Archive for Eylül, 2010

BİR ŞİİR, BİR FOTOĞRAF…TAM MEVSİMİNDE

Eylül 30, 2010 - 12:45 pm 4 Comments

 

EYLÜL SABAHININ SERİNLİĞİ

 

Eylül sabahının serinliğini

Yaprakların serinliğini

Ciğerlerime dolduruyorum

 

Sessizlik ve serinlik

Birleşiyor

Yıkanmış güvercinler

Ve çok uzakta bir tren sesi

 

Her zaman yeniden başlamak duygusu

Doğuyor içimde

Her uyanışımda

 

Düşmanlarımı bağışlıyorum

Daha çok seviyorum dostlarımı

Her uyanışımda

 

Eylül sabahının serinliğini

Yaprakların serinliğini

Yüreğime dolduruyorum

 

Ataol Behramoğlu

ZENCEFİLLİ KEK..ŞİFA NİYETİNE:)

Eylül 27, 2010 - 10:03 am 25 Comments

 

Yazmaya güç bulup, kendimi toparladığım ilk anda buluverdim kendimi klavyemin başında..Çünkü sırada yayınlanmayı bekleyen güzel bir kek tarifi var; bu tarif canım annemden:)..

 

Bu kek tarifi hem mevsimle hem de konuyla yakından ilgili..Konu ne mi? Yaklaşık bir on gündür maaile griple, soğuk algınlığıyla mücadele ediyoruz. Ben öyle sık hastalanan biri değilimdir aslında ama havaların bu aralar değişken oluşundan mıdır ya da birimizin eve getirdiği grip mikrobundan mı bilmiyorum hastalanıