Archive for Ocak, 2011

VİŞNELİ SARMA KURABİYELER

Ocak 28, 2011 - 2:54 pm 33 Comments

 

Yeni tarifler ortaya çıkarmayı çok seviyorum:)..

 

Neyin tadı ne ile iyi gider, lezzette ne tür bir değişiklik yapabilirim diye düşünüp, önce tarifi kafamda oluştururum ben. Daha sonra, iş yapım aşamasına gelince kullandığım malzeme çeşitleri, miktarları son şeklini alır.

 

Geçen gün yaptığım kurabiyeler de bu fikirle oluştu..Tart hamuru gibi gevrek, kıtırımsı, az şekerli bir hamuru olmalıydı ilk önce. Ve ısırınca içindeki dolgu malzemesi kurabiye hamurunun tadına tezat bir lezzet sağlamalıydı ki damağımızı şaşırtsın biraz. Buzdolabında daha önceden, dondurulmuş vişne, toz şeker ve nişasta kullanarak, başka bir tarifte kullanılmak üzere yaptığımız ama kullanılmayıp, öyle bir köşede durup duran bir kase vişneli dolgumuz vardı. İşte benim kurabiye tarifim için de biçilmiş kaftan oldu kendileri:). Kıtır, tatlı hamuru ısırınca içinde yumuşacık, hafif mayhoş, kırmızı bir sürpriz karşılıyor sizi.

 

 

Bu kurabiyenin hamurunu, çok ağır, yağlı veya çok şekerli olmamasına dikkat ederek, ben oluşturdum. Ama tabi o kıtır kıvamı sağlamak için tereyağına da başvurdum. Tereyağı da o güzel kokusunu verdi kurabiyelerime:). Ben bu hamuru çok sevdim. Hani şu klasik ve çok güzel elmalı kurabiyelerin hamuruna benzedi. Farklı iç malzemeleriyle denemeler yapacağım gibi görünüyor:).

 

 

İşte Tarifi:

 

VİŞNELİ SARMA KURABİYELER

 

 

Malzemeleri:

 

1 adet yumurta

1 küçük çay bardağı pudra şekeri

1 küçük çay bardağı zeytinyağı

2 yemek kaşığı tereyağı (oda sıcaklığında)

3 yemek kaşığı yoğurt

1 paket vanilya

1 paket kabartma tozu

1 yemek kaşığı üzüm sirkesi

aldığı kadar un (yaklaşık 3 bardak kadar) (ben tam buğday unu kullandım)

 

Dolgu Malzemesi:

 

1 kutu dondurulmuş vişne

6-7 yemek kaşığı toz şeker (damak tadına göre artırılıp azaltılabilir)

1-2 yemek kaşığı nişasta (bu miktar vişnenin bıraktığı suya bağlı, sonuçta koyuca jöle kıvamında olmalı)

 

üzerine: pudra şekeri

 

 

Yapılışı:

 

İlk olarak dolgu malzemesini hazırlamalıyız ki soğusun. Hatta bir gün önceden hazırlayıp buzdolabında bekletebilirsek daha iyi olur. Bunun için, dondurulmuş vişneleri bir tencereye alıp iyice çözünmesini bekliyoruz, üzerine şekeri ilave ediyoruz. Vişnelerin suyu yeterli değilse çok az ilave suyla nişastayı çözdürüp vişnelerin üzerine döküyoruz. Kısık ateşte kaynayıp, koyulaşana kadar pişiriyoruz. Daha sonra kenara alıp iyice soğumasını sağlıyoruz. Eğer ılık kalırsa hamuru yumuşatıp şekil vermemizi zorlaştıracaktır.

 

Hamur için, öncelikle bir yoğurma kabına un haricindeki bütün malzemeleri döküp iyice karıştırıyoruz. Daha sonra unu kontrollü şekilde ekliyoruz. Sonuçta hamurun yumuşak ama ele yapışmayan bir kıvamı olacak. Yoğurduğumuz hamuru 4 bezeye ayırıp, merdaneyle yarım santimden biraz ince olacak şekilde açıyoruz. Açtığımız hamuru bıçakla 8 üçgene bölüyoruz. Her üçgenin geniş kısmına 1 tatlı kaşığı iç malzemesinden koyup rulo yaparak sarıyoruz. Hazırladığımız kurabiyeleri yağlı kağıt serili tepsiye diziyoruz. Diğer 3 hamur bezesine de aynı işlemi uyguladıktan sonra önceden 175C°’ye ısıtılmış fırında kurabiyelerin üzeri kızarana dek pişiriyoruz (yaklaşık 20 dk.) Pişen kurabiyeleri fırından alıyoruz. Kurabiyeler ılıyınca üzerlerine pudra şekeri eliyoruz.

 

Afiyet Olsun:))..

