Archive for the ‘KAHVALTIYA’ Category

UĞUR BÖCEKLİ KANEPELER

Nisan 14, 2011 - 3:11 pm 19 Comments

 

Bugün sayfam renkli mi renkli, neşeli mi neşeli:)..Hepsi bu Uğur Böceklerinin sayesinde:)..

 

Bu hafta annemin arkadaşları bize konuk oldular. Ve ben de bu sefer onların bu güzel gününe dahil oldum. Hep beraber harika bir gün geçirdik. Hoş sohbetler edildi, yemekler yendi, tarifler alınıp verildi…Zamanın nasıl geçip gittiğini anlayamadık bile:). Hepsi de birbirinden tatlı bayanlar. Oldum olası bayılırım annelerin günlerine:).

 

O gün daha önce tarifini paylaştığım bu likörü de tattık hep birlikte. Gerçekten çok lezzetli olmuş. Meyvelerin tadı, aroması olduğu gibi geçmiş liköre:).

 

Bu Uğur Böcekli Kanepeleri de onlar için hazırladım ben. Görünce neşelensinler, içleri açılsın istedim. Gerçekten de bu şirin kanepeler istediğim etkiyi yarattı, tadanlardan da tam not aldı:).

 

Bu kanepeleri uzun zamandır pek çok blogda görüp beğeniyordum. Bu yüzden tarifi aldığım belli bir site yok ama aklımda kaldığınca yapmaya çalıştım.

 

İşte Tarifi:

 

UĞUR BÖCEKLİ KANEPELER

 

 

Malzemeler:  (20 adet için)

 

10 adet minik domates (sert olanlar tercih edilmeli)

kepekli tost ekmeği

labne peyniri

maydanoz

siyah zeytin

siyah zeytin ezmesi

 

Yapılışı:

 

Öncelikle kepekli tost ekmeğinden kurabiye kalıplarıyla daire ya da çiçek şekilleri çıkarıyoruz. Her bir ekmeğin üzerine bolca labne peyniri sürüyoruz. Ekmeklerin köşesine doğru birer ikişer yaprak maydanoz koyuyoruz.

 

Domatesleri önce ikiye bölüyoruz, sonra uğur böceklerinin kanatlarını yapmak için domatesin dibini bıçakla minicik üçgen biçiminde kesip çıkarıyoruz. Domates dilimlerini de ekmeklerin üzerine yerleştiriyoruz.

 

Siyah zeytinleri ikiye kesip çekirdeklerini çıkartıyoruz. Kafaları oluşturacak biçimde domateslerin uçlarına zeytinleri yerleştiriyoruz. Zeytin ezmesini bir kürdan yardımıyla domatesin üzerine nokta nokta koyuyoruz, bunlar da benekleri oluşturuyor.

 

Düz bir servis tabağına kanepeleri dizip servis ediyoruz.

 

Afiyet Olsun:).

ŞEKERSİZ KURU MEYVE MARMELATI

Mart 16, 2011 - 12:50 pm 18 Comments

 

Günün en sevdiğim öğünüdür kahvaltı..Hafta arası bile uykudan fedakarlık yapıp en az on beş dakikayı kahvaltı sofrasında geçiririz. Bu benim küçüklüğümden beri böyleydi. Annem abimle beni kahvaltısız dışarı yollamazdı hiç. Çok acelemiz olduğu günlerde okula gitmeden önce formülünü sır gibi sakladığı (içindekileri söylese içmeyebilirdik belki:)) özel sütten hazırlardı bize. Sütteki muz ve bal tadını rahatlıkla alıyor ve bu lezzeti çok seviyorduk biz..Büyüklüğü neredeyse kendim kadar olan bir bardak o muzlu sütten içince uzun bir süre acıkamıyorduk zaten:)..

 

İşte hep böyle önemli bir öğün oldu bizler için kahvaltı..Hele de haftasonu kahvaltılarının yeri hiçbir şeyle doldurulamaz. Uzun uğraşlar sonunda hafta arası yemeye fırsat bulamadığımız kahvaltı spesiyalleri bir bir yerlerini alır sofrada.

 

Aynı uzunlukta keyif yapılır kahvaltı masamızda, sohbetler edilir… Ben ev halkı üzerinde türlü omlet çalışmalarımı denerim, neyse ki genelde hep olumlu sonuçlar alırım:). Mevsim yazsa kokulu domatesler, körpecik salatalıklar, dal dal taze maydanoz mutlaka bulunur o masada. Yazlıktan gelen zeytinlerimize ev yapımı reçeller ve marmelatlar eşlik eder.

 

Bizim evde her zaman çeşit çeşit reçel, marmelat bulunur. Çünkü yemekten bile çok severiz annemle reçel yapmayı. Sık sık o kaynayan reçelin kokusu kaplar evi. Reçel pişerken bayılırım üzerindeki köpüğü alıp bir kapta biriktirmeye, o köpük de çok leziz olur çünkü:).

 

Bugün de bir marmelat tarifi paylaşacağım. Üstelik içinde hiç şeker yok…Aslında bu marmeladın tadına varmak için şekere de hiç ihtiyacınız yok. Sadece kuru meyvelerden yapılıyor olması da bu marmeladı ilginç kılan diğer bir özelliği. Şekersiz olduğu için de daha bir gönül rahatlığıyla yeniyor sanki:).

 

İçinde yok yok; besleyici yönü zengin çeşit çeşit kuru meyve var. Neler mi? Kırmızı erik kurusu, gün kurusu kayısı, hurma ve güz yemişi. Diğerlerini eve sık sık alıyoruz ama bu Güz Yemişi’yle ilk kez tanıştık biz. Zaten gün geçmiyor ki yeni bir meyveyle, sebzeyle tanışmayalım. İnternetten araştırınca çok faydalı bir meyve olduğunu gördüm. Satıcısından öğrendiğimiz kadarıyla içerisindeki yüksek likopen miktarı sayesinde kanseri önlemede çok faydalı bir meyveymiş. Vitamin yönünden de çok zengin olan bu meyve kolesterolü düşürmeye de yardımcı oluyormuş. İnternette de benzer bilgileri gördüm. (Güz yemişi fotoğrafta marmeladın yanındaki kırmızı meyve) 

Biz miktarı az tuttuk ki taze taze yeniden yapabilelim diye. Malzemeler aynı oranda çoğaltılarak daha fazla marmelat elde edilebilir.
.

ŞEKERSİZ KURU MEYVE MARMELATI

 

 

Malzemeleri:

 

2 adet hurma (çekirdekleri çıkarılacak)

3 adet gün kurusu kayısı

8 adet kırmızı erik kurusu (çekirdekleri çıkarılacak)

3 adet güz yemişi

1 çay bardağı su

 

Yapılışı:

 

Bütün kuru meyveleri bir tencereye alıp üzerine bir çay bardağı su ilave ediyoruz. Meyveleri suyla birlikte birkaç dakika kaynatıp ocağı kapatıyoruz. Bir blender yardımıyla bütün meyveleri ezip püre haline getiriyoruz. Marmeladı soğuduktan sonra kapaklı cam bir servis kasesinde saklıyoruz.

 

Not: İçinde şeker olmadığından buzdolabında saklamak daha uygun.

 

Afiyet Olsun:)

BİR ŞİİR VE EGE BAHÇEMİZİN MAHSULLERİ

Ocak 7, 2011 - 10:35 am 12 Comments

Bugün çok sevdiğim bir şiirin dizeleri süslesin istedim sayfamı. İçimi kıpırdatan güneşin de etkisiyle:). Bu benim için mutlu zamanların şiiri, hatta bazen insan belirli hiçbir şey yokken içini bir mutluluk, sevinç kaplar ya (en azından bende olur bu:)) işte tam da öyle zamanların şiiri:

 

Çok Güzel Şey

 

Yaşamak güzel şey doğrusu

üstelik hava da güzelse

hele gücün kuvvetin yerindeyse

elin ekmek tutmuşsa bir de

hele tertemizse gönlün

hele kar gibiyse alnın

yani kendinden korkmuyorsan

kimseden korkmuyorsan dünyada

iyi günler bekliyorsan hele

iyi günlere inanıyorsan

üstelik hava da güzelse

Yaşamak güzel şey,

Çok güzel şey doğrusu!

