Archive for Mart, 2007

ALMAN PASTASI

Mart 30, 2007 - 10:56 pm 18 Comments

Tarifinin pratikliği açısından bu sefer sizlere bizim ailecek favori tatlılarımızdan birinin yapılışını vereceğim; Alman Pastası.
Ben ilkokuldayken çok iyi hatırlıyorum da bizim mahallenin pastanesinden alırdık Alman Pastasını. Onca süslü püslü, kremalı, çikolatalı, meyvalı pastalar arasından nedense bu mütevazi:) ve hafif pastayı seçer alırdık. O zaman satın aldığımız Alman Pastalarının üzerini, bizden farklı olarak, incir şekerlemeleriyle süslediklerini hatırlıyorum.

İşte bizim Alman Pastamız:

Malzemeleri:

Keki:
2 yumurta
1 çay bardağı sıvıyağ
1 çay bardağı yoğurt
1 çay bardağı toz şeker
1 paket kabartma tozu
3,5 çay bardağı un

Kreması:
Yarım litre süt
1 adet yumurta sarısı
1 çay bardağı toz şeker
1,5 çorba kaşığı un
1 paket vanilya

üstüne: pudra şekeri

Yapılışı:
Önce yumurta ve şekerleri iyice mikserle çırpıp üzerine diğer kek malzemelerini ekleyip karıştırarak kek hamurunu oluşturuyoruz. Hamuru yuvarlak bir kalıba döküp, önceden 170 dereceye ısıtılmış fırında üzeri pembeleşene kadar pişiriyoruz. Diğer yanda vanilya hariç bütün krema malzemelerini karıştırıp kısık ateşte kaynatıp krema kıvamında pişiriyoruz. Ocağı kapatınca vanilyayı ekleyip iyice karıştırarak soğumaya bırakıyoruz. Pişen kek ve krema iyice soğuduğunda kekimizi ikiye bölüp arasına tüm kremayı sürüyoruz. Pastanın üzerine pudra şekeri eleyip dilimleyerek servis ediyoruz.
İşte bu kadar pratik bir tarif. Lezzeti de oldukça tatmin edici.

Herkese afiyet bal şeker olsun:).

HAVUÇLU TOPKEKLER

Mart 23, 2007 - 11:14 pm 35 Comments

Bu hafta bu topkekleri iki kez yaptım. Öyle çok beğeni topladılar ki..

Tarif benim uydurmam; biraz ondan biraz bundan usulü (zaten sık sık kek yapınca ister istemez malzemelerin oranları hakkında bir fikriniz oluyor). Bu kekler çok güzel kabardılar, sünger gibi de yumuşak oldular. Tek porsiyonluk olmaları çok pratik, hem de böyle pofidik kekler bence çok sevimli oluyor:). Kapalı bir kapta tazeliklerini günlerce koruyacak gibiler (işte burda bir belirsizlik vurgusu yaptım çünkü bizde günlerce kalmadan iki günde bitiveriyorlar:)). İçindeki malzemelerin çeşitliliği sayesinde hem çok besleyici hem de çok doyurucu bir kek bu.

İşte tarifi:

HAVUÇLU TOPKEKLER


Malzemeleri:
4 havuç
1 su bardağı toz şeker
1 tatlı kaşığı tarçın
3 yumurta
yarım su bardağı sıvıyağ
1 çay bardağı süt
1 paket kabartma tozu
1 paket vanilya
2,5-3 bardak un (ben tam buğday unu kullandım)
1 çay bardağı kuru üzüm
1 su bardağı dövülmüş ceviz

Yapılışı:
Havuçları robotta kıyıp keki karıştıracağımız kaba alıyoruz, üzerine şekeri ve tarçını ekleyip kaşıkla karıştırarak yarım saat kadar havuçların sulanmasını bekliyoruz. Havuçlar sulandıktan sonra yumurtaları ekleyip iyice köpürene kadar mikserle çırpıyoruz. Daha sonra yağı ve sütü ekleyip karıştırmaya devam ediyoruz. Unu, kabartma tozunu ve vanilyayı da karışıma eleyip mikserle iyice çırpıyoruz. Son olarak ceviz ve kuru üzümü de ekleyip karıştırıyoruz ve karışımı kağıt kek kaplarına paylaştırıyoruz (kalıpların yarısını dolduruyoruz). 175 dereceye ısıtılmış fırında yaklaşık 20 dakika (kürdan testi tam sonuç verecektir:)) pişiriyoruz.

Herkese afiyet bal, şeker, kaymak, lokum,…olsun:)

BALLI KURABİYE YA DA TARÇINLI BİSKÜVİLER

Mart 20, 2007 - 10:58 pm 14 Comments

Bu aralar, hafta içi işyerim ve evim arası koşuşturmalarından  yeni tarifler denemek pek mümkün olmuyor. Neyse ki canım annem bu açığı fazlasıyla kapıyor. Geçen hafta da işten gelince koca bir tabak dolusu kurabiyeyi mutfak tezgahı üzerinde görünce hem kurabiye yiyeceğimiz için (ama daha çok da) bloguma yeni bir tarif ekleyebileceğim için sevindim:).

Annem bu tarifi Dr. Oetker’in vanilya paketinin arkasından almış. Adı “Ballı Kurabiye” ama kıtır kıtır oluşu ve aroma olarak baldan çok içindeki tarçını hissediyor oluşunuzdan ben bu kurabiyelere “Tarçınlı Bisküvi” demeyi daha uygun buldum (kimbilir belki sizler de bu tarifi dener ve bana hak verirsiniz). Bu tarifle oldukça fazla sayıda bisküviniz oluyor ve hepsini tüketinceye kadar da kıtır kıvamından hiçbirşey kaybetmiyor. Ben zaten en çok bu yanını sevdim.

Buyrun tarifi:

1 adet yumurtayı ½ su bardağı toz şeker ile 3 dakika çırpın. Üzerine 1 çay kaşığı tarçın, 1 poşet vanilya, 2 yemek kaşığı bal, ½ su bardağı sıvıyağ, ½ su bardağı dövülmüş ceviz, 2,5 su bardağı elenmiş un, 1 poşet kabartma tozu ekleyip yoğurun. Hamuru 0,5 cm kalınlığında açıp kalıplarla kesin. 180 dereceye ısıtılmış fırında 15-20 dakika pişirin.

Bisküvilerinizi hazırlayıp bir bardak çay ya da süt ile kitap keyfi yapın. Pişman olmayacaksınız:).
Herkese afiyet olsuuun…

YE#20: "YURDUMUZUN YENİLEBİLİR OTLARI" ve FESLEĞEN SOSLU MAKARNA

Mart 18, 2007 - 8:41 pm 25 Comments

Yine yeni bir ay ve yeni bir etkinlik daha…Bu sefer etkinliğe ev sahipliğini Sevgili Asya yapıyor ve bu ayın konusu olarak “Yurdumuzun Yenilebilir Otları”nı seçmiş. Birbirinden leziz yemek tariflerini yayınladığı o güzel blogunda etkinlik için bloglardan gelen pekçok lezzetli yemeği bizlerle paylaşacak. Hepsini sabırsızlıkla bekliyorum doğrusu:).

Konu otlar olunca benim bilgim biraz sınırlı kalıyordu. Aslında market raflarında özellikle son zamanlarda o kadar çok çeşitli otların satılmaya başladığını görmüştüm ki her seferinde bu farklı otların paketlerini elime alıyor, özelliklerini ve yeniş şekillerini okuyordum. Derken, bu konu karşıma çıkınca birden aklımda otların isimleri dönmeye başladı. Sonuç olarak fazlaca iddialı olmadığım farklı otları denemek yerine sıkça kullandığım ve lezzet katıcı olarak hep özel bir yerde tuttuğum taze fesleğenler geldi aklıma. Daha önce saksıda yetiştiriyordum fesleğeni ve zaman zaman tazecik yapraklarından koparıp yemeklerimi tatlandırmalarını sağlıyordum. Şimdi güzelce paketlenmiş olarak satılıyor marketlerde. Bu sayede mutfakta her mevsim taze fesleğeni kullanabiliyorum.

Fesleğeni en yakıştırdığım yer ise makarna sosu. Bu yüzden etkinlik için; lezzetine güvendiğim, ailecek severek yediğimiz fesleğenli soslu makarna tarifini yayınlamayı uygun buldum. Buyrun tarifi:) :

FESLEĞEN SOSLU MAKARNA

Malzemeler:

1 paket spagetti makarna (ben kepekli makarna kullandım)
2 su bardağı süt
2 kaşık un
2 kaşık sıvıyağ
8-10 yaprak taze fesleğen
1 çay kaşığı hindistan cevizi
1 su bardağı hellim peyniri rendesi
tuz

Yapılışı:

Önce makarnamızı haşlayıp süzüyoruz. Diğer tarafta sıvıyağ ile unu kavurup üzerine azar azar sütü ekleyerek çırpma teliyle karıştıra karıştıra koyu kıvama gelinceye kadar sosu pişiriyoruz. Sosun içine hindistan cevizini ve tuzu ekleyip karıştırdıktan sonra ocağın altını kapatıyoruz. Aynı zamanda sosa rendelenmiş hellimi ve ince doğranmış fesleğeni de ekledikten sonra makarnayı sıcak sosa döküp, makarnanın tümü sosa bulanacak şekilde karıştırıyoruz. Makarnamız sosun içinde bir süre dinlendikten sonra servis yapıyoruz.

Not: Servis önerisi olarak; makarna tabağa alındıktan sonra üzerine çekilmiş ceviz dökülürse yoğun ve güzel bir lezzet elde edilecektir.

Herkese afiyet olsuuuun:).

Etkinliğe ev sahipliği yapan Asya’ya teşekkürler ediyorum..

YENİ BİR OYUN: ALDIM-KULLANDIM-SEVDİM

Mart 14, 2007 - 10:16 am 24 Comments

Bloglararası oyunları ilk gördüğümde daha benim bir blogum yoktu. O zamanlar özenerek ve yüzümde gülücüklerle takip ederdim sobelemeceleri:). Şimdi arkadaşlarım beni sobeledikçe oyunlara katılıyor ve çok da zevk alıyorum oynamaktan.

Sanırım halihazırda devam etmekte olan iki tane oyun var ve beni Defne’cim sobelemiş. Ben de onun bu nazik davetini seve seve kabul ediyor ve “alıp, kullanıp, sevdiklerimiz oyunu”na dahil oluyorum:).

Bu oyunu adı anlatıyor aslında..Yapmamız gereken; satın alıp da severek kullandığımız birkaç ürünü tanıtmak. Ben de böylece severek kullandığım birkaç ürünü sıraladım..

Fotoğraf makinem… Aslında bu tür şeylerde markadan pek anlamam pek de önem vermem; işimi görsün, sonuç içime sinsin yeter. Bu fotoğraf makinasındaki en çok hoşuma giden şeyse fotoğraflardaki renklerin canlılığı ve doğallığı oldu. Bunun farkını ise fotoğraf makinamın pilinin bittiği bir gün babamın makinasını kullanmak zorunda kalmamla anladım. Aslında babamın makinasının çözünürlüğü daha fazla olmasına rağmen fotoğraflardaki aynı doğallığı o makinayla elde edemedim. Bu fotoğraf makinasını önceden de kullanıyordum ama ne zaman ki bir blogum oldu ve yemeklerin fotoğraflarını çekmem gerekti, işte o zaman makinamın kullanmadığım pek çok özelliği olduğunu keşfettim:).


Arçelik Semaverimiz..Eğer sizler de bizim aile gibi çay koliklerdenseniz mutlaka bu semaverden bir tane edinin derim. Bu üründe teknoloji ve eskinin o semaver keyfi bir araya gelmiş. Oldukça fazla su alabilen haznesiyle saatlerce taze çay içebiliyorsunuz. Bu nasıl oluyor tam bilemiyorum ama çay gerçekten de daha uzun süre taze kalıyor. O bir köşede sessiz sessiz fokurdamaya devam ederken siz bardak bardak çayın keyfine varıyorsunuz. Hele de kalabalık bir misafir topluluğu gelince kapasitesiyle sizi oldukça rahatlatıyor. Ama sanırım bu semaveri edinmek için hayatınızda çayın önemli bir yeri olmasında fayda var çünkü ilk maliyeti bir çaydanlığa göre hayli yüksek.