 

Herkese dinlendirici, eğlenceli, güzel bir haftasonu diliyorum;)..

HİNDİSTAN CEVİZLİ ÇITIR KURABİYELER

Ocak 20, 2011 - 9:32 am 33 Comments

 

Yine nasıl olduğunu anlayamadan bir haftanın daha ortasını geçivermişiz. Haftasonuna böylesi yaklaşmışken, bugünden yapıp, haftasonu da keyifle yenebilecek, mis gibi hindistan cevizi kokan bir kurabiye tarifi paylaşmak istiyorum bugün. Bu tarif annemin arkadaşı Filiz abladan. Bu güzel tarifi bizlerle paylaştığı için ona çok teşekkür ediyorum:).

 

Bizim evde genelde kurabiye, kek, çörek eksik olmaz. Çünkü öyle üç ana öğünle yetinebilen biri değilim ben. Daha doğrusu az ve sık yiyenlerdenim diyelim:)..Yemek aralarında minik atıştırmalıklar kan şekerimi dengede tutup, ana öğünlerde ölçüyü fazla kaçırmamaya da yarıyor. Bu ara atıştırmalıklar içinse hazır bisküviler yerine her zaman evde yapılmış olanlarını tercih ederim. Genelde tam buğday unuyla yaparım kurabiyelerimi ve bana göre normal unla yapılanlara göre lezzetinden hiçbir şey kaybetmez hatta daha da lezzetli olur.

 

Bu tarifte, tarifin orijinalinden farklı olarak 1 paket margarin yerine 3 yemek kaşığı tereyağı ve yarım su bardağı zeytinyağı kullandım ben (bizim eve margarin hiç uğramıyor çünkü:)). Un olarak yine tam buğday unu tercih ettim. Margarin kullananlar tarifin orijinaline uygun yapabilir tabi.

 

Çıtır çıtır ağızda dağılan, pişerken bile evi büyülü bir hindistan cevizi aromasına boğan bu kurabiyeleri denemenizi kesinlikle tavsiye ederim..

 

Filiz ablacım tekrar çok teşekkürler bu güzel tarif için…

 

İşte tarifi:

 

HİNDİSTAN CEVİZLİ ÇITIR KURABİYELER

 

 

Malzemeleri:

 

1 paket margarin (yerine; 3 yemek kaşığı tereyağı+yarım su bardağı zeytinyağı kullandım)

1 adet yumurtanın sarısı

6 yemek kaşığı pudra şekeri

1 büyük çay bardağı (aida bardak) hindistan cevizi

3 su bardağı un (ben tam buğday unu kullandım)

1 paket kabartma tozu

1 paket vanilya

 

üzeri için:

1 adet yumurtanın beyazı

hindistan cevizi

 

Yapılışı:

 

Yağı, yumurta sarısını, pudra şekerini ve hindistan cevizini bir yoğurma kabına alıp iyice karıştırıyoruz. Unu azar azar ilave ediyoruz. Kabartma tozu ve vanilyayı da ekleyerek hamuru iyice yoğuruyoruz. Hamur biraz zor toplanıyor ama şekil verme aşamasında elde iyice sıkıştırınca bu sorun ortadan kalkıyor. Hamurdan ceviz büyüklüğünde parçalar alıp elimizde yuvarlıyoruz. Üzerine hafifçe bastırıp, yassılaştırıyoruz. Diğer yanda geniş bir tabağa yumurta beyazını ve ikinci bir tabağa da hindistan cevizini koyuyoruz. Şekil verdiğimiz kurabiyelerin bir yüzünü önce yumurta akına, sonra da hindistan cevizine batırıp yağlı kağıt serili fırın tepsisine diziyoruz (hindistan cevizi kaplı yüzleri yukarı bakacak).

 

Önceden 175C°’ye ısıtılmış fırında üzerleri çatlayıp pembeleşinceye kadar pişiriyoruz (yaklaşık 20 dk).

 

Afiyet Olsun:)..

KAKAOLU HAVUÇLU KEK

Ocak 12, 2011 - 9:22 am 23 Comments

 

“Hadi Aslı” dedim bugün kendime.. “İşe güce, hayat telaşlarına kaptırdın kendini tamam da üzerindeki rehaveti atıp yeni bir tarif paylaşma zamanı çoktan gelmiş…” Zira miskinliğin kendi kendine geçmesini beklersem daha çok beklerim:).

 

Bugün bir kek tarifi paylaşmak istiyorum. Klasik tarçınlı-havuçlu kek benim favorilerimdendir. Onun tarifini daha önce paylaşmıştım. Bugünkü kekimin içinde de havuç var ama baskın lezzet havuç değil, kekin içindeki bol kakao ve ceviz. Havuç bu keke hafif lezzetini ve yumuşak, nemli kıvamını kazandırıyor.