 

Melih Cevdet Anday

 

Dışarıda değişik ve güzel bir hava var bugün; hani öyle her zaman göreceğimiz cinsten değil. Önce bir süre kar yağdı, minik taneler halinde, acelesiz, havada süzülerek; sonra bütün parıltılarıyla güneş gösterdi kendisini bulutların ardından. Benim gibi, ruh hali havanın durumuyla direkt bağlantılı birisi için en büyük mutluluk nedenlerinden biri şu pırıl pırıl güneş…

 

Dün bize kargoyla Dikili’den birkaç koli geldi…

 

Dikili’de yazlığımız olduğundan bahsetmiştim daha önce. O evin bir de; bir köşesini organik sebze bahçesi yaptığımız, bir köşesinde birkaç narenciye ağacımızın olduğu ve beş altı tane zeytin ağacıyla çevrili bahçesi var… Her yaz orada kaldığımız sürece elimizden geldiğince ilgileniriz bahçemizle. Annem ve babamla birlikte her bitkiyi, böceği seve seve bakarız bu bahçeye:). O da bize bütün cömertliğiyle karşılığını verir. Zaten oradayken domatese, bibere, patlıcana para verip de aldığımız pek olmamıştır, taze taze toplarız dalından. Patlıcanlar kah imam bayıldı şeklini alır, kah közlenip salataya katılır, bazen de bahçe domatesi ve biberiyle birleşip domatesin bütün suyu ve lezzetiyle nefis bir yemek halini alır…

 

Koliden bahsederken aklım bütün bahçe mahsullerine, yazın yaptıklarımıza gitti..Sanırım yaz aylarını fazlaca özledim ben:). İlk koliyi açınca oldukça şaşırdık doğrusu, yazın biz oradayken dalında yeşil, mini mini olan limonlarımız büyüyüp kocaman sarı limonlara dönüşmüşler. O küçük ağaç koca bir poşet dolusu limon vermiş meğer.

 

 

 

 

Diğer koliden de zeytinlerimiz çıktı. Zeytin ağaçlarımızı bırakıp Ankara’ya döndüğümüzde zeytinler daha olmamış, yeşil yeşil duruyordu dallarında. Sağ olsun oradaki dostlarımız bizler için toplayıp çok da güzel salamurasını yapmışlar zeytinlerimizin. Bu sabah da bu tamamen doğal, leziz zeytinler şenlendirdi kahvaltı soframızı.

 

 

Her şeyin doğalı daha bir lezzetli oluyor, hele bir de kendi ellerinizle suyunu verdiğiniz bir ağacın meyveleriyse bunlar…

 

Herkese güzel bir haftasonu diliyorum..İçimiz hep güneşli pırıl pırıl olsun:)..

BÖĞÜRTLEN REÇELİ

Eylül 21, 2010 - 9:28 am 33 Comments

 

Minicik bir ağaçtı o, bahçenin en kuytu, saklı köşesinde duran… O ufacık haliyle bize bir sürpriz hazırlamış meğer.

 

Bahçedeki böğürtlen ağacımız bu yaz avuç avuç meyve verdi bize:). Birazını tazeyken yiyiverdik oracıkta. Kalanını reçel yaptık eşlik etsin diye kahvaltılarımıza.

 

 

İşte tarifi:

 

BÖĞÜRTLEN REÇELİ

 

 

Malzemeleri:

 

250-300gr  Böğürtlen (fotoğrafta görünen kaptaki kadar)

1 su bardağı toz şeker

3-4 damla limon suyu

 

Yapılışı:

 

Öncelikle böğürtlenleri iyice yıkayıp bir tencereye alıyoruz. Üzerine toz şekeri ilave edip bir gece bu şekilde buzdolabında bekletiyoruz ki böğürtlenler suyunu salsın. Ertesi gün kısık ateşte, reçel kıvam alana kadar pişiriyoruz (bu sırada reçelin üzerinde oluşan köpükleri alıyoruz). Reçeli ocaktan almadan hemen önce limon suyunu da ilave edip hafifçe karıştırıyoruz. Pişen reçeli cam bir kavanoza boşaltıp soğumaya bırakıyoruz, soğuduktan sonra ağzını sıkıca kapatıp buzdolabında saklıyoruz.

 

Afiyet Olsun:)..