Kek kalıplarım….Aslında kek yapımıyla ilgili her tür alet edevat ve malzeme benim sevdiğim mutfak gereçlerindendir. Mutfağımızı kendi ıvır zıvırlarımla fazlaca kalabalık ettiğim için ve maaşımın tamamını kek kalıplarına yatırmayı pek mantıklı bulmadığım için kendimi bu konuda biraz frenlesem de nerde değişik bir kek kalıbı görsem almak istiyorum:). Markaları değişik olan bu kalıplar, farklı zaman dilimlerinde farklı mağazalardan alınmıştı. Kek yapmayı ve kalıplarımı çok seviyoruuuum:).

Tabiki kelebek aksesuarlarım…Kelebekleri ne çok sevdiğimi blogumu ziyaret eden herkes az çok anlamıştır zaten. Üzerinde kelebek motifi bulunması bir mağazada gezerken o ürüne dikkat etmem için yeterli tek sebep belki de:)..Kelebekli tokalarım, kelebekli küpelerim, kelebek süslerim, kelebek stickerlarım, kelebek tabağım, kelebek kurabiye kalıbım…Ve daha unuttuğum benzer birçok ürün de sırf bu yüzden severek kullandıklarım arasında.


Kolye askılığım…Bu askılığı almadan önce kolyelerim bir kutu içinde dururdu ve ben her seferinde birbirine dolaşmış kolyeleri çözmeye çalışırdım. Eh, belli bir tempo içinde hayat sürdürmeye çalışan biri olunca da sadece bu işe harcanan zaman bile büyük kayıp oluyordu. Bu askılık büyük yardımcım oldu.

Gelelim kimleri sobeleyeceğime:)…Umarım arkadaşlarım Gülenay, Lavantin ve Pınar davetimi kabul eder ve Alıp, Kullanıp, Sevdiklerini bizlerle paylaşırlar.

Herkese sevgiler:)….

PATATESLİ MUSKA BÖREĞİ VE ŞEHRİYELİ SEBZE ÇORBASI

Mart 10, 2007 - 10:59 pm 9 Comments

Daha yeni bir çorba tarifi paylaşmışken vakit geçirmeden bir çorba tarifi daha ekleyim istedim. Ben çorba içmeyi çok seviyorum; hem besleyici hem de mideyi rahatlatıcı geliyor bana. Üstelik çorba çeşitlemelerinin sonu olmayışı değişik lezzetler yaratma hevesimizi fazlasıyla tatmin ediyor. Bu sefer sebzeli ve şehriyeli bir çorba tarifini paylaşıyorum sizlerle.

Çorbanın yanında böreğe de kimsenin hayır diyeceğini sanmıyorum. Biz de ailecek her daim böreğe “evet” diyenlerdeniz:). Bu muska böreği annecimden. Babam geçenlerde iş için şehir dışına çıkmıştı ve oralarda evin de özlemiyle annemden börek istemişti. Annem de çarçabuk bu börekleri hazırladı ve babam eve börek kokularının eşliğinde girdi (mutluluğunu tahmin edersiniz:)). Ben en çok bu böreklerin tarifinin pratikliğine ve puf puf görünüşlerine bayıldım.
Tarifler aşağıda, herkese afiyet olsun:)..

Şehriyeli Sebze Çorbası:

Malzemeleri:

1 orta boy soğan
1 havuç
1 orta boy kereviz
1 patates
1 bardak kırmızı mercimek
2 yemek kaşığı sıvı yağ
2 yemek kaşığı salça
kaynar su
1 avuç arpa şehriye
tuz
karabiber
toz kırmızı biber

Yapılışı:

Soğanı, havucu, kerevizi ve patatesi rendenin ince tarafıyla rendeleyip sıvıyağla bir miktar kavuruyoruz. Sebzeler iyice ölünce salçayı da ekleyip bir miktar daha kavuruyoruz. Bunların üzerine yıkanmış kırmızı mercimeği ve kaynar suyu ekleyip kaynamasını sağlıyoruz. Burda suyun miktarının ayarını çorba kıvamı sağlayana kadar yavaş yavaş ekleyerek yapıyoruz. Bu karışımı yaklaşık 10 dakika kaynattıktan sonra bir avuç kadar şehriye, tuz, karabiber ve kırmızıbiber ekleyip, şehriyeler yumuşayıncaya kadar pişiriyoruz.


