Archive for Kasım, 2010

HAŞHAŞLI LİMONLU KEK

Kasım 29, 2010 - 5:04 pm 26 Comments

 

Bir önceki yazımda bayram tatilini yazdan kalma bir havada geçirdiğimden bahsetmiştim..Şimdi ise Ankara’da kışı karşılamaya hazırlanıyoruz. Gerçi alışılmışın üzerinde giden hava sıcaklıkları ve gün içinde kendini sıkça gösteren güneş bu geçişi kolaylaştırsa da eşiğinde durduğumuz mevsimin adı belli. Kalın giysilerin, eldiven-atkı-bere üçlüsünün ve üşümekten kızaran burnumun mevsimi artık kapıda…

 

Neyse ki doğa hayli cömert de kışın bizi güçlü tutacak, bağışıklık sistemini kuvvetlendirecek en büyük C vitamini kaynakları, turunçgillerin de mevsimi şimdi. On gün önce, memleketinde; Antalya’da dalından kopartma fırsatı bulduk tazecik mandalina ve limonları. Ve o güzelliklere, daldan kopan meyvelerin çekiciliğine nasıl kaptırdıysak kendimizi Ankara’ya dönüşümüzde poşetler dolusu mandalina ve limonumuz olmuştu. Dostlarımız ve sevdiklerimizle paylaştıktan sonra bile oldukça fazlaydı miktarları. Neyse ki mandalina mutfağa her girişimizde birer ikişer yenilip bitiyor ama limonlar için aynı şey söz konusu değil tabi.

 

Çaya atılan limon dilimleri, limonata için kullanılanlar, “limonlar bitsin” amacıyla yapılan zeytinyağlı pırasaya sıkılanlar bile bitirmeye yetmeyince, içinde limonun kullanıldığı yeni tarif denemeleri yapmak şart oldu:). Bunlardan ilki; uzun zamandır denemek istediğim haşhaşlı-limonlu kekti. Ve bu gidişle limonlu tariflerin devamı da gelecek:)..

 

 

Eğer siz de yerken mis gibi limon kokusu alacağınız, haşhaş tanelerinin çıtırtısının kekin yumuşak dokusuna eşlik ettiği bir kek tarifi arıyorsanız bu tarifi deneyin derim.

 

Tarifi annemle birlikte yaptığımız bir beyin fırtınası sonucunda oluşturduk. “Tarif için de beyin fırtınası mı yapılırmış?” demeyin; bu, bizim evde sık sık olur, çoğunlukla da ortaya çıkan tarifler ev ahalisinin gönüllerini fetheder:).

 

İşte Tarifi:

 

 

 

HAŞHAŞLI LİMONLU KEK

 

Malzemeleri:

 

4 adet yumurta

1,5 su bardağı toz şeker

¾ su bardağı sıvıyağ

1 su bardağı yoğurt (ben light yoğurt kullandım)

3 adet limonun kabuğu (rendelenecek)

1 çorba kaşığı limon suyu

4 yemek kaşığı haşhaş tohumu

1 paket kabartma tozu

2 su bardağı un (ben tam buğday unu kullandım)

 

Yapılışı:

 

Öncelikle yumurtalarla şekeri, şeker eriyene kadar iyice çırpıyoruz. Daha sonra sıvıyağı, yoğurdu, kabartma tozunu, limon suyunu, limon kabuğu rendesini ve haşhaşı sırasıyla ekleyip mikserle iyice karıştırıyoruz. Unu da ekleyip bir süre daha karıştırdıktan sonra kek karışımını yağlanmış kek kalıbına boşaltıp, önceden 170Cº’ye ısıtılmış fırında pişiriyoruz (yaklaşık 45 dakika sürüyor, kürdan testiyle pişme durumunu kontrol ediyoruz).

 

Afiyet Olsun:)..

BAYRAM DÖNÜŞÜ VE LİMON MARİNELİ PALAMUT MEZESİ

Kasım 23, 2010 - 10:13 am 18 Comments

Ha geldi gelecek derken oldukça uzun bir bayram tatilini geride bıraktık bile..Böyle tatillerden sonra nedense klavyenin başına geçip de yazmak zor geliyor ama anlatacaklarım, paylaşmak istediğim fotoğraflar ve bir de tatil tarifim var:)..

 

Öncelikle herkesin geçmiş Bayramı Kutlu Olsuuun..Umarım huzur ve mutluluk içinde bir bayram olmuştur herkes için.

