Siz hiç ocakta pişmekte olan reçelin kokusuyla uyandınız mı? Anneannemlerin Eskişehir’deki evlerine okul tatillerinde gittiğimiz o çocukluk yıllarımda bu pek çok kez başıma gelmişti benim. Türlü taze meyvenin o kendine has kokusu, çocuk ruhları gıdıklayan şeker kokusuyla birleşip uyanmaya direnen kuzenlerimin ve benim gözlerimizi güne açmamızın nedeni olurdu o tatillerde.
Şimdi, sadece o günlerdeki kahvaltı soframızı bile anlatmaya kalkışsam sayfalar ve hüzünler harcarım biliyorum. Ama o zamanlardan aklımda kalan en parlak karelerden biri şöyleydi; dedem sobanın üzerine yerleştirdiği bir maşa üzerinde bize koca ev ekmeği dilimleri kızartır, biz de kuzenlerle ellerimiz yana yana bu dilimleri kapışır ve güzelim anneanne reçelleriyle buluştururduk. Eskişehir’deki o evde yapılmış çilek, vişne, incir, portakal reçelleri; kızılcık ve erik marmelatları zihnime en çok yer etmiş lezzetlerdendi.
Bugün ise benim için evde yapılmış bir tatlı olmaktan öte, içinde pek çok anlam ve anı barındıran ev reçeli geleneğini anneciğim ve ben sürdürüyoruz. Kim bilir belki bundan yıllar sonra bir başka genç kız anneannesinin (ki bu ben olacağım:)) ev reçellerinin öyküsünü anlatıyor olacak başkalarına. Kim bilir belki de anılar hep bir kase ev reçeli kılığına bürünüp nesilden nesile geçecek tüm lezzetiyle..
Burada tarifini vereceğim gül reçelini anneciğim yaptı geçen haftalarda. Hem de bizim bahçemizdeki Isparta güllerinden:)..(Böylesi narin bir çiçeğin her biri bir tül parçası zarafetindeki yapraklarının bu denli lezzet dolu olabileceğini acaba ilk kim keşfetmişti de gül reçeli çıkmıştı ortaya?)
Kimi zaman söylenemeyen aşk sözlerinin elçisi, kimi zaman neşenin ifadesi, bazen bir “geçmiş olsun”, bazen “gözün aydın” kelimelerinin karşılığı oluveren bu güzel çiçek bizim evimizde tatlı konuşmanın bahanesine dönüşüverdi bir dilim ekmeğin üzerinde.
Bu haftanın bizim ev için bir “ilk” i vardı. Hepimiz ilk kez “sakızlı kurabiye” lezzetiyle tanıştık. Geçenlerde annemle babamın aktardan aldığı iki paket damla sakızı, “hangi sütlü tatlıda kullansak” sorularına tarafımca getirilen alternatif sonucu kurabiye malzemesi oldular:). Çok duymuştum sakızlı kurabiyenin adını ama lezzeti benim için hep bir muallaktı, demek ki denemek, damla sakızının bizim eve geleceği güne nasipmiş. Sonuçta hepimiz sakız kokan ve ağızda dağılan bu kurabiyeleri çok sevdik. Öyle ki ofiste abime ikram ettiğimde ağzından “offf, bu ne yaaaa…” sözcükleri çıktı:). Bu kurabiye, bizim favorilerimiz arasında kendine sağlam bir yer edindi bile.
İşte buyurun size mis gibi sakız kokan kurabiyelerin ve buram buram anı kokan bir reçelin tarifleri. İkisinin buluştuğu bir kahvaltı ise sevdiklerinize verebileceğiniz güzel bir haftasonu hediyesi olabilir belki. Herkese şeker tadında bir haftasonu diliyorum….
GÜL REÇELİ
Küçük Bir Not:
Annem, babamın bahçeden kopardığı güllerimizle aslında onun tabiriyle “karardan” ölçülerle yapmış bu reçeli ama benim ısrarlarım ve “şu yaklaşık ne kadardı?”, “bunu ne kadar koymuşsundur?” gibi sorularım sonucu yaklaşık ölçüleri çıkardım ve o şekilde veriyorum tarifi. Yine de reçel yapan hanımlar, reçeldeki damak tatlarına göre şekerin miktarını ayarlamalı.
Malzemeler:
Kokulu gül yaprakları (yaklaşık 100-150 gr kadar)
4 bardak şeker
2 bardak su
1 limonun suyu
Yapılışı:
Gül yapraklarını yıkayıp kurutuyoruz ve uçlarındaki sarı-beyaz kısımları kesip ayıklıyoruz. Bir kaba gül yapraklarını ve şekerin 1 bardak kadarını bir kat gül bir kat şeker olacak şekilde diziyoruz ve üzerine limon suyunu döküyoruz. Kabın kapağını kapatıp buzdolabında 1-2 gün bekletiyoruz (bu şekilde durunca güller sulanıyor). Daha sonra tencerede, kalan şeker ve suyu kaynatıp koyulaşmasını bekliyoruz, bu şerbete, gülleri suyuyla beraber ilave edip uzun süre kaynatıp koyulaştırıyoruz. Kavanozlara pay edip reçelimiz soğuduktan sonra kapaklarını kapıyoruz.
DAMLASAKIZLI KURABİYE
Malzemeler:
Yarım su bardağı toz şeker
Yarım su bardağı sıvı yağ
1 yemek kaşığı tereyağı veya margarin
1 yumurta
2 su bardağı un (tam buğday unu kullandık)
1 paket kabartma tozu
2 paket damla sakızı
Yapılışı:
Un, kabartma tozu ve damla sakızı dışındaki bütün malzemeleri bir kapta karıştırıyoruz. Damla sakızlarını havanda dövüp inceltiyoruz ve sakızı, unu, kabartma tozunu da ekleyip, yoğurup çok sert olmayan bir hamur elde ediyoruz.
Yağlı kağıt serilmiş fırın tepsisine ceviz büyüklüğünde parçalar halinde yuvarladığımız kurabiyelerimizi dizip 175 dereceye ısınmış fırında, kurabiyeler hafif pembeleşinceye kadar pişiriyoruz (Kurabiyeler pişerken biraz yayılıyor).
Herkese afiyet, bal, şeker, lokum olsun:)..