Patatesli Muska Böreği


Malzemeleri:

3 yufka
1 çay bardağı yoğurt
1 yumurta
1 çay bardağı sıvıyağ

İçi için:

3 patates
6-7 sap taze soğan
yarım demet maydanoz
150 gr beyaz peynir
tuz
karabiber
toz kırmızı biber

üzerine: yumurta sarısı ve çörekotu


Yapılışı:

Öncelikle yoğurt, yumurta ve sıvıyağı karıştırıyoruz ve bu hazırladığımız karışımın üçte birini serdiğimiz ilk yufkamıza sürüyoruz. Karışım sürdüğümüz yufkayı 4’er parmak eninde şeritler halinde kesiyoruz. Diğer tarafta patatesleri haşlayıp, soyup, eziyoruz. Ezilmiş patatese doğranmış taze soğanı, kıyılmış maydanozu, ezilmiş beyaz peyniri ve baharatları ekleyip içimizi hazırlıyoruz. Birer yemek kaşığı içi kestiğimiz yufka şeritlerinin ucuna koyup muska şeklinde katlıyoruz ve yağlanmış tepsiye diziyoruz. Tüm yufkalara aynı işlemleri uyguladıktan sonra böreklerin üzerine yumurta sarısı sürüp çörek otu serpiyoruz. 180 derece fırında üzerleri kızarana dek pişiriyoruz.

BARBUNYALI TARHANA ÇORBASI

Mart 9, 2007 - 9:41 am 8 Comments

Kış günlerini geride bırakıp bahar aylarına adım attık bile çoktan. Şöyle sıcacık bir kase çorbanın tadına varabileceğimiz belkide son soğuk akşamları yaşıyoruz. Ben de bu yazıda tarhana çorbasına yer vermek istedim.
Bu, geleneksel çorbamızı hemen hemen herkes bilip yapıyor zaten ama benim burda paylaşmak istediğim tarhana çorbasının biraz farklı bir sunumu. Çorbanın besleyiciliğini ve lezzetini artırmak adına eklenebilecek farklı malzemeler sizin hayal gücünüze kalıyor aslında. Bizim sunumun tarifi hemen aşağıda.Tarhanayı bu yapışımızda barbunya kullanmıştık ama aynı şekilde haşlanmış nohut, kuru fasulye gibi farklı baklagiller de kullanıyoruz zaman zaman. Bazen de 1-2 diş sarımsağı dövüp çorbaya eklediğimizde tarhanayla çok farklı bir lezzet daha yakalamış oluyoruz. O şekilde de denemenizi öneririm.

Not: Şu anda bu yazıyı yazarken dışardan cıvıl cıvıl kuş sesleri geliyor. Pencereden süzülen güneş ışınları ise içimi ısıtıyor adeta..Hoşgeldin bahar, iyi ki geldin:)….

Barbunyalı Tarhana Çorbası:

Malzemeleri:

4 yemek kaşığı tarhana
5 bardak soğuk su
1 kaşık domates salçası
2 kaşık sıvıyağ
1 bardak haşlanmış barbunya
nane ve tuz

Yapılışı:

Bir tencereye tarhana, salça, sıvıyağ, arzu ettiğiniz kadar nane ve soğuk su eklenip kaynayana kadar sürekli karıştırılır. Su miktarı isteğe göre artırılıp azaltılabilir; en iyisi önce daha az ekleyip, çorba koyu olursa biraz kaynar suyla çorbayı seyreltmek olacaktır. Çorba iyice kaynayınca haşlanmış barbunya ve tuz eklenerek birkaç dakika daha pişmeye bırakılır.

Herkese afiyet olsun:).