 

Benim bayramım da çok güzel geçti. Bayramın birinci günü Ankara’daki akrabalarımızla bayramlaştıktan sonra ikinci gün Kemer’e doğru yola çıktık. Ailemle birlikte, kış öncesi Akdeniz’in ve sımsıcak güneşin tadını çıkarma fırsatı yakaladık. Hatta Kasım’ın sonunda denize bile girdim. Benim gibi deniz aşığı bir insan için bulunmaz bir nimetti:).

 

Kemerin güzel doğasından ve denizden bir kaç kare ile taşımak istedim iç açan bu güzellikleri sayfama…

 

TEKNEDEN KEMER SAHİLİ

 

 

OTELİN BALKONUNDAN NEFİS DENİZ MANZARASI

 

 

DENİZ VE GÖKYÜZÜNÜN MUHTEŞEM MAVİLİĞİ

 

Oradayken bizleri sarıp sarmalayan eşsiz doğal güzelliklerin yanında harika insanlarla, dostlarımızla beraber olmak da çok mutlu etti bizleri. Hatıralarımızın hiç unutulmayacak, neşeyle anılacak hanesine pek çok anı ekledik bu sayede.

 

Yani kelebek bu tatilde de durmadı, gezdi:). Zaten geçtiğimiz yıl, büyük ihtimalle bir leylek sürüsünü uçarken görmüş olmalıyım, bunun başka açıklaması yok gibi:).

 

Bu Akdeniz gezi yazısının sonuna da balıklı bir tarif yakışır bence. Bu tarif babamın arkadaşı Selçuk Ağabey’den. Biz, Kemer’de onların sahibi oldukları bir otelde kaldık. Misafirperverlikleri ve bizlere gösterdikleri dostane ilgi için bir kez de buradan teşekkür etmek istiyorum.

 

Vereceğim bu balık tarifini de Selçuk Ağabey bizzat uyguladı ve bizlere tattırdı. Balığı tutma aşamasından bizlere tattırma aşamasına kadar olan adımları babamın telefonunun kamerasıyla çektik. Tarifi gözde canlandırma kısmında bu karelerin büyük yardımı olacağını düşünüyorum.

 

Bu, balıktan yapılan bir meze tarifi ve en önemli özelliği balığın çok taze olması gerekliliği. Zaten bizim tarifte kullandığımız Palamudu Selçuk Ağabey orada tuttu ve anında yapım aşamalarına koyuldu. Bu tarif için Palamut çok uygun bir balık cinsiymiş. Böyle tazecik bir balık bulunca, birkaç püf noktasına da dikkat edince leziz mi leziz bir meze çıkıyor ortaya. Bu güzel tarifi bizlere kazandırdığı için Selçuk Ağabey’e tekrar teşekkürler:).

 

Fotoğraflardan da görüldüğü üzere yapımı kısaca şöyle:

 

 

 

 
 
 
 

 

LİMON MARİNELİ PALAMUT MEZESİ

 

 

 

Malzemeler:

1 adet Palamut balığı (taze olmalı, mümkünse tutulur tutulmaz kullanılmalı:))

Tuz

Limon suyu

Zeytinyağı

1 diş sarımsak

maydanoz yaprakları

 

Yapılışı:

 

Palamut balığı tutulduktan sonra başı bıçakla kesilip atılıyor (evet, burası biraz vahşice ama işte doğa kanunu). Daha sonra kuyruğunun iki tarafından bıçakla çizilip içi deniz suyu dolu bir kovaya konuluyor. Suda 15 dakika kadar duran balığın böylece kanı akıp temizleniyor. Sonra Palamut sudan çıkartılıp ikiye bölünüp içi temizleniyor. Derisi bir bıçak yardımıyla ayrılıyor (kesinlikle ustalık isteyen bir bölüm bu:)). Palamudun etindeki kırmızı bölümler ayrılıyor, sadece beyaz eti kalıyor. Daha sonra Palamut ufak küpler şeklinde kesiliyor. Çukurca bir kaba alınan doğranmış balık hafifçe tuzlanıyor (lakerdada olduğu gibi fazla tuz kullanılmıyor, normal balık tuzlar gibi) daha sonra balıkların üzerini kaplayacak kadar limon suyu sıkılıyor. Balık limon suyu içinde buzdolabında 4-5 saat kadar bekliyor, böylece limon suyu balıkları pişiriyor (balıkların rengi beyaza dönüyor). Limon suyunda bekleyen balıklar daha sonra süzülüp servis tabağına alınıyor. Üzerine dövülmüş bir diş sarımsak serpilip zeytinyağı gezdiriliyor. Bol maydanoz yaprağı ile servis ediliyor.