 

İşte tarifi:

 

KAKAOLU HAVUÇLU KEK

 

 

Malzemeleri:

 

1 adet yumurta

1 su bardağından 1 parmak eksik sıvı yağ

1 su bardağından 1 parmak eksik toz şeker

1 su bardağı yoğurt

1 adet iri havuç (rendelenecek)

2 tepeleme yemek kaşığı kakao

yarım su bardağı dövülmüş ceviz

1 çay bardağı damla çikolata (ya da kıyılmış bitter çikolata)

2 su bardağı un

1 paket kabartma tozu

 

Yapılışı:

 

İlk olarak, yumurtayla şekeri, şeker eriyene kadar çırpıyoruz. Daha sonra sıvıyağı, yoğurdu ve havuç rendesini ekleyip mikserle iyice karıştırıyoruz. Unu, kakaoyu, cevizi ve kabartma tozunu da ilave edip bir süre daha çırptıktan sonra damla çikolataları ekleyip hafifçe hamura karıştırıyoruz. Kek karışımını yağlanmış kek kalıbına boşaltıp, önceden 175Cº’ye ısıtılmış fırında pişiriyoruz (yaklaşık 45 dakika sürüyor, kürdan testiyle pişme durumunu kontrol ediyoruz).

 

Afiyet Olsun:).

BİR ŞİİR VE EGE BAHÇEMİZİN MAHSULLERİ

Ocak 7, 2011 - 10:35 am 12 Comments

Bugün çok sevdiğim bir şiirin dizeleri süslesin istedim sayfamı. İçimi kıpırdatan güneşin de etkisiyle:). Bu benim için mutlu zamanların şiiri, hatta bazen insan belirli hiçbir şey yokken içini bir mutluluk, sevinç kaplar ya (en azından bende olur bu:)) işte tam da öyle zamanların şiiri:

 

Çok Güzel Şey

 

Yaşamak güzel şey doğrusu

üstelik hava da güzelse

hele gücün kuvvetin yerindeyse

elin ekmek tutmuşsa bir de

hele tertemizse gönlün

hele kar gibiyse alnın

yani kendinden korkmuyorsan

kimseden korkmuyorsan dünyada

iyi günler bekliyorsan hele

iyi günlere inanıyorsan

üstelik hava da güzelse

Yaşamak güzel şey,

Çok güzel şey doğrusu!

 

Melih Cevdet Anday

 

Dışarıda değişik ve güzel bir hava var bugün; hani öyle her zaman göreceğimiz cinsten değil. Önce bir süre kar yağdı, minik taneler halinde, acelesiz, havada süzülerek; sonra bütün parıltılarıyla güneş gösterdi kendisini bulutların ardından. Benim gibi, ruh hali havanın durumuyla direkt bağlantılı birisi için en büyük mutluluk nedenlerinden biri şu pırıl pırıl güneş…

 

Dün bize kargoyla Dikili’den birkaç koli geldi…

 

Dikili’de yazlığımız olduğundan bahsetmiştim daha önce. O evin bir de; bir köşesini organik sebze bahçesi yaptığımız, bir köşesinde birkaç narenciye ağacımızın olduğu ve beş altı tane zeytin ağacıyla çevrili bahçesi var… Her yaz orada kaldığımız sürece elimizden geldiğince ilgileniriz bahçemizle. Annem ve babamla birlikte her bitkiyi, böceği seve seve bakarız bu bahçeye:). O da bize bütün cömertliğiyle karşılığını verir. Zaten oradayken domatese, bibere, patlıcana para verip de aldığımız pek olmamıştır, taze taze toplarız dalından. Patlıcanlar kah imam bayıldı şeklini alır, kah közlenip salataya katılır, bazen de bahçe domatesi ve biberiyle birleşip domatesin bütün suyu ve lezzetiyle nefis bir yemek halini alır…

 

Koliden bahsederken aklım bütün bahçe mahsullerine, yazın yaptıklarımıza gitti..Sanırım yaz aylarını fazlaca özledim ben:). İlk koliyi açınca oldukça şaşırdık doğrusu, yazın biz oradayken dalında yeşil, mini mini olan limonlarımız büyüyüp kocaman sarı limonlara dönüşmüşler. O küçük ağaç koca bir poşet dolusu limon vermiş meğer.

 

 

 

 

Diğer koliden de zeytinlerimiz çıktı. Zeytin ağaçlarımızı bırakıp Ankara’ya döndüğümüzde zeytinler daha olmamış, yeşil yeşil duruyordu dallarında. Sağ olsun oradaki dostlarımız bizler için toplayıp çok da güzel salamurasını yapmışlar zeytinlerimizin. Bu sabah da bu tamamen doğal, leziz zeytinler şenlendirdi kahvaltı soframızı.

 

 

Her şeyin doğalı daha bir lezzetli oluyor, hele bir de kendi ellerinizle suyunu verdiğiniz bir ağacın meyveleriyse bunlar…

 

Herkese güzel bir haftasonu diliyorum..İçimiz hep güneşli pırıl pırıl olsun:)..

YENİ BİR YILA MERHABA..HAŞHAŞLI MİNİ BİSKÜVİLERLE…

Ocak 4, 2011 - 11:59 am 26 Comments

 

Yeni yılın ilk haftasından merhaba:)..

 

Çok güzel geçen bir yılbaşı gecesinin ardından bütün enerjimle, hayallerimle, hedeflerimle hazırım yepyeni bir yılı karşılamaya…

 

Aslında bana yılbaşına bu denli anlamlar yüklemek bazen tuhaf geliyor, çünkü gerçekçi bakınca bir günden diğerine geçiş oluyor bu yılbaşı akşamı dediğimiz. Ama bir yandan da takvimlerde sene hanesinde bir sayı artmış oluyor. Sonuçta hepimiz zihnimizde geçen bir senenin muhasebesini yaparken, gelecek sene için umutlar biriktirirken buluyoruz kendimizi. İlk günler sağa sola yanlış tarih atmakla geçiyor, koca bir yılın el alışkanlığından. Sonra alışıyoruz her şeye olduğu gibi; 2011’e de….

 

Düşününce 10 ya da 11 ne fark eder? Önemli olan koca bir yılı nasıl  geçirdiğimiz değil mi? Neler yaptık, neler yaşadık, neler ürettik?.. Aklımızda, geride bıraktığımız  yıldan neler kaldı, ne dersler çıkardık yine yaşamdan? Kendimiz için, mutluluk namına neler yaptık, ne kadar kahkaha attık? Neye üzüldük yine boşu boşuna, kendimize neler için kızdık? Kırdıklarımızı nasıl tamir ettik, edebildik mi? Hayal edebildik mi? Bir de bu hayallerimizin kaçını gerçekleştirebilecek gücü, isteği bulduk kendimizde?

 

İşte geçen seneleri değerlendirirken ben kendi içimde hep bunları düşünürüm..O yüzden diyebilirim ki güzelmiş 2010:)..

 

Şimdi madem takvimlerde yeni sayfalar açtık, hayatımızda da öyle yepyeni sayfalar açalım kendimize. Yine umutlar olsun içinde bol bol, hayaller olsun sınırsız ve bunları gerçekleştirme isteği içimizde…Düşünelim, okuyalım, faydalı olalım; bu, mutluluğumuza mutluluk katacaktır. Ve bir sene sonra benzer cümleler kurarken “iyiydi 2011, mutlu etti beni” diyebilelim.

 

Herkese tekrar her açıdan güzel bir yıl diliyorum:)…

 

 

Bu yazının tarifi ara öğünler için biçilmiş kaftan, mini mini bir atıştırmalık. Ben sık ve az yiyen biri olduğum için ara öğünler en az ana öğünler kadar önemlidir benim için. Bu yüzden çeşitlilik yaratmayı severim ara öğünlerimde.

 

Bu minik bisküviler de o düşüncenin sonucu oluştu. Tarif yine önce zihnimde şekillendi (sanırım hayal ederken biraz pizza krakerin malzemelerinden esinlendim:)).

 

İşte her zaman evde bulunmasını isteyeceğiniz güzellikte minik tuzlu bisküvilerin tarifi:

 

HAŞHAŞLI MİNİ BİSKÜVİLER

 

 

Malzemeleri:

 

Yarım su bardağı zeytinyağı

Yarım su bardağı su

1 yemek kaşığı üzüm sirkesi

2 yemek kaşığı haşhaş tohumu

1 yemek kaşığı mahlep

2 çay kaşığı tuz

3 tatlı kaşığı toz şeker

aldığı kadar un(2-2,5 su bardağı kadar)(ben her zamanki gibi tam buğday unu kullandım)

 

üzerine: 1 yumurta

 

Yapılışı:

 

Öncelikle un haricindeki bütün malzemeleri bir yoğurma kabında karıştırıyoruz. Unun önce 2 bardağını koyup, gerekirse yarım bardak daha ilave edip ele yapışmayan yumuşak bir hamur elde ediyoruz. Hamuru merdaneyle 3-4 mm kalınlığında açıp, tırtıklı hamur ruletiyle (yoksa bıçakla) 3x3cm’lik kareler kesiyoruz. Yağlı kağıt serilmiş fırın tepsisine dizip üzerlerine çırpılmış yumurta sürüyoruz. Önceden 180C°’ye ısıtılmış fırında kızarana kadar pişiriyoruz (yaklaşık 20-25 dk.)

 

Afiyet Olsun:)