabımda öylece durduğunu fark ettim. Bu, ortası çıkıntılı bir tart kalıbıydı. Aşağıya kalıbımın fotoğraflarını da koydum anlatımıma yardımcı olması açısından.

 

 

Daha önceden bu tür kalıplarda kek hamuru pişirerek tart şeklinde pastalar yapılabildiğini duymuştum. Kalıbımı denemek için çok da güzel bir fırsatım vardı hem de…

 

Ortaokuldan beri arkadaşım olan en iyi dostumu geçen hafta doktorasını yapmak üzere Portekiz’e uğurladık. Dile kolay 11 yaşımızdan beri hep beraberdik. Şimdi araya mesafelerin girecek olması üzdü tabi beni ama biliyorum ki bu, onun hayatı için güzel gelişmeleri beraberinde getirecek önemli bir adım. Canım dostum umarım her şey gönlünce olur bundan sonra da…

 

Geçen hafta,  gitmeden önce arkadaşım annesi ile birlikte vedalaşmak için annemin evine geldiler. Güzel bir anneler ve kızları buluşması yaşandı. Kahveler içildi, fallara bakıldı, eskilerden konuşuldu. İşte ben de bu tart pastayı o gün için hazırladım. İlk defa denediğimiz bu lezzet, hafifliğiyle ve lezzetiyle herkesten tam not aldı. Üstelik çok çok da pratik.

 

Bundan sonra da farklı çeşitlemeleriyle, çay sofralarımızda sık sık yerini alacak gibi.

 

İşte tarifi:

 

KREMALI TART KEK

 

 

Malzemeleri:

 

Keki için:

 

2 adet yumurta

yarım su bardağı sıvıyağ

yarım su bardağı toz şeker

1 su bardağı kefir (ben light kefir kullandım)

1,5 su bardağı un (ben tam buğday unu kullandım)

2 yemek kaşığı kakao

1 paket kabartma tozu

1 paket vanilya

 

Kreması için:

 

2 su bardağı süt

yarım su bardağı toz şeker

2 yemek kaşığı un

1 paket vanilya

 

Araya: 1 adet muz

üzeri için: soyulmuş Antep fıstığı

 

Yapılışı:

 

Öncelikle kek malzemelerinden yumurta ve şekeri iyice çırpıyoruz. Daha sonra yağı, kefiri ve kuru malzemeleri ekleyip mikserle çırparak bir kek hamuru elde ediyoruz. Yağlanmış tart kalıbına kek hamurunu döküp önceden 175C°’ye ısıtılmış fırında pişiriyoruz (15-20dk civarı).

 

Diğer yanda vanilya haricindeki krema malzemelerini karıştırıp ocakta muhallebi kıvamına gelene dek pişiriyoruz. Kremayı ocaktan alınca üzerine vanilyayı ekleyip iyice karıştırarak ılımasını sağlıyoruz.

 

Pişip soğuyan keki kalıptan çıkarıyoruz. Kalıptan dolayı kekin üzerinde oluşan boşluğa öncelikle incecik kestiğimiz muz dilimlerini diziyoruz, muzların üzerine  kremayı dolduruyoruz. En üste de Antep fıstıklarını serpip süslüyoruz. Dilim dilim keserek servis yapıyoruz.

 

Afiyet olsun:).

BİRAZ ZAMAN..

Aralık 24, 2009 - 12:43 pm 10 Comments

Biraz zamana, dinlenmeye, yenilenmeye ihtiyacım var şu ara…

Yeniden görüşmek üzere….

BAL KABAĞI TATLISI

Aralık 11, 2009 - 12:37 pm 54 Comments

Mevsimi gelse de yesek dediğimiz tatlar vardır..Mesela kışın yaz meyvelerinin hasretini çekerim bazen; karpuz, vişne burnumda tüter:). Eskiden domates, patlıcan, kabak v.s. için de aynı şey geçerliydi aslında. Şimdi onlar her mevsim bulunuyor da kışın saman gibi oluyor, insanın yiyesi gelmiyor zaten.

Koca bir yaz da kabak tatlısının özlemini çekerim ben..Şöyle bol cevizli, kararında pişmiş bal kabağı hiçbir zaman “hayır” diyemeyeceğim bir tatlıdır. Şimdiye dek hep anneciğimin yaptığı kabak tatlılarını yemiştim. Bu sene “artık ben de denemeliyim” dedim.

Karpuzun, kavunun az çok iyisinden anlarım da bal kabağının iyisi dışarıdan nasıl belli olur hiç bilmiyorum (bu konuda bana yardımcı olacak her türlü bilgiye açığım:)). Bal kabağı tatlısının başarısı, bana göre büyük oranda kabağın lezzetine ve cinsine bağlı. Bazen marketlerde kırmıza yakın turuncu rengine aldanıp da aldığımız olurdu annemle. Ama kabağı pişirince aşırı su salıp, tuhaf kıvamlı, lezzetsiz bir şey olurdu. Deneyimlerimizden gördüğümüz kadarıyla iyi bal kabağı tatlısı, fazla su salmayan, pişince de kestane şekeri gibi (aslında tam tarifini yapamıyorum) kıvamı olan kabaklardan oluyor. Benim bal kabağım da aynen bu şekildeydi:).

Balkabağı tatlısı aslında çok zor değil ama onu zahmetli bir iş haline getiren sert kabuklarından ayırma kısmı. Bunu düşündüğümde hep rahmetli anneannemle dedem gelir aklıma. O zaman şimdi marketlerde satılanlar gibi soyulmuş kabaklar nerde, elde soyulurdu bal kabakları hep. Anneannem yere bir sofra bezi yayardı, dedem de onun üzerinde güzelce soyardı kabakları (zira erkek gücü bu iş için çok iyi olur:)). Anneanneciğim de maharetli elleriyle pişirirdi tatlıyı. Biz de çekirdeklerini kurutup çitlerdik:)).

Annem hep göz kararı yapar kabak tatlısını ve her zaman aynı lezzette olur. Ama ben tarifi burada paylaşmak istediğim için kabaklarımı mutfak terazisinde tarttım ve kendimce bir ölçü oluşturdum.

Piştikten sonra şekeri, kıvamı bana göre çok güzeldi. Bana göre diyorum çünkü ben her tatlıyı olduğu gibi kabak tatlısını da çok şekerli sevmem. Çok şeker koyulunca aldığım tat herhangi şerbetli bir tatlı tadı olur çünkü. Özellikle bu tür meyve tatlılarında meyvenin tadını şeker bastırmamalı bence. Tabi, dediğim gibi bal kabağının kendi tadı da bu konuda çok belirleyici. Bal kabağının kendinden çok fazla tadı, lezzeti yoksa şeker miktarı biraz artırılabilir belki.

İşte benim ölçülerimle tarifim:

BAL KABAĞI TATLISI

Malzemeleri:

2200 gr soyulmuş bal kabağı

2 su bardağı toz şeker

(aslında genel bir ölçü yazmak gerekirse 1 kg kabağa 1 su bardağı toz şeker)

Not: Daha tatlı sevenler şeker miktarını artırmalı.

Üzerine: Dövülmüş ceviz

Yapılışı:

Bal kabağını soyup istediğimiz büyüklükte dilimliyoruz (Ben ceviz büyüklüğünde küplere böldüm). Kabakları yıkayıp süzgeçte suyunu süzdürüyoruz. Bal kabaklarının yarısını tencereye dizip şekerin yarısını üzerine yayıyoruz. Kalan kabakları da dizip kalan şekeri en üste serpiyoruz. Kabakları bu şekilde buzdolabına kaldırıp bir gece dinlendiriyoruz. Bu şekilde kabaklar suyunu salmış oluyor (ben ilave su kullanmıyorum). Ertesi gün suyunu salan kabakları kısık ateşte yumuşayana kadar pişiriyoruz. Pişen kabaklar soğuyunca servis tabağına alıp üzerine bol dövülmüş ceviz serperek servis yapıyoruz.

Not: Benim kabaklarım aşırı su salmadığı için ben bütün suyunu çekene kadar pişirdim. Tam kıvamında oldu.

Afiyet olsun:).

YULAFLI-KURUYEMİŞLİ KURABİYELER

Aralık 7, 2009 - 12:43 pm 28 Comments

Haftasonu evle uğraşacak bol bol vakit buldum..Zaten, çalıştığım için, bütün temel ev işleri haftasonuna kalıyor. Ama bu sefer koşturmacayla değil rahat rahat hallettim hepsini. Üstelik vaktim bile kaldı. İşler bitince “ne yapsam, ne yapsam?” sözleri yankılandı beynimde. Şöyle dönüp bir mutfağıma baktım ve yeni bir deneme yapmaya karar verdim:)..

Çoktandır dolapta durup duran bir kutu yulaf ezmesi ilişti gözüme önce. “Onu mutlaka kullanmalıyım” dedim. Yulaf ezmesi bana göre en çok kurabiyeye yakışır. Öyleyse ne yapacağım belli olmuştu. Şöyle bol malzemeli bir kurabiye olsun istedim.

İlk düşüncem içine şeker koymayıp sadece pekmezle tatlandırmaktı. Hatta o şekilde başladım yoğurmaya. Sonra düşündüm; “şimdi bir de tadı çok az olursa bütün kurabiyeler bana kalır” diye (ben hep az şekerli tatlıları severim çünkü). O zaman az bir miktar şeker ekledim ben de. Yine de hafif bir kurabiye oldu. Üstelik içindeki her malzemeden emin olduğum, çok da lezzetli bir atıştırmalık çıktı ortaya (özellikle şu GDO kabusundan sonra hazır hiçbir abur cubur girmiyor bizim eve).

“Biraz ondan biraz bundan” usulü bu tarifte de işe yaramıştı..Gerçekten çok lezzetli kurabiyeler oldu (bizzat kendim tarafından defalarca test edilmiştir:)). 2 tepsi kurabiyemiz oldu bu ölçülerle. Bence yine de eğer az şeker sorun olmayacaksa sadece pekmez kullanarak tatlandırılabilir.

İşte tarifi:

YULAFLI-KURUYEMİŞLİ KURABİYELER

Malzemeler:

2 adet yumurta

1 yemek kaşığı tereyağı (oda sıcaklığında)

yarım su bardağı zeytinyağı

1 su bardağı üzüm pekmezi

yarım su bardağı toz şeker

1 kase kuru üzüm

1 bardak dövülmüş fındık, fıstık, ceviz, yer fıstığı, Antep fıstığı karışımı (artık evde ne varsa)

yarım su bardağı soyulmuş ay çekirdeği

2 su bardağı yulaf ezmesi

aldığı kadar un (ben tam buğday unu kullandım)

1 paket kabartma tozu

Yapılışı:

Öncelikle bir yoğurma kabında yumurtaları, yağları, pekmezi ve şekeri iyice karıştırıyoruz. Daha sonra kuru üzümü, kuruyemişleri, ay çekirdeğini, yulaf ezmesini ve kabartma tozunu ilave ediyoruz. Bu malzemelerin üzerine azar azar un ekleyerek yumuşak fakat ele yapışmayan kıvamda bir hamur elde ediyoruz. Hamurdan ceviz büyüklüğünde parçalar alıp yuvarlayarak şekil veriyoruz, yağlı kağıt serilmiş fırın tepsisine diziyoruz. Önceden 175C°’ye ısıtılmış fırında üzerleri kızarana kadar pişiriyoruz.

Afiyet olsun:)..

Herkese güzel bir hafta diliyorum….

HAŞHAŞLI ÇÖREK

Aralık 3, 2009 - 1:02 pm 46 Comments

 

Yoğun ve güzel bir bayram tatilini daha geride bıraktık..

  

Anneciğimin geleneksel:) bayram kahvaltısından uzaktaydım bu sefer (gerçi yola çıkmadan önce onun leziz böreklerinden birkaç tane lüpletme fırsatımız oldu:)). Ben bayram kahvaltısından uzakta olunca, sofrayı fotoğraflamasını babacığımdan rica ettim. O da sağ olsun benim için harika kareler yakalamış..Annem bu bayram da durmadı tabi, börekler, baklavalar, çörekler, birbirinden renkli ev yapımı reçeller, bayram kavurması,… daha neler neler vardı sofrasında.

 

 

Bu bayram annemle beraber sardık yaprak sarmalarımızı, hem onun evi, hem de benimki için:). İyi ki bayramlar yaprak sarmasıyla özdeşleşmiş, benim en sevdiğim bayram lezzetidir kendisi:).

 

Bizim bayramımız; bol bayram ziyaretli, akrabalarımızla-arkadaşlarımızla özlem giderdiğimiz, bol tatlılı, çikolatalı ve çok çok neşeli geçti… Darısı gelecek bayramlara:)..

 

Paylaşmak istediğim tarif ise, annemin güzel sofrasından, benim için çöreklerin kralı:), “Haşhaşlı Çörek”’in tarifi.

 

 

Bu çörekleri bitanem, pamuğum, rahmetli anneannem yapardı. Öyle ölçüyle falan değil elbet, el kararı, göz kararı..O nasıl bir kararsa öyle, müthiş olurdu, yenmelere doyulmazdı o çörekler…

 

Annemin çörekleri de tıpkı anneanneminkiler gibi olmuştu, puf puf kabarmışlar, haşhaş ve ceviz sayesinde parmak yedirten lezzete ulaşmışlardı..Ellerine sağlık annecim;).

 

HAŞHAŞLI ÇÖREK

 

Malzemeleri:

 

Yarım kilo un (annem tam buğday unu kullanmış)

1 paket instant maya

1 tatlı kaşığı şeker

2 çay kaşığı tuz

aldığı kadar ılık süt

 

içine:

1 kase haşhaş ezmesi

haşhaşı seyreltecek kadar sıvıyağ

1 su bardağı iri çekilmiş ceviz

 

üzerine:

1 adet yumurta

susam

 

Yapılışı:

 

Unu bir yoğurma kabına alıp ortasını havuz gibi açıyoruz. Unun ortasına mayayı, tuzu ve şekeri döküyoruz. Ocakta ılıttığımız sütü (süt kaynar olmayacak) azar azar una ilave edip oldukça yumuşak bir hamur elde ediyoruz. Yaklaşık 1 saat kadar hamuru mayalanmaya bırakıyoruz.

 

Bu arada haşhaş ezmesine yeterince sıvıyağ ekleyip, seyreltip, sürülebilir kıvama getiriyoruz. Cevizi de haşhaş ezmesine ekleyip iyice karıştırıyoruz.

 

Hamur mayalanıp kabardıktan sonra elimizi sıvıyağ ile yağlayıp (hamurun elimize yapışmaması için) hamurdan avuç içi büyüklüğünde parçalar kopartıp elimizle bastırarak açıp, inceltiyoruz. Açtığımız hamurun yüzeyine haşhaşlı karışımdan iyice sürüyoruz ve hamurun iki ucunu zıt yönlere büküyoruz, sonra da düğüm yapar gibi şekil veriyoruz.

 

Bu şekilde hazırladığımız çörekleri yağlanmış bir fırın tepsisine sıkışık şekilde diziyoruz (pişince hepsi birleşmiş gibi oluyor ama kopartılarak ayrılıyorlar). Tepsideki böreklerin üzerine çırpılmış yumurta sürüp susam serpiyoruz. Bu şekilde de yarım saat kabarmaya bırakıyoruz. Önceden 180 C°’ye ısıtılmış fırında çörekler kızarana kadar pişiriyoruz.

 

Afiyet olsun:).