 

Afiyet Olsun:)..

Malzemeler:

İRMİKLİ HAFİF ŞEKERPARE

Kasım 11, 2010 - 10:42 pm 19 Comments

 

Bugün bahardan kalma bir hava vardı, benim de bu güzel havanın tadını çıkartmaya fırsatım:)..Uzun uzun yürüdüm bugün, yüzüme vuran güneşin keyfine vardım. Hayatın koşturmacasından bir gün için bile olsun soyutladım kendimi. Aceleyle akıp geçen günlerde farkına varamadığım çoğu ayrıntıyı gözlemledim.

 

Cadde üzerindeki bir pastanede, sıcacık limonlu çayımı yudumlarken kaldırımdan geçip giden insanları izledim. Kimisi telaşlı, bir yerlere yetişmeye çalışırcasına seri adımlarla, kimileri aynen benim gibi bu güzel havanın tadına vara vara yavaş adımlarla yürüyüp geçti.

 

Yavaş ve hızlı…Hayat da pek çok farklı tempoyu taşımıyor mu bünyesinde? Bugün ben bu tempoyu biraz olsun yavaşlattım kendi açımdan, kendime zaman ayırarak. Ama çoğu kez zamanın hızlı akışına kapılıp giderim. İşte, geldi gelecek derken birkaç gün sonra bayram olacak bile..Umarım herkes sevdikleriyle beraber, mutlu, huzurlu bir bayram geçirir.

 

Konuyu bayrama da getirmişken bayramda dostlarınız, misafirleriniz için yapabileceğiniz hafif ve lezzetli bir tatlı tarifi paylaşmak istiyorum.

 

Bu tarif de annemin arkadaşlarıyla buluştuğu o güzel günlerden birinin eseri:). Annecim, bir buluşmalarında bu nefis tarifi arkadaşı Filiz Abladan almış. İyi ki de almış, bu sayede tekrar tekrar yapmak isteyeceğim çok leziz ve bir o kadar da hafif bir tatlı tarifini tarif dağarcığıma eklemiş oldum:).

 

 

Bu tarifi hafif yapan iki en önemli özelliğinden birincisi, benzer hamur tariflerinin aksine, hamurunun içinde hiç şeker olmaması; ikincisi ise şerbetinin kaynatılarak değil, şekeri soğuk suda çözdürerek yapılması. Böylece şerbet de fazla koyulaşmamış, şeker tadı yoğunlaşmamış oluyor. Lezzetine zaten diyecek söz bulamıyorum; mutlaka deneyip görmek lazım:).

 

Filiz Ablaya bir kez de buradan bu güzel tarifi için çok teşekkür ediyorum.  Ve gelecek nefis tariflerini de sabırsızlıkla beklediğimi belirtmek istiyorum:).

 

Filiz Abla bu tatlıyı annesinden öğrendiği için Annemin Tarifi demişti adına. Ben de daha belirleyici olması açısından, onun da izniyle, İrmikli Hafif Şekerpare diye adlandıracağım.

 

İşte Tarifi:

 

İRMİKLİ HAFİF ŞEKERPARE

 

 

Malzemeleri:

 

Hamur için:

 

1 küçük çay bardağı sıvıyağ

1 küçük çay bardağı yoğurt

1 su bardağı irmik

2 su bardağı un

1 adet yumurta

1 paket kabartma tozu

1 paket vanilya

 

üzeri için: şekerpare adeti kadar kavrulmuş kabuksuz fındık

 

şerbeti için:

 

2,5 su  bardağı toz şeker

2,5 su bardağı soğuk su

 

Yapılışı:

 

Öncelikle fındıkları su dolu bir kapta 10 dakika kadar bekletiyoruz ve şekerparelerin üzerine yerleştirmeden hemen önce sudan çıkarıp süzdürüyoruz. Bu, Filiz Ablanın paylaştığı çok güzel bir püf noktası. Fındıklar ıslanınca, piştikten sonra şekerparelerin üzerinden kesinlikle dökülmüyorlar.

 

Şerbeti hazırlamak için şekeri soğuk suda karıştırarak çözdürüyoruz. Kesinlikle ısıtmıyoruz, ya da kaynatmıyoruz.

 

Diğer yanda bütün hamur malzemelerini bir karıştırma kabında karıştırıp bir hamur elde ediyoruz. Hamurdan ceviz büyüklüğünde parçalar alıp yuvarlayıp, hafif yassılaştırarak yağladığımız bir fırın tepsisine diziyoruz. Her şekerparenin ortasına birer fındığı bastırarak yerleştiriyoruz.

 

Önceden 180Cº’ye ısıtılmış fırında şekerpareler kızarıncaya kadar pişiriyoruz. Pişen şekerpareleri fırından alıp, ilk sıcağı çıkınca soğuk şerbeti üzerlerine döküyoruz. Tatlı şerbeti iyice çekip soğuduktan sonra servis yapıyoruz.

 

Afiyet Olsun:)..

 

HERKESE TEKRAR MUTLU BAYRAMLAR DİLİYORUM:))))…

BİR DİLİM ASLA YETMEZ:)… KIYMALI LAZANYA

Kasım 8, 2010 - 12:57 pm 32 Comments

 

Makarnayı sevmeyen çok insan yoktur sanırım..Hele de çocukların yemek konusunda hep ilk beşinde yer alır. Ben kendi çocukluğumdan hatırlıyorum da köfte-patates ikilisine makarna da katılırsa o yemek bir ziyafet halini alırdı benim için:).

 

Üstelik sayılamayacak kadar çok çeşidini yapmak mümkündür makarnanın. Hem de pratiktir, dar zamanların kurtarıcısıdır. Hafif soslarla pişirildiğinde ve ölçülü yendiğinde hiç de öyle şişmanlatıcı bir yemek değildir, üstelik besleyicidir de.

 

Eh, makarnaya bu kadar övgüden sonra makarna ailesinden oldukça gösterişli, bir o kadar lezzetli ve hatta misafir sofralarına çok yakışan bir tarifi paylaşmamak olmazdı:).

 

Tombiş kedicik Garfield’in da en sevdiği yemektir kendisi; “Lazanya”.

Lazanya’nın en klasik ve belki de en leziz halini denedim bu sefer. Ama şimdiden aklımda, o güzelim lazanya yapraklarıyla denenecek tarifler serisi dolanmaya başladı bile:). Lazanya konusunda değişik projelerim olacak ileride. Şimdi gelelim Kıymalı Lazanya’nın tarifine:

 

KIYMALI LAZANYA

 

 

Malzemeler:

 

12 adet hazır lazanya yaprağı (ben haşlanmadan yapılan Barilla marka kullandım)

 

Kıymalı sos için:

 

2-3 yemek kaşığı sıvıyağ

1 büyük boy kuru soğan

2 diş sarımsak

2 adet sivri biber

500 gr. Yağsız dana kıyma

1 yemek kaşığı domates salçası

1 tatlı kaşığı acı biber salçası (acı sevenler için)

2 adet domates

tuz, karabiber

 

Beşamel Sos için:

 

1 lt. süt

1 yemek kaşığı tereyağı

2-3 yemek kaşığı sıvıyağ

4 yemek kaşığı un

tuz

bir tutam muskat rendesi

 

Not: Barilla marka lazanya haşlanmadan kullanıldığından yapacağımız beşamel sos her zaman yaptığımızdan daha sıvı kıvamlı oluyor.

 

Üzerine:  1 su bardağı kadar rendelenmiş eski kaşar peyniri

 

 

Yapılışı:

 

Öncelikle yemeklik doğradığımız kuru soğanlarla, ufak doğradığımız sarımsakları ve biberleri sıvıyağla kavuruyoruz. Salçaları da ekleyip kavurmaya devam ediyoruz. Kıymayı da ilave edip kıyma suyunu çekip kavruluncaya kadar karıştırarak pişiriyoruz. Kıyma suyunu çekince kabuklarını soyup küp küp doğradığımız domatesleri de ilave edip bir süre daha kavuruyoruz. Biraz da sıcak su ekleyip kaynatarak hafif suluca bir sos elde ediyoruz. Tuzunu ve karabiberini ilave ediyoruz.

 

Diğer yanda beşamel sos için unu yağlarla birlikte kavuruyoruz. Kavrulup kokusu çıkan una sütü yavaş yavaş ekleyip, sürekli karıştırarak kaynayıp kıvam alıncaya kadar pişiriyoruz. Tuzu ve muskatı da sosa ilave ediyoruz.

