Archive for Nisan, 2010

AVAKADO DİP SOS VE PEYNİR DOLGULU RENKLİ BİBERLER

Nisan 22, 2010 - 9:13 am 23 Comments

 

Yeni yemek tarifleri öğrenmek, denemeler yapıp yeni tarifler bulmak, farklı sunumlar keşfetmek, yemek yapmanın en sevdiğim yanlarından yalnızca bir kaçı.

 

Sanırım ben yaşamak için yiyenlerden değil de yemek için yaşayanlardanım. Bir yemeğin sunumu, bir sofranın düzeni, sofradaki minik, iç açıcı, mutlu edici ayrıntılar benim için hep önemli olmuştur. Belki de bu yüzden, sadece ana yemekler, tatlılar değil; sofraları tamamlayan, yemeklere eşlik edip lezzetlerini artıran, misafir sofralarını daha da güzelleştiren soslar, değişik salatalar, yan yemekler de çok ilgimi çekiyor benim.  

 

Bu yüzden sofra hazırlarken hep düşünürüm “bu yemeği daha değişik, ilgi çekici, hoşa gidecek şekilde nasıl sunabilirim” diye. Salatalarım hep süslü olsun isterim, soframda renkli bir şeylere yer vermek mutlu eder beni, hele de mevsim baharsa:).

 

İşte bu düşünceyle hazırlanmış iki tarif paylaşmak istiyorum bu gün de. İlki bir sos; Avokadolu Dip Sos. Bu sosu özellikle tavuk yemeklerinin yanına çok yakıştırıyorum ben. Ya da sadece mısır cipsiyle de yenebilir tabi:).

 

İkinci tarif ise Peynir Dolgulu Renkli Biberler. Çok pratik ama sofranın şıklığına şıklık katacak, çiçek misali masadakilerin içini açacak görüntüye sahip bir tarif bu.

 

İşte Tarifleri:

 

AVOKADO DİP SOS

 

 

Malzemeleri:

 

3 adet olgun avokado

2-3 diş sarımsak

1 adet limonun suyu

2 yemek kaşığı zeytinyağı

 

Yapılışı:

 

Avokadoların kabuklarını soyup, ikiye bölerek ortasındaki çekirdekleri çıkarıyoruz. Sarımsakları dövüyoruz. Bir kasede avokadoları, dövülmüş sarımsağı, limon suyunu ve zeytinyağını karıştırıp çatal yardımıyla iyice eziyoruz (veya bu aşamada rondo da kullanabilirsiniz).

Bu sosu et, tavuk yemeklerinin yanında sos olarak sunabileceğiniz gibi, mısır cipsiyle birlikte de servis edebilirsiniz.

 

PEYNİR DOLGULU RENKLİ BİBERLER

 

 

Malzemeleri:

 

Sarı ve kırmızı renkte dolmalık biberler

Beyaz peynir

Dereotu

Toz kırmızı biber

 

Yapılışı:

 

Öncelikle dolmalık biberlerin içini boşaltıp, temizleyip iyice yıkıyoruz. Yıkanmış biberlerin ağız tarafı aşağı gelecek şekilde içinde su kalmamasını sağlayarak kurutuyoruz.

Diğer tarafta beyaz peyniri ezip içine istediğimiz miktarda kıyılmış dereotu ve toz kırmızı biber koyup karıştırıyoruz.

Biberlerin içine peynir karışımını iyice bastırarak dolduruyoruz. Doldurduğumuz biberleri keskin bir bıçakla dilimler şeklinde kesip servis ediyoruz.

 

Afiyet Olsun:).

TİRAMİSU

Nisan 19, 2010 - 4:42 pm 29 Comments

 

Haftaya tatlı bir başlangıç yapmak istedim, en sevdiğim tatlılardan birinin tarifini paylaşarak:)..Aslında tariflerime baktım da Tiramisu’nun tarifini daha önce yayınlamadığımı görünce şaşırdım biraz çünkü yıllardır yaptığım, oldukça da sevdiğimiz bir tatlıdır kendisi:).

 

 

Bu tatlı; Pazartesi sendromunu, bahar yorgunluğunu, hafta sonu rehavetini alıp götürsün bizlerden (benim bugün buna oldukça ihtiyacım var:))..

