Archive for Ocak, 2009

BABAMIN ÇİĞ KÖFTESİ

Ocak 30, 2009 - 12:30 pm 33 Comments

 

 Zaman zaman annemin tariflerine yer verdiğim sayfalarımda bu kez de bir baba spesyalini yayınlamak istiyorum; Babamın Meşhur Çiğ Köftesini…

Babam Ankaralıdır, yani Çiğ Köftenin diyarından değiliz ama yıllar önce bir arkadaşından öğrenmişti Çiğ Köfte yapımını. O zamandan beri de Çiğ Köfte özel günlerin özel yemeğidir bizim evde.

Hatta abim Amerika’da okurken, onu ziyarete giden babam oradaki Türk öğrencilerle birlikte bir Çiğ Köfte partisi hazırlamıştı. Hala o anılarını anlatıp dururlar; “herkes parmaklarını yedi” diye:).

Ben acıyı çok severim. Pul biber serpmediğim yemek çok azdır ama etle aram çok iyi olmadığından Çiğ Köfte favori yemeklerimden değildir. Sadece babamın yaptığı Çiğ Köfteyi yerim, hem lezzetine hem de içeriğine güvendiğimden.

Geçenlerde canım babacım yine Çiğ Köfte yoğurdu bizler için, hepsi de kapış kapış yenip bitti tabi:).

 

İşte Babamın tarifiyle Çiğ Köfte:

 

ÇİĞ KÖFTE

 

 

 

 Malzemeleri:

 

300 gr yağsız, sinirsiz dana eti (robotta iyice çekilecek)

köftelik bulgur (hacimce etle aynı miktarda olacak)

2 adet ortaboy kurusoğan (soğan büyükse 1 adet)

4-5 diş sarımsak

kırmızı pul biber (miktarı acı sevme durumunuza bağlı)

(ayrıca pul bibere ilaveten isot da kullanılabilir)

3 yemek kaşığı domates salçası (yoğurma sırasında köfteyi yumuşatmak amaçlı bu miktar artırılabilir)

2 yemek kaşığı acı biber salçası

 

Not: Bu malzemelere ek olarak ince kıyılmış taze soğan ve maydanoz da kullanılabilir. Babam kullanmıyor.

 

Yapılışı:

 

Öncelikle etimizi, robot kullanarak, macun kıvamına gelinceye kadar çekiyoruz. Diğer yanda soğanı rendeleyip, sarımsakları iyice eziyoruz.

İlk olarak, bulgur ve pul biberi bir tepsiye alıp kuru halde 5 dakika kadar iyice ovuşturup birbirine yediriyoruz. Sonra ara ara elimizi suyla ıslatıp bir 10 dakika daha bulgur ve pul biberi ovmaya devam ediyoruz. Bulguru bu şekilde, elimizi suyla ıslatarak, ovalayıp hazırlamamızın nedeni bulguru etle buluşturmadan önce bulgurun nemlenmesini sağlamak. Eğer bu aşamayı yapmazsak bulgur bu sefer etin bütün suyunu çekip etin sertleşmesi sağlıyor ve bulgur daha çabuk şişiyor.

Daha sonra çekilmiş etimizi ilave edip 10 dakika kadar bu şekilde yoğurmaya devam ediyoruz. Bu süre sonunda soğan, sarımsak, tuz ve karabiberi ekleyip bir süre daha yoğuruyoruz. En son olarak da salçaları ekleyip sürekli yoğurarak bulgurun yumuşayıp köftenin kıvam almasını sağlıyoruz (bu aşamada gerekirse biraz daha salça ilave edebiliriz).

Köfteden parçalar koparıp avcumuzla sıkıp şekillendiriyoruz. Taze marul yaprakları ile servis yapıyoruz.

 

Afiyet olsun..

 

Herkese güzel bir haftasonu diliyorum:)..

AŞUREM:)

Ocak 26, 2009 - 5:09 pm 32 Comments

Yaptım..Kendi başıma aşure yaptım:).

Yıllardır hep anneciğimle yapardık aşuremizi. Aşure diğer tatlılardan farklı olarak “paylaşımı” da simgelediği için ayrı bir yeri var bende (tadına bayılırım o ayrı:)). Aşure yaparken hep bereketlenir, artar da artar..Bu yıl da öyle oldu ama hepsi, yüzlerde tatlı tebessümler yaratacak yerlerini buldu:).