KEPEKLİ LAVAŞTAN GÖZLEME

Ağustos 3, 2010 - 10:03 am 34 Comments

 

Pratik, sık sık yaptığım, artık elimin alıştığı yemeklerin tariflerini bloguma yazmadığımı fark ettim geçenlerde…

 

Mesela en temel tariflerimden biri, çoğu yemeğin yanına pişirdiğim şehriyeli pilavın tarifi kayıtlı değil. Ben çoğunlukta herkesin yaptığı, bildiği tarifler olduğu için ya da benim kolayıma gittiği için sanırım bazı tarifleri paylaşmamışım şimdiye kadar. Ama düşündüm de kolay da olsa temel tariflere de, 5 dakikalık pratik tariflere de sitemde yer vereceğim bundan sonra.

 

Biraz da bundan yola çıkarak haftasonu kahvaltısı için yaptığım çok pratik ama bir o kadar da lezzetli bir tarif vermek istiyorum.. Lavaştan gözleme. 

Bunun için markette satılan hazır, kepekli lavaşları kullandım. Hazırlaması, pişmesi 10 dakikayı geçmiyor bile. İşte tarifi:   

KEPEKLİ LAVAŞTAN GÖZLEME     

 

Malzemeler:
2 adet kepekli lavaş (markette paketli olarak satılıyor)  

 

İç malzemesi:

ufalanmış beyaz peynir

rendelenmiş kaşar peyniri

kıyılmış maydanoz

kıyılmış dereotu

ince doğranmış taze soğan

pul biber

 

tavayı yağlamak için: zeytinyağı ya da tereyağı

 

Yapılışı:

 

İç malzemelerinin miktarını damak tadımıza göre ayarlayıp karıştırıyoruz. Tavayı biraz yağlayıp birinci lavaşı seriyoruz. İlk lavaşın üzerine iç malzemesini yayıyoruz, üzerine ikinci lavaşı kapatıyoruz. Elimizle hafif bastırarak birleştiriyoruz. Kısık ateşte gözlemenin önce bir yüzünü kızartıyoruz. Daha sonra diğer yüzünü çevirip kızartıyoruz. İki yüzü kızarıp kaşarlar eriyene kadar pişiriyoruz. Dilimleyerek sıcak sıcak servis ediyoruz.

 

Aşağıdaki dilim de babamın gözleme dilimi. O, bu şekilde balla beraber yemeyi seviyor:).

 Afiyet Olsun:). 

İKİ PRATİK TARİFLE HAFTAYA BAŞLANGIÇ

Mart 22, 2010 - 12:15 pm 32 Comments

 

 Bahar rehavetinden şöyle bir sıyrılıp bilgisayarımda durup duran resimlerin tariflerini yazma zamanı çoktan gelmiş..

 

Bugün, benim çok sevdiğim, davet masalarının rengine renk katan iki pratik tarif paylaşacağım.

 

İlki ev yapımı zeytin ezmesi. Zeytin ezmesini bu şekilde evde yapınca içine koyacağımız malzemeleri zevkimize göre ayarlayabiliyoruz. Bu zeytin ezmesi kahvaltılara bambaşka bir tat katıyor. Ayrıca yemeklerden önce güzel bir başlangıç olarak sofralarda yerini de buluyor.

 

İkinci tarif de benim favorilerimden birisi; Acı Biber Turşusu…Bu turşudaki biberler bizim kendi mahsulümüz. İşyerimizin bahçesinde yetiştirmiştik.. Benim için bile oldukça acıydılar:). “Benim için bile” diyorum çünkü beni bilenler bilir; acıyı çok severim. Pul biberim sofrada hep yanımdadır:). Bu turşu uzun süre önce yapılıp, bitmişti ama tarifini vermek şimdiye kısmetmiş:).

 

İşte tariflerim:

 

EV USULÜ YEŞİL ZEYTİN EZMESİ

 

 

Malzemeleri:

 

120 gr çekirdekleri çıkarılmış yeşil zeytin (ben kavanozda satılanlardan almıştım)

bir tutam dereotu

pul biber (istenilen miktarda)

zeytinyağı (göz kararı:))

 

Yapılışı:

 

Zeytinyağı hariç bütün malzemeleri mutfak robotuna alıp istediğimiz irilikte çekiyoruz. Ben biraz daha iri taneli bırakmayı tercih ediyorum. Minik minik doğranan zeytinli karışımı bir servis kabına alıp üzerine istediğimiz kadar zeytinyağı gezdirip servis ediyoruz.

 

Not: Zeytin ezmenize damak zevkinize göre farklı baharatlar (kekik, fesleğen gibi…) ekleyip değişik lezzetler yakalayabilirsiniz.

 

DOMATESLİ ACI BİBER TURŞUSU

 

 

Malzemeleri:

 

250 gr. küçük acı biber

2-3 adet domates

4-5 yemek kaşığı sirke

5 diş sarımsak

1 tepeleme yemek kaşığı kaya tuzu

1 tutam maydanoz

istenirse biraz zeytinyağı

 

Yapılışı:

 

Biberleri iyice yıkayıp kurutuyoruz. Domatesleri bir kap içine rendeliyoruz. Sarımsakları domateslerin içine ince ince doğruyoruz. Sirkeyi, tuzu ve biraz zeytinyağını (isteğe bağlı) domateslere ilave ediyoruz. Bir kavanoza bir kat biber bir kat domates sosu olacak şekilde döşüyoruz. En üste de bir tutam maydanoz doğruyoruz. Kavanozun ağzını iyice kapatıp serin bir yerde bekletiyoruz. Bir hafta on gün içinde turşumuz hazır..

 

Afiyet Olsun:).

YABAN MERSİNİ REÇELİ

Ocak 15, 2010 - 10:58 am 32 Comments

 

Geçen haftasonu Amasra-Safranbolu kaçamağı yaptık. Haftasonunda denizi görmek biz bozkırda (yani canım Ankara’m:)) yaşayanlar için büyük nimet..Denize bakmak, kokusunu içime çekmek, martıları seyretmek bana çok iyi geldi…

 

Amasra çok güzel sahil kenti..Amasra’ya giderken Safranbolu üzerinden gittik, Safranbolu; evleri, safranlı lokumu, küçük şirin sokakları, birbirinden leziz yöresel yemekleriyle mutlaka görülmesi gereken bir yer.

 

Amasra’dayken şansımıza hava da çok güzeldi, gece bile 18C°’ydi. Akşam yemeğinden sonra limanda yürüyüş yaptık, balıkçıları izledik, martıları fotoğraflamaya çalıştım, yürüdük de yürüdük..Kısacası çok güzel bir haftasonuydu, ruhumu dinlendirdim…

 

Pazar günü dönüş yoluna geçmeden Amasra’nın pazarına uğradık. Pazar dediysem 8-10 tane teyzenin tezgahı vardı. Tezgahlarında tazecik sebzeler, meyveler, kurutulmuş yemişler, reçeller, tereyağı, yoğurt ve peynir çeşitleri vardı. Mini bir organik pazardı kısacası. Eee, bu güzellik karşısında kayıtsız kalamadık tabi, doldurduk fileleri:). Teyzemin birinin ısrarı üzerine biraz da yaban mersini aldık. Masmavi, yusyuvarlak, mini mini bu meyveden daha önce bir kez tatmıştım. Kendine has bir aroması var diğer hiçbir meyvede bulunmayan. Öyle çok çok tatlı bir meyve de değil. Üstelik pek çok da faydası varmış internetten araştırdığım kadarıyla, bu sitede daha ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz siz de.

 

Sanırım biraz yaban bir yaban mersiniydi bizimkisi:). O nasıl bir şey öyle deyişinizi duyar gibi oldum; şöyle ki bu mersinler normalden daha ufak boyutta ve iri çekirdekliydi, biraz daha olgunlaşıp tatlanması gerekiyordu belki de..Neyse hepimiz taze taze birer tane tadına baktıktan sonra reçelini yapmaya karar verdik annemle. Harika bir mor renkte ve yaban mersininin bütün aromasını taşıyan bir reçelimiz oldu..Ben bu halini daha çok sevdim Yaban Mersininin. Özellikle bir dilim Amasra ekmeğinin (oraya has sünger gibi kabarmış harika bir ekmek) üzerine lor peyniri ve onun üzerine de bu reçelden kondurarak yemesi çok leziz oluyor..Yazarken bile canım çekti:).