 

İşte tarifi:

 

TİRAMİSU

 

 

Malzemeleri:

 

Yarım litre süt

1 adet yumurta

2 yemek kaşığı un

4 yemek kaşığı şeker

1 küçük kutu labne peyniri (200 gr, ben light labne kullandım)

1 paket vanilya

kedi dili bisküvi (adeti kullanacağınız kaba göre değişecek, benim kabım için ben her kata 16 adet olmak üzere, 32 adet kullandım)

 

bisküvileri ıslatmak için:

1 su bardağı ılık su

4 adet kesme şeker

2 yemek kaşığı granül kahve

 

Yapılışı:

 

Öncelikle Tiramisunun kreması için bir tencereye  yumurtayı, şekeri, unu ve sütü koyup iyice karıştırıyoruz (yumurtanın ocağa konmadan önce iyice karışması lazım). Daha sonra tencereyi kısık ateşe alıp malzemeleri muhallebi kıvamına gelene dek karıştırarak pişiriyoruz. Kaynamaya başlayan muhallebiyi 3-5 dakika daha kaynatıp ocaktan alıyoruz. Biraz ılıyınca içine labne peynirini ve vanilyayı ekleyip iyice karıştırıyoruz.

 

Diğer tarafta dört köşe bir kaba bir sıra kedi dili bisküvileri diziyoruz. Kedidili bisküvilerin her yerini su, kahve ve şeker karışımının yarısı ile ıslatıyoruz. Kremanın yarısını ıslatmış olduğumuz kedi dili bisküvilerin üzerine yayıyoruz. İkinci kat kedi dili bisküvileri de aynı şekilde dizip kalan kahveli karışımla iyice ıslatıyoruz. Kalan kremayı da bu katın üzerine yayıyoruz.

 

Tramisunun üzerini, kakao eleyerek süslüyoruz. Buzdolabında iyice dinlendirip soğuttuktan sonra dilimleyerek servis yapıyoruz.

 

Afiyet Olsun:).

ÇİN BÖREĞİ

Nisan 15, 2010 - 8:58 am 31 Comments

 

Bir Çin Mutfağı klasiğini evde yapmayı denedim geçenlerde; Çin Böreğini..

 

Aslında Çin Böreği artık sadece Çin Lokantalarında değil, çoğu restoran ve cafenin menülerinin başlangıçlar kısmında kendine yer edinmiş durumda. Şimdiye kadar ben hep farklı yerlerde farklı içeriklerle tattım bu böreği. Hatta içine tavuk ya da kıyma konulanı da gördüm ama asıl benim bildiğim ve sevdiğim şekli içinde sadece sebze konularak yapılanı.

 

 

 

Yerken incelediğim kadarıyla içeriğini kendim oluşturdum. Normalde kızartılarak yapılan bu böreği fırında pişirdim ben. Lezzetinden hiçbir şey kaybetmediği gibi çok da sağlıklı oldu böylece:).   İlk denemem olduğu için de bir aile yemeğinde herkesin görüşlerini aldım. Herkesten tam not aldığını söyleyebilirim bu böreğin:).

 

İşte tarifi:

 

ÇİN BÖREĞİ

 

 

Malzemeleri:

 

6 adet yufka

2 adet kabak

2 adet havuç

1 adet pırasa

300 gr lahana

150 gr soya filizi

4 yemek kaşığı zeytinyağı

4 yemek kaşığı soya sosu

1 adet kesme şeker

1uz, karabiber

 

yufkaların arasına sürmek için: yarı yarıya su ve zeytinyağı karışımı

böreklerin üzeri için: 1 adet yumurta ve 1 yemek kaşığı zeytinyağı karışımı

 

Yapılışı:

 

Öncelikle böreğin içi için sebzeleri hazırlıyoruz. Havucun ve kabağın dışını soyup rendenin ince tarafıyla rendeliyoruz. Pırasayı çok ince şekilde doğruyoruz. Lahanayı da aynı şekilde ince ince kesiyoruz. Bir tencereye sıvıyağı alıp doğradığımız sebzelerin hepsini suyunu çekene kadar kavuruyoruz. Sebzeler suyunu çekince soya filizlerini de ekliyoruz. Onlar da biraz kavrulduktan sonra soya sosunu ve şekeri ilave ediyoruz. Bu aşamada tadına bakıp tuz ve karabiberi de ekliyoruz (bazen soya sosunun tuzu yeterli geldiğinden tuz gerekmeyebiliyor). Hazırladığımız içi soğumaya bırakıyoruz (ya da bir gece önceden de hazırlayabiliriz).

 

Yufkanın birini tezgaha serdikten sonra dörde bölüyoruz. Her parçaya su ve zeytinyağı karışımı sürüyoruz, bir yemek kaşığı dolusu içten koyup irice bir sigara böreği şeklinde sarıyoruz. Bütün yufkalarla aynı işlemi gerçekleştiriyoruz. Sarılan börekleri yağlı kağıt serilmiş tepsiye dizip üzerine yumurta ve yağ karışımından sürüyoruz. Önceden 180C°’ye ısıtılmış fırında börekler iyice kızarana kadar pişiriyoruz.

 

Börekler ılıkken isteğe göre yanında soya sosuyla servis yapıyoruz.

 

Afiyet Olsun:).

BALLI MÜSLİLİ KURABİYE

Nisan 9, 2010 - 6:59 pm 14 Comments

 

Geçenlerde düşündüm de okul arkadaşlarımın çoğu ya iş için ya da okumak için başka bir şehirde veya yurt dışında yaşıyorlar.. Öyle ki benim gibi Ankara’da kalan çok az arkadaşım var. Hayat telaşları, tercihler herkesi başka başka yerlere sürüklemiş. Ama öyle güzel dostluklar kurmuşuz ki arada ne kadar mesafe olursa olsun aramızdaki bağlar hep sağlam kalmış.

 

Böyle olunca da yurt dışındaki tatil zamanları bizler için çok değerli oluyor. Tatili fırsat bilip de Ankara’ya gelebilen arkadaşlarımla bol bol hasret gideriyoruz. Yakın zamanda da bu şekilde iki arkadaşımla görüştüm. Ve yazın tekrar buluşmak üzere sözleştik..

 

Aslında farklı yerlerde yaşıyor olmamızın avantajları da var. Onlardan yaşadıkları ülkenin, kültürün özelliklerini öğrenme fırsatım oluyor benim de. Yemek kültürlerini de soruyorum mutlaka. Mesela Portekiz, Porto’da genelde sebze ve deniz ürünleri ağırlıklı beslenildiğini, nefis şaraplar üretildiğini, sahil boyunca 150’ye yakın aynı kalitede balık restoranı olduğunu orada okuyan bir arkadaşımdan öğrendim. Japonya’da çalışan bir arkadaşım ise orada kahvaltıda pilav ve balık yendiğini söyledi bana (ne kadar ilginç değil mi?).

 

Farklı kültürlerin yeme alışkanlıklarını öğrenmek çok hoşuma gidiyor. Zaman zaman iş ya da gezi amaçlı gittiğim yerlerde mutlaka oraya özgü yemekleri tatmak isterim. Kültürler kadar çeşitli olan mutfakları tanımak ayrı bir mutluluk veriyor bana..

 

Bugün bunları yazmak istedim ama paylaşacağım tarifin bunlarla hiçbir bağlantısı yok:)..O yüzden bir bağlama kaygısı gütmeden hemen tarifini vereyim bu, tamamen doğaçlama ev kurabiyesinin:).

 

Evde atıştırmalık bir şeyler olsun, hem de doğal ve hafif olsun denilmiş bir günde uydurulmuş; sonuçtan fazlasıyla memnun kalınca da sık yapılacaklar listesinde kendine yer edinmiş bir kurabiye bu.

 

İşte tarifi:

BALLI MÜSLİLİ KURABİYE

 

 

Malzemeleri:

 

2 adet yumurta

2 çorba kasesi dolusu kuru meyveli müsli (ben Eti Form Light Müsli kullandım)

5 yemek kaşığı süzme bal

1 aida çay bardağı (büyük çay bardağı) zeytinyağı

1 tatlı kaşığı tarçın

1 paket kabartma tozu

1 yemek kaşığı üzüm sirkesi

aldığı kadar un (ben tam buğday unu kullandım)

 

Üzerine:

Pudra şekeri ve tarçın karışımı

 

Yapılışı:

 

Öncelikle yumurtaları, yağı ve balı bir yoğurma kabında karıştırıyoruz. Kabartma tozunu da ilave edip üzerine sirkeyi dökerek köpürmesini sağlıyoruz. Müsliyi ve tarçını da ekledikten sonra biraz da un ekleyip yoğuruyoruz. Kıvamı çok sert olmayan, biraz ele yapışan bir hamur olacak. Yağlı kağıt serilmiş fırın tepsisine iki kaşık yardımıyla hamurdan parçalar kopartarak koyuyoruz (ele yapışan bir hamur olduğundan bu şekilde gelişigüzel parçalar halinde yapmak daha kolay). Önceden 180C°’ye ısıtılmış fırında üzerleri pembeleşene kadar (15-20 dk.) pişiriyoruz (benim unum tam buğday unu olduğu için benim kurabiyeler esmerleştiler:)).

 

Fırından çıkan kurabiyeler soğuduktan sonra üzerlerine tarçın-pudra şekeri karışımını bir elekle eleyerek döküyoruz.

 

Afiyet olsun:).