Tarifini tekrar vermiyorum çünkü zaten annemin usul yapıyorum aşureyi. Eskiden verdiğim tarifine buradan ulaşabilirsiniz.

Çok daha güzel fotoğraflar çekmek isterdim ama sabahın erken saatlerinde koştura koştura işe gittiğimden akşam da ancak hava kararınca evde olduğumdan bu kareleri yakalayabildim yalnızca..

Bir de bahçemden bir fotoğraf paylaşmak istiyorum sizlerle; yağmur yağarken çekilmişti..Fotoğraftaki arı kız bahçe süsünün adı “aslı”:).

Herkese güzel bir hafta diliyorum…

UNUTULAN MALZEMELERİYLE BAMBAŞKA BİR KEK: LİMONLU İRMİKLİ KEK

Ocak 21, 2009 - 12:55 pm 42 Comments

 

 

Bence mutfağı eğlenceli kılan şeylerin başında yepyeni tariflerle denemeler yapmak, hatta tarifler uydurup uygulamak geliyor…

İlk defa rastladığım bambaşka tarifleri denemek ayrı bir zevk benim için. Bu yanımı tamamen annemden almışım.

Bir bakarsınız, annem sessiz sedasız mutfakta bir şeylerle uğraşıyordur, ya da gün boyu telefonda konuşurken hiçbir tüyo vermemiştir ama akşam geldiğinizde mutfaktan enfes kokular yayılır…İşte bu annemin yeni deneme yapma modudur:). Bu tamamen ona has bir haldir, önce büyük bir sessizlik içinde çalışma ve sonrası sürpriiiz:).. 

Annem de bayılır yepyeni yemek tariflerini denemeye, benim kadar uç noktalarda olmasa da:) daha normal çerçevede, o da sever farklı tatları bir arada kullanma denemelerini. Bir gün bakmışsınız gazetedeki bir tarifi yapıp çıkartmış ortaya, ertesi gün televizyonda gördüğü bir yemeği denemiş…Nitekim bizim ailenin hanımları sıkılır hep aynı şeyleri pişirmekten; hele zaman da müsaitse deneriz de deneriz:).

Bunca açıklamanın elbet bir bağlantısı var vereceğim tarifle ilgili…Annecim geçen hafta televizyon seyrederken bir tarif dinlemiş, bir kek tarifi. Ertesi sabah da ona çok hoş gelen bu tarifi denemeye koyulmuş, burada dikkat çekmek isterim ki tarifle ilgili herhangi bir not almamış:). Zaten annem genelde “deneyeyim” dediği tarifi, tarifi dinledikten kısa süre sonra yaptığı için genelde pek not almaz. Valla ben hiçbir zaman hafızama onun kadar güvenemediğimden ayrıntılı ayrıntılı not alırım:). Maşallah annem hafıza konusunda hepimize taş çıkarır.. Yalnız bu sefer malzemeler çok çeşitli olunca haliyle unuttuğu noktalar olmuş. Sonuçta ortaya nasıl bir şey çıktı derseniz, ben “mükemmel” derim:).

Annem keki yaparken bir gariplik olduğunu fark etmiş aslında, oldukça cıvık bir hamur olmuş çünkü..Ama işte vermiş fırına:). Sonra kek daha pişerken aklına gelmiş, internete girip programın sitesinden (program Deryalı Günler) tarife bakmış, bir de ne görsün içine irmik koyulduğunu hatırladığı halde unu hatırlamamış, haliyle hamurun kıvamının neden öyle olduğu da ortaya çıkmış:).

Biz o keki yedik ve cidden çok sevdik. Islak kek kıvamında, bol hindistan cevizli, hatta biraz da irmikli-şerbetli bir tatlıyı andıran çok güzel bir kek çıkmıştı ortaya..Hayat da böyle değil mi aslında; bazen istemediğimiz bir olay gerçekleştiğinde çok kötü sonuçlarla karşılaşacağımızı beklerken olay bambaşka bir hal alır ve aslında bizim için olabilecek en güzel sonucu elde ettiğimizin farkına varırız (keki hayatla da bağdaştırdım ya helal bana:))..

Bugün annemle telefonda konuştum ve bana, dün keki asıl tarifiyle yaptığını söyledi. O şekilde de çok güzel olmuş:).