 

 

İşte tarifi:

 

YABAN MERSİNİ REÇELİ

 

Malzemeler:

 

1 kase yaban mersini

1 su bardağından 1 parmak eksik toz şeker

1 su bardağı su

yarım limonun suyu

 

 

 

Yapılışı:

 

Bir tencereye şekeri ve suyu alıp iyice koyulaşana kadar kaynatıyoruz. Daha sonra içine yaban mersinlerini ekliyoruz. Yaban mersinleri yumuşayana kadar ve reçel kıvam alıncaya kadar kaynatıyoruz. Limon suyunu da ilave edip karıştırdıktan sonra ocaktan alıp servis kasesine boşaltıp soğuttuktan sonra kahvaltı soframızı şenlendiriyoruz:).

 

Son olarak haftasonu gezisinden birkaç fotoğrafla tamamlamak istiyorum yazımı. Bu güzellikleri sizlerle de paylaşmak istedim.

 

Amasra’nın kuşbakışı görünümü..

 

 

Amasra’dan başka bir manzara. 

 

Amasra sahilinden güzel bir kare daha.

 

 Meşhur Amasra salatası:). (nefis bir balık kızartması da vardı ama fotoğraf çekmek ancak balıklar bitince aklıma gelebildi:)).

 

Bize ikram olarak gelen nefis bir tatlı: koyu kıvamlı mis gibi yoğurdun üzerine bal ve ceviz..

 

 Amasra’daki organik pazar..

 

Safranbolu..

 

Güzel Safranbolu sokaklarından şirin mi şirin bir görüntü.

 

Mini mini etli yaprak dolmaları.

 

Gözümüzün önünde açılıp pişirilen nefis bir gözleme..

 

Dönüş yolunda arabada giderken yakaladığım şahane bir gökyüzü manzarası.

KRİSTAL GİBİ VİŞNE REÇELİ

Eylül 28, 2009 - 1:24 pm 33 Comments

Kaç zamandır bu fotoğraflarla karşılıklı bakışıyorduk, araya başka tarifler girdi, bu reçelin tarifini vermek ancak şimdiye nasip oldu…

Çoğu reçel gibi vişne reçelini de şimdiye kadar, vişneleri şekerle bekletip sulandırıp sonra kaynatarak yapıyorduk annem de ben de..

Annem bu yaz farklı bir metot denedi ve önce şerbet kaynatıp vişneleri bu şerbete atarak yaptı. Fazla ezilmeyen vişneler kristal gibi oldu reçelde ve ortaya böyle ışıl ışıl bir görüntü çıktı.

Kahvaltıda reçel yemeyi çok seviyorum ben..Bu yaz meyve bakımından bereketli geçtiğinden bahsetmiştim daha önce. Annemin bir dolabı ağzına kadar reçel ve marmelatla dolu…

Herkese iyi bir hafta diliyorum……

İşte reçelimizin tarifi:

KRİSTAL GİBİ VİŞNE REÇELİ

Malzemeleri:

1 kg vişne (çekirdekleri çıkarılmış)

1 kg toz şeker

2 su bardağı su

½ limonun suyu

Yapılışı:

Öncelikle bir tencereye su ve şekeri alıp, kaynatıyoruz. Bu şerbet iyice koyulaşıp kıvam alınca içine vişneleri ilave ediyoruz. Bu şekilde vişneler reçele rengini verinceye kadar (yaklaşık yarım saat) kaynatıyoruz. Reçel renk ve kıvam aldıktan sonra içine limon suyunu ilave edip karıştırıp ocağı söndürüyoruz. Reçel sıcakken cam kavanozlara doldurup ağzı açık şekilde soğumaya bırakıyoruz. Soğuduktan sonra reçelimiz kahvaltılarımıza eşlik etmeye hazır hale geliyor.

Afiyet olsun:).

BADEMLİ KAYISI MARMELATI

Eylül 10, 2009 - 11:49 am 17 Comments

 

İşyerimiz oldukça büyük bir alanda kurulduğundan büyükçe de bir bahçemiz var; içinde sebze fideleri ve türlü meyve ağaçları olan… Bu yıl, üzerlerindeki meyvelerden dalları kırılmasın diye meyve ağaçlarımıza tahta destekler yapmak zorunda kaldık. Öyle bereketli bir yaz oldu bu sene:).