HAMSİ BUĞULAMA

Nisan 5, 2010 - 4:14 pm 18 Comments

 

Bu hamsi buğulama aylar önce, hamsinin bol olduğu zamanlarda yapılmıştı..Araya biraz başka işler biraz da tembellik girince fotoğrafları öylece dosyada kalmış…Aslında aynı kaderi paylaşan daha çok fotoğraf var bende ama zaman içinde hepsi sitemdeki yerlerini alıyorlar bir şekilde:).

 

Her ne kadar lezzet açısından evdekiler kızartılmış balığı tercih etseler de sağlık açısından genelde fırında yapılanı tercih ettirtiyorum ben:). Hem böylesi de çok lezzetli oluyor bence.

 

Bol soğan ve domatesle birlikte sarımsakla biberiyenin de kattığı nefis aromalarla sofraları şenlendirecek bir lezzet..Üstelik çok da pratik.

 

İşte Tarifi:

 

 

 

 

 

HAMSİ BUĞULAMA

 

 

 

 

 

Malzemeleri:

 

1 kg. hamsi (ayıklanıp, fileto çıkarılmış)

1-2 adet orta boy kuru soğan

4 diş sarımsak

3 adet domates

6-7 dal maydanoz

2 dal taze biberiye

3 yemek kaşığı sıvıyağ

tuz, karabiber

 

Yapılışı:

 

Öncelikle bir tencereye 2 kaşık sıvıyağı koyup, kuru soğanları piyazlık doğrayıp, ufak parçalara kestiğimiz sarımsaklarla birlikte kavuruyoruz. Kabuklarını soyup küp küp doğradığımız domatesleri de ekleyip, tuz ve karabiberle tatlandırarak birkaç dakika daha pişiriyoruz. Maydanozları da doğrayıp bu karışıma ilave ediyoruz.

 

Bir fırın tepsisine domatesli karışımı yayıyoruz. Üzerine hamsileri diziyoruz. Hamsilerin de üzerine biraz tuz ve karabiber ekiyoruz. Biberiye dallarını da hamsilerin üzerine koyup, kalan sıvıyağı balıkların üzerine gezdiriyoruz.

 

Önceden 200C°’ye ısıtılmış fırında hamsiler kızarmaya başlayıncaya kadar pişiriyoruz.

 

Afiyet Olsun…

HAFTASONU ANTAKYA GEZİSİ

Nisan 1, 2010 - 9:16 am 26 Comments

Geçen haftasonu gezi amaçlı Antakya’ya gittik. Benim oralara ilk kez gidişimdi ve gerek Antakya’nın kültür çeşitliliği, tarihsel zenginliği, gerekse Antakya mutfağının güzelliği beni kendine hayran bıraktı.

Harika bir haftasonu geçirdim orada. Bol bol gezip, tarihsel bilgiler edinip, güzel yemeklerden tattım, pek çok da fotoğraf çektim tabi.

Orada çektiğim fotoğraflarla sayfamı okuyacaklara da ufak bir Antakya turu yaşatmak istedim:). (Fotoğrafların üzerine tıklayınca daha büyük halini görebilirsiniz)

Aşağıdaki fotoğrafta soldan sağa: 1. Harbiye Şelaleleri, 2. Samandağ’da Deniz manzarası, 3. Habib-i Neccar Camii, 4. Ustasından Kadayıf Yapımı, 5. Habib-i Neccar Camii’nden bir başka görünüş, 6. Titus Tüneli yakınlarındaki kaya mezarları

Aşağıdaki fotoğrafta soldan sağa: 1. Ata Koleji, 2. Arkeoloji Müzesinden bir mozaik (Okeanos), 3. Antik Beyazıt Otel’den bir görünüm, 4. Arkeoloji Müzesinden bir Roma dönemi Lahdi, 5. St. Pierre Kilisesi, 6. Arkeoloji Müzesinden bir başka mozaik

Gelelim yemeklere:). Aşağıdaki resimde soldan sağa: 1. Yoğurt Aşı, 2. Çeşitli börekler ve İçli köfte, 3. Etli yaprak sarma, 4. Aşur, 5. Tepsi Kebabı, 6. Tahinli kabak tatlısı ve Ceviz reçeli

Aşağıdaki resimde soldan sağa: 1. Muhammara ve Tahinli yoğurtlu meze, 2. Humus, 3. Taze Kekik (zahter) salatası, 4. Ali Nazik, 5. Acılı Ezme, 6. Zeytin Salatası

Aşağıdaki resimde soldan sağa: 1. Tepsi Oruğu, 2. Künefe, 3. Benim çiçeğim:), 4. Bahar dalları, 5. Turunç reçeli, 6. Patlıcan reçeli