Sonuçta şimdi elimizde iki güzel kek tarifi olmuş oldu, siz hangisini isterseniz onu deneyin, ikisini de seveceksiniz.

Not: Tarifte annemin unuttuğu malzemeleri parantez içinde yayınlıyorum. O malzemeler olmadan resimde gördüğünüz kek yapılıyor. Asıl tarif bütün malzemeleri içeriyor.

 

LİMONLU İRMİKLİ KEK

 

 

 

Malzemeler:

 

3 adet yumurta

1 büyük çay bardağı (aida boy) irmik

1 su bardağından bir parmak eksik toz şeker

1 su bardağı süt

1 büyük çay bardağı (aida boy)  sıvıyağ

1 büyük çay bardağı (aida boy) hindistan cevizi rendesi

1 büyük çay bardağı (aida boy)  iri dövülmüş ceviz

1 paket kabartma tozu

1 paket vanilya

(1 su bardağı un)

(1 büyük çay bardağı nişasta)

(1 limonun kabuğunun rendesi)

 

Yapılışı:

 

Öncelikle yumurtalarla şekeri, şeker eriyene kadar iyice çırpıyoruz. Daha sonra yağı, sütü, irmiği, (unu ve nişastayı), hindistancevizini, cevizi, (limon kabuğunu), vanilyayı, kabartma tozunu ekleyip iyice karıştırıyoruz. Yağlanmış kek kalıbına kek karışımımızı boşaltıyoruz. 180C°’ye ısıtılmış fırında pişiriyoruz (annemin fırınında 30 dk kadar sürmüş).

Not: Kek hamurunda fazlaca hindistancevizi olduğundan kek çok fazla kabarmıyor, bu normal bir durum.

 

Afiyet olsuuuun:).

PATATESLİ HAVALI BÖREK

Ocak 18, 2009 - 1:08 pm 33 Comments

 

Sizlere de olur mu bilmiyorum ama benim zihnimde küçüklükten kalma çok net bazı kareler vardır ve ara sıra düşündükçe bir fotoğrafa bakarmışım gibi bütün açıklığıyla karşıma çıkar..

Ben küçükken annemin arkadaşlarıyla yaptığı günlerin menüleri de hafızamda nasıl sağlam bir yer edindiyse, menü içeriklerini bir bir hatırlarım:).

O menülerde mutlaka güzel bir kek (çoğunlukla çikolatalı mermer kek), patates salatası, peynirli poğaça, irmikli tatlı, baharat ve salçayla yapılan bir karışımın sürüldüğü salçalı ekmekler, nişastalı kurabiye, elmalı kurabiye ve bana göre hepsinin üzerinde ve çok çok lezzetli patatesli börek (bu böreğin özel bir adı yok sanırım ama çok özel bir lezzeti var:), ben “patatesli havalı börek” diyorum).

Zaten biz çocukken, hanımların  o günlerinin en güzel yanı bol bol börek çörek yemek, gelen teyzelerin çocuklarıyla oynamaktı. İşte o zaman ben, bahsettiğim o börekten midem aldığınca yerdim.

Yıllar geçti ama bizim evin bir hamur işi klasiği halini almış olan Patatesli Havalı Böreğe ilgim, sevgim hiç azalmadı. Eh yıllar geçip biz mutfakta sağlık konusunda daha çok bilinçlendikçe bu börekde bazı değişiklikler de olmadı değil. Mesela aslında bu böreği daha da çıtır çıtır yapan margarini biz tamamen tariften çıkarttık. Onun yerine zeytinyağı ve tereyağı karışımını kullanıyoruz. Böylesi belki o eski çıtır lezzetin yerini tutmuyor ama kesinlikle sağlık açısından içimizi rahatlatıyor.

Aslında bu kadar övdüğüm ve sık sık da yaptığımız bu böreğin blog arşivimde yer almaması beni şaşırttı. Demek ki daha önce bu havalı böreklerin büyüsüne kapılıp fotoğraf çekmeyi de tarifini eklemeyi de unutmuşum:). Eskiden annem bu böreği sosisli de yapardı, o da çok lezzetli olurdu ama şimdi favorim patateslisi.

 

İşte Tarifi:

 

PATATESLİ HAVALI BÖREK

 

 

 

Malzemeleri:

 

İç malzemesi:

 

1 adet kuru soğan

2 yemek kaşığı sıvıyağ

250 gr yağsız dana kıyma

3 adet iri patates

1 yemek kaşığı domates salçası

yarım demet maydanoz

karabiber

tuz

kırmızı pul biber (isteğe bağlı)

 

Diğer malzemeleri:

 

2 yemek kaşığı tereyağı

zeytinyağı (erimiş tereyağı ile karıştırılıp yufkaların arasına sürmeye yetecek kadar)

6 adet yufka

1 adet yumurta (karıştırılıp böreklerin üzerine sürülecek)

susam

 

Yapılışı:

 

Öncelikle iç malzemesini hazırlamak için patatesleri haşlayıp, kabuklarını soyuyor ve iri küpler halinde doğruyoruz. Diğer yanda, kuru soğanı yemeklik doğrayıp kıymayla birlikte sıvıyağda kavuruyoruz. Daha sonra salçayı da ilave edip kavurmaya devam ediyoruz. Bu malzemeler kavrulunca ocağın altını kapatıp, haşlanmış patatesleri, kıyılmış maydanozu ve baharatlarını ilave ediyoruz. İç malzemesini soğumaya bırakıyoruz.

Daha sonra tereyağını eritip zeytinyağı ila karıştırıyoruz (yaklaşık 1 kase yağ karışımı olacak). İlk yufkayı serip üzerine fırçayla yağ sürüyoruz. 2. ve 3. yufkayı da aynı şekilde serip her katın arasına ve 3. yufkanın üzerine de yağ sürüyoruz. Bu üçlü yufka grubunu önce 4’e, daha sonra oluşan her üçgen parçayı 3’e bölerek toplamda 12 adet üçgen parça elde ediyoruz. Patatesli harçtan her üçgen parçanın geniş ucuna koyup sigara böreği sarar gibi sarıyoruz (ama bunlar oldukça iri sigara börekleri olacak:)). Diğer 3 yufka ile de aynı işlemi yapıyoruz. Börekleri geniş bir kaba alıp üzerlerini geçinceye kadar su dolduruyoruz. Börekler su içinde 1 saat kadar beklemeli (şimdi aklıma geldi bu şekilde suda bekleyen böreklere banyolu börek de deniliyordu galiba).

Börekler su içinde yeterince bekledikten sonra bir süzgeçte iyice sularını süzdürüyoruz. Yağlı kağıt serilmiş tepsiye süzülen börekleri dizip üzerlerine çırpılmış yumurta sürüp susam serpiyoruz. Önceden 200C°’ye ısıtılmış fırında börekler kızarana dek pişiriyoruz. Bu banyolama tekniği börekleri puf puf, çıtır çıtır yapıyor.

 

Afiyet olsun:).

 

SEBZELİ SAĞLIK ÇORBASI

Ocak 13, 2009 - 1:39 pm 34 Comments

 

Benim gibi, soğukla arası hiç de iyi olmayan ve bol bol da üşüyen biriyseniz eminim sıcacık bir kase çorba size de ilaç gibi geliyordur…

Mevsim böyle acımasız davranırken üşütüp hasta olmamak için bünyeyi sağlam tutmak, bol vitamin almak gerek. Neyse ki meyve ve sebzeyi seven biriyim de gıdalardan aldığım vitaminler çoğu zaman yeterli gelir bana.

Tarifini vereceğim çorba zengin sebze içeriğiyle bu soğuk günlerde içinizi ısıtacak bir vitamin deposu adeta. Tadı da damaklarda yer edecek güzellikte.

Konuklarınız büyük ihtimalle çorbayı içerken içindekilerini tahmin etmeye çalışıyor olacak:).

 

İşte tarifi:

 

SEBZELİ SAĞLIK ÇORBASI

 

Malzemeleri:

 

1 adet havuç

1 adet patates

1 adet kuru soğan

2 diş sarımsak

2 dal brokoli

3-5 dal dereotu

3-5 dal maydanoz

1 su bardağı kırmızı mercimek

2 yemek kaşığı zeytinyağı

 

Yapılışı:

 

Bütün sebzeleri irice doğrayarak bir tencereye koyuyoruz. Üzerlerine su ilave edip bir süre kaynatıyoruz. Sebzeler biraz haşlanınca kırmızı mercimeği de ilave ediyoruz. Kaynama süresince koyulaştıkça kaynar su ilave ederek kıvamı ayarlıyoruz. Sebzeler ve mercimek iyice yumuşadığında el blendırından geçirip pürüzsüz hale getirip çorbamızı hazırlıyoruz.

Çorbayı, dilersek üzerine naneli, pul biberli eritilmiş tereyağı dökerek, kıyılmış dereotu ile süsleyerek servis ediyoruz.

 

Afiyet olsun:)..

 

KESTANELİ İÇ PİLAV

Ocak 8, 2009 - 2:21 pm 37 Comments

Emekle yapılan, üzerine zaman harcanan ve ufak ayrıntılarına bile dikkat edilen şeyleri seviyorum..

Hayatımda mümkün olduğunca ben de bu noktalara dikkat etmeye çalışıyorum; iş konularımda, resim yaparken, fotoğraf çekerken, yemek yaparken, hatta sofrayı hazırlarken bile…

“Mümkün olduğunca” dedim çünkü yoğun çalışan biri olmak bazen zaman konusunda insanı zora sokuyor. Yine, her şeyi özenle yapmaya çalışsam da çoğu zaman pratik davranmaya zorluyorum kendimi. Bu yüzden, pratiklik adına öğrendiğim en ufak bir bilgi hazine değerinde geliyor bana. Eh, yemek blogları içinde dolaştıkça arkadaşlarım sağ olsunlar pek çok önemli, pratik ayrıntıyı paylaşıyorlar bizimle. Blog dünyasına adım attım atalı yemek konusundaki bilgi dağarcığım oldukça gelişti.

Zaman kısıtlılığından, pratiklikten bu denli bahsetmişken tüm bunlara tezat bir şekilde hayli zaman harcanan, emek ürünü bir tarifi paylaşmak istiyorum bugün; “Kestaneli İç Pilav”. Bu tarif tabi ki annemden:). Annem maşallah iyi oldu da yine tutamıyoruz onu, bütün “kendini yorma” ricalarımızı bir kenara itip mutfakta harikalar yaratmaya devam ediyor:), “severek yapıyorum, hiç yorulmuyorum” diyor. Eh ben kime çekmişim:)?

Geçenlerde yapmıştı annem bu pilavı, tarifini televizyonda görmüş. Fırında kızartılmış tavuk yanında servis etmişti, ikisi birbirine gerçekten çok yakışmıştı. Bizler tabaklarımızı sildik süpürdük:). Ben de “mutlaka blogumda yer vermeliyim bu tarife” dedim. Tarifin aslında ciğer de kullanılıyor ama annemin bu sefer

O gün babamın fotoğraf makinesiyle birkaç kare çektim. Normalde uzun uzun vakit harcarım fotoğraf çekiminde ama bu kez o görüntü karşısında daha fazla kayıtsız kalamadım ve hemen yemeğe geçtim:). Yine de fotoğraflar yeterince açıklayıcı sanırım.

Özellikle davet sofralarınızı ziyafete dönüştürecek bu tarifi mutlaka deneyin derim..

KESTANELİ İÇ PİLAV

Malzemeleri:

Pilavda kullanacağımız tatlı kestaneler için:

500 gr kestane

kızartmalık yağ

1 çay bardağı şeker

su

Pilav İçin:

2 yemek kaşığı tereyağ

2 yemek kaşığı sıvıyağ (yağ miktarları isteğe göre artırılabilir)

1 orta boy kuru soğan

3-4 yemek kaşığı çam fıstığı

2 su bardağı pirinç

2 yemek kaşığı kuş üzümü

1 tatlı kaşığı yenibahar

1 çay kaşığı karabiber

tuz

yarım demet dereotu (ince kıyılmış)

Yapılışı:

Pilavı yapmaya başlamadan önce kestaneleri soymamız gerekiyor. Bunun için annem televizyonda çok pratik bir yöntem görmüş. Öncelikle kestanelerin kabuğunu tüm bir tur yapacak şekilde bıçakla kesiyoruz. Daha sonra kabuğu çizilen kestaneleri kızgın kızartmalık yağa atıp 5 dakika kadar kızartıyoruz. Kestaneleri daha sonra yağdan çıkarıp soğuk suyun içine atıyoruz. Bu şekilde kabuğu rahatlıkla soyulabiliyormuş.