 

Evimize sepetler dolusu kayısılar, çilekler, erikler, vişneler geldi… Taze meyve yemek güzel de hasat böyle bereketli olunca meyveler bozulmadan değerlendirmek gerekiyor elbet.

 

Canım annecim bu yaz çeşit çeşit reçeller, marmelatlar, kompostolar, meyve suları yaptı… Ona uğradığım her gün başka bir meyvenin şekerle kaynayan aroması kapıdan girer girmez karşıladı beni..

 

Eh bunca emeğin ürününü blogumda paylaşmamak olmazdı elbet. Annemin yaptığı her bir reçelin tadı bambaşka olsa da onun küçük ilaveleriyle ortaya çıkardığı Bademli Kayısı Marmelatı bana çok değişik ve leziz geldi.

 

İşte, kayısının ve bademin lezzetlerinin buluştuğu o harika marmelatın tarifi:

 

BADEMLİ KAYISI MARMELATI

 

 

Malzemeleri:

 

1 kg kayısı (bizim bahçenin kayısıları fazlaca olgundu)

1 kg şeker

1 su bardağı su

3-4 damla limon suyu

1 su bardağı soyulmuş çiğ badem

 

Yapılışı:

 

Öncelikle kayısıları yıkayıp, çekirdeklerini çıkarıp dörde bölüyoruz. Diğer yandan bir tencereye şekerle suyu alıp kaynatıyoruz. Şeker ve su kaynayıp iyice kıvam alınca doğranmış kayısıları bu şerbete ilave ediyoruz. Bu şekilde kayısıları iyice kaynatıyoruz ki yumuşayıp, dağılıp marmelat halini alsın. Bizim kayısılar gerçekten çok olgun ve yumuşaktı o yüzden kaynayınca kolaylıkla ezilip marmelat halini aldılar. Eğer daha sert kayısılarla yapılacaksa bir blender kullanılarak ezilebilir. Kayısılar da ezilip kıvam aldıktan sonra limon suyunu ve soyulmuş bademleri ekleyip 5-10 dakika daha kaynatıyoruz. Bu arada marmelatın üzerinde köpük oluşursa bir kaşıkla alıp temizliyoruz. Pişen Marmelatı cam kavanozlara pay edip soğumaya bırakıyoruz.

 

Afiyet olsun:))..

ŞEFTALİ-NEKTARİN REÇELİ

Ekim 6, 2008 - 3:02 pm 32 Comments

Yoğun ve çok güzel geçen bir bayramı geride bıraktık..Akrabalarla bir araya gelmek beni çok mutlu etti. Birbirinden güzel bayram tatlılarına tatlı sohbetler eşlik etti.
Hatta bu bayram fırsat da bulup birkaç gün de güneye kaçtık; denizle ve kumsalı ısıtan güneşle yeniden kucaklaşmak çok iyi geldi:).
Şimdi enerji toplamış vaziyette, hayata kaldığı yerden devam etme vakti.
“Enerji” demişken; meyvenin besleyiciliği ve enerjinin birleşimi çeşit çeşit reçellere dolabımda yer vermeyi her zaman sevmişimdir.
Bu sefer, geçenlerde evde durup duran iki kocaman şeftaliye iki nektarinin eşlik etmesiyle pişirdiğim reçelimin tarifini veriyorum.

Ağzımız hep tatlı olsun…

ŞEFTALİ-NEKTARİN REÇELİ


Malzemeler:

2 adet büyük boy şeftali
2 adet nektarin
1 su bardağı toz şeker (daha tatlı sevenler miktarı artırabilir)
birkaç damla limon suyu


Yapılışı:

Şeftali ve nektarinlerin kabuğunu soyup küp küp doğruyoruz. Bir tencereye meyveleri aktarıp üzerine şekeri döküyoruz. Bu şekilde bir gece bekletip meyvelerin suyunu salmasını sağlıyoruz. Meyveler suyunu bırakınca tencereyi ocağa koyup iyice kaynatıyoruz, bu arada reçelin suyuna bakıp kıvamının gelmesini bekliyoruz. Reçel kıvama gelince limon suyunu ekleyip karıştırıyoruz. Ocağın altını kapatıp reçeli kavanozlara paylaştırıp soğutuyoruz.