 

Isıya dayanıklı dikdörtgen bir fırın kabını (ben borcam kullandım) sıvıyağla hafifçe yağlayıp, en alta ince bir kat beşamel sos sürüyoruz. Üzerine bir kat lazanya yaprağı döşüyoruz (ben üç adeti yan yana sıraladım). Bu lazanyaların üzerine de beşamel sos sürüp her yanına gelecek şekilde kıymalı harçtan koyuyoruz. Kıymalı harcın üzerine tekrar bir kat daha lazanya koyup, beşamel sos ve kıymalı sos sırasıyla aynı işlemi tekrar ediyoruz. Bir kat daha bu şekilde koyduktan sonra dördüncü kat olarak koyduğumuz lazanyaların üzerine yalnızca beşamel sos sürüyoruz. Önceden 200Cº’ye ısıtılmış fırında 20 dk. kadar (lazanyanın üzerindeki beşamel sos da bu sırada kızarıyor) pişiriyoruz. Lazanyayı fırından alıp üzerine rendelenmiş eski kaşar peynirini serpiyoruz. Tekrar fırına verip peynirler kızarana dek (yaklaşık 5 dk.) daha pişiriyoruz. Peynirleri eriyip kızaran lazanyayı dilimleyerek sıcak sıcak servis yapıyoruz. Aman bu sırada aceleci davranıp benim gibi ağzınızı yakmayın:))..

 

Afiyet Olsun:).

LİKAPALI TOP KEK (BLUEBERRY MUFFIN)

Kasım 3, 2010 - 10:23 pm 28 Comments

 

 

Ben “gezenti” biriyim. Bu tabir ilk kez duyanlara biraz garip gelmiştir farkındayım, bizim oralarda çok gezenlere böyle derler:)…

 

Hem beni tanıyanlar hem de bu sayfalardan takip edenler bilir; seyahat etmeye bayılırım. Hatta uzun bir süre şehir dışına çıkamadığımda içim kıpırdanmaya başlar, farklı yerler görüp tanıma isteğim kabarıverir..

 

Gezilerimi, oralarda görüp öğrendiklerimi, yaşadıklarımı, tattığım yemekleri, çektiğim fotoğrafları elimden geldiğince sitemde paylaşmaya çalışıyorum. Bu yüzdendir ki özellikle geçen sene paylaştığım gezi başlıkları neredeyse verdiğim tariflerin sayısıyla yarışacak durumda:). Umarım bu sene de geçen seneki gibi bol bol gezmeye fırsat bulabilirim…

 

Başka şehirlere, başka ülkelere yapılan gezilerin bana göre en güzel yanlarından biri de oranın yemek kültürünü tanımak, farklı lezzetleri denemektir. Bu yönde düşününce, özellikle Antakya ve Portekiz gezilerim hafızamda her zaman yer edeceklerdir.

 

Bugün paylaşacağım tarif ise yine başka bir ülkedeyken tadıp tanıdığım bir lezzetin tarifi; Yaban Mersinli Top Kek’in (orijinal adıyla Blueberry Muffin). Bu minik kekleri ilk kez Amerika’da tatmıştım ben. O zamanlar ağabeyim orada okuyordu, biz de yazın onu ziyarete gitmiştik. Amerika’da taze yaban mersini (likapa) marketlerde satılıyor. Hatta biz oradayken annem bu güzel meyveden reçel bile yapmıştı ağabeyim için.

 

Likapa’nın yararlarından özellikle son zamanlarda çokça bahsediliyor. Mesela güçlü bir antioksidan oluşu benim en çok aklımda kalan özelliği. Yaban mersini hakkında daha fazla bilgiye buradan ulaşabilirsiniz.

 

Haftasonu annemle babam ellerinde koca bir poşet kurutulmuş likapa ile geldiklerinde, bu faydalı meyveyi o tadı damağımda kalan muffinlerde kullanmaya karar verdim ben de. Normalde bu kekte taze yaban mersini kullanılır ama tazesine ben pek rastlamadım marketlerde, sanırım dondurulmuş gıdalar reyonunda dondurulmuşu satılıyordu. Biraz suda bekleyip şişerlerse tazesine gayet benzeyeceklerini düşünerek sıvadım kolları.

 

 

 

Sonuçta; kıvamını, yumuşaklığını çok beğendiğimiz, hem göze hem de damağa hitap eden bu top kekler çıktı ortaya.

 

Ben resimde görülen silikon muffin kalıplarımla pişirdim keki. Bu kalıplarla tam 18 adet kekimiz oldu.