Diğer yanda bir tencerede 1 çay bardağı şekeri eritip karamelize ediyoruz. Şeker eriyince üzerine biraz su döküyoruz ve soyulmuş kestaneleri bu şekerli suya ilave ediyoruz. Suyun miktarı kestaneleri kaplayıncaya kadar olmalı. Kestaneleri bu şekilde suyunu çekene kadar şekerli suda pişiriyoruz ve pişen kestaneleri daha ufak parçalara kesip, bir kenara alıyoruz.

Pilavımız için soğanı ince doğrayıp, çam fıstığını da ilave edip tereyağ ve sıvıyağ ile kavurmaya başlıyoruz. Soğanlar pembeleşince pirinci de ekleyip iyice kavuruyoruz. Pirinçler kavrulduktan sonra kuşüzümünü, yenibaharı, karabiberi ve yeterince tuzu ekleyip, üzerini geçinceye kadar kaynar su ilave edip pişiriyoruz. Pilav pişince üzerini kağıt havluyla örtüp demlenmeye bırakıyoruz. Demlenen pilava daha önceden pişirdiğimiz kestaneleri ve kıyılmış dereotunu ilave edip karıştırıyoruz.

Tavuk ya da et yemeklerinin yanında servis ediyoruz (ben et sevmediğimden, bu haliyle başlı başına bir yemek benim için:)).

Afiyet bal şeker olsuuuun:).

KESTANE ŞEKERLİ KEK

Ocak 2, 2009 - 4:50 pm 29 Comments

 

Çok şükür bugün mutlu haberlerle yazıyorum yazımı:). Anneciğimin pataloji sonuçlarını bugün aldık ve sonuç iyi çıktı:))..2 ay kadar sonra tekrar kontrole gelmesi gerektiğini söyledi annemin doktoru.

 

Hepimiz derin bir ohhh çektik:). Kimse birbirine belli etmese de herkes kendi içinde sürekli bu konuyu düşünüyordu. Neyse hepsi geçti, iyi bir şekilde geride kaldı.

 

Umarım kimse bizim gibi böyle endişeli zamanlar geçirmez, gerçekten çok zordu. Allah bizler gibi sağlıklı sonuçlar bekleyen herkese güzel sonuçlar almak nasip etsin, şifa bekleyenlere şifa versin. Sağlık her şeyden öte…

 

Beni en çok dinlendiren, aklımı boşaltmamı sağlayan şeyin kek yapmak olduğundan bahsetmişimdir mutlaka daha önceleri..

 

Bu aralar buna çok ihtiyacım olduğu için sık sık kendimi mutfakta kek yaparken buldum. Her defasında aynı şeyleri yapmak istemediğim için evdeki malzemelere şöyle bir bakıp, dolapta durup duran bir kutu çikolatalı kestane şekerini kekimde kullanmaya karar verdim. Ortaya da hepimizin bayılarak yediği bu kek çıktı.

 

Son zamanlarda kek yaparken her zaman yaptığım ölçünün 1,5 katını yapıp, fırın tepsisine döküyorum. Böylece kare kare kesilmiş fazla sayıda kekimiz oluyor. Eh evinde her zaman hamurişi bir şeyler bulunmasına alışmış biri olarak bu miktar da bizi ancak kesiyor:).

 

İşte tarifi:

 

KESTANE ŞEKERLİ KEK

 

(Ölçüleri normal kek kalıbına göre veriyorum)

 

Malzemeleri:

 

250 gr çikolatalı kestane şekeri (minik küpler halinde doğradım)

1,5 su bardağı toz şeker

4 yumurta

yarım su bardağından bir parmak fazla zeytinyağı

1 su bardağı iri dövülmüş ceviz

1 su bardağı süt

1 paket kabartma tozu

1 paket vanilya
3 su bardağı un (ben yine tam buğday unu kullandım)

kalıba serpmek için susam

 

Yapılışı:

 

Öncelikle, bir karıştırma kabında yumurtalarla şekeri, şeker eriyene kadar iyice çırpıyoruz. Daha sonra yağı, sütü, cevizi, unu, vanilyayı, kabartma tozunu ekleyip iyice karıştırıyoruz. En son kestane şekerlerini de ekleyip kaşıkla hafifçe karıştırıyoruz.

Bir kek kalıbını yağlayıp içine susam döküyoruz. Kek karışımını kalıba boşaltıp önceden sıtılmış fırında, 175Cº’de pişiriyoruz.

 

Afiyet olsun:).