 

İşte Tarifi:

 

LİKAPALI TOP KEK (BLUEBERRY MUFFIN)

 

 

Malzemeler:

 

3 adet yumurta

yarım çay bardağı eritilmiş tereyağı

1 çay bardağı sıvıyağ

1 su bardağı toz şeker

2 su bardağı un (ben tam buğday unu kullandım)

1 su bardağı kefir

1 paket kabartma tozu

1 paket vanilya

1 çay kaşığı karbonat

1 tatlı kaşığı sirke

yarım çay kaşığı tuz

1 su bardağı kuru likapa (yaban mersini) (biraz suda bekletilip şişmeleri sağlanacak)

 

 

 

Yapılışı:

 

Öncelikle bir karıştırma kabına yumurtaları, şekeri, yağları ve kefiri alıp bir çırpma teliyle homojen bir görüntü elde edene kadar karıştırıyoruz. Bu karışıma karbonatı ve onun üzerine de sirkeyi ekleyerek karbonatın köpürmesini sağlıyoruz. Tekrar çırpma teliyle karıştırıyoruz.

 

Daha sonra unu, kabartma tozunu, vanilya ve tuzu da ekleyip tahta bir kaşıkla kuru malzemeleri yaş malzemelere yediriyoruz. Karışım yine homojen olacak ama çok fazla da karıştırmamamız lazım.

 

En son olarak, daha önceden şişmeleri için suda beklettiğimiz likapaları bir süzgeçte iyice süzdürüp kek karışımına ilave ediyoruz ve tahta kaşıkla hafifçe karışıma yediriyoruz. Muffin kalıplarımız yağlama gerektiriyorsa önce yağlıyoruz, daha sonra kalıbın üzerinde bir parmak boşluk kalacak şekilde hamuru kalıplara pay ediyoruz.

 

Önceden 180Cº’ye ısıtılmış fırında 15-20 dakika pişiriyoruz. Kekleri fırından almadan önce her zamanki gibi kürdan testi pişme durumu konusunda bize bilgi verecektir:).

 

Afiyet Olsun:)..

CEVİZLİ BROWNİ

Kasım 1, 2010 - 2:27 pm 18 Comments

 

Mevsim ne olursa olsun, havanın günlük durumunun benim ruh halim üzerinde doğrudan bir etkisi var… Mesela ayaz denecek bir soğuk dahi olsa dışarıda, eğer güneş pırıl pırıl yüzünü gösteriyorsa bu güneşi görmek bile benim içimi ısıtır. Bu aynen düşüncelerime de yansır, içimi bir sevinç kaplar. Aynı sebepten dolayı hiç barışamışımdır gri bulutlarla…

 

Bugün de haftaya böyle güzel bir manzarayla başladık. Düşen sıcaklıklar aksini söylese de yazdan kalma bir gökyüzü var bugün…Güneşi görmek bile beni mutlu etmeye yetiyor:).

 

Haftaya böyle neşeli ve umutlu bir başlangıç yapmışken tatlı bir tarifle devam edelim… Çikolatanın kekle olan aşkı, Browni tarifi ile;

 

BROWNI

 

Malzemeleri:

 

3 adet yumurta

3/4 bardak sıvıyağ

1 bardak süt

1 bardak şeker

2 bardak un (ben tam buğday unu kullandım)

1 paket kabartma tozu

1 tutam tuz

3 yemek kaşığı kakao

100 gr. Bitter çikolata (ben %70 kakao içeren bir çikolata kullandım)

1 su bardağı iri dövülmüş ceviz

 

Yapılışı:

 

Öncelikle çikolatayı benmari usulü (kaynayan su dolu bir kap içine yerleştirilen diğer bir kapta eritme) eritiyoruz. Eriyen çikolataya şekeri, sütü, yağı ve kakaoyu ilave edip karıştırıyoruz. Bu sıvı karışımdan bir bardak kadarını ayırıp kalanına yumurtaları ekleyip iyice çırpıyoruz. Unu, kabartma tozunu, bir tutam tuzu ve cevizleri de ekleyip mikserle iyice karıştırıyoruz.

Kek karışımını yağlanmış bir fırın kabına (ben büyük, kare, borcam tepsi kullandım) döküyoruz, önceden 175Cº’ye ısıtılmış fırında pişiriyoruz (yaklaşık yarım saat sürüyor).

Kek piştikten sonra fırından çıkarıyoruz, hafif ılıyınca önceden ayırdığımız bir bardak sıvı karışımı kekin üzerine eşit şekilde döküyoruz (çatalla browni üzerinde delikler açıp sosun keke işlemesini sağlayabiliriz).

 

Kek sıvı karışımı iyice çekince ılıkken, tercihen yanında kaymaklı dondurma ile servis ediyoruz.

 

Afiyet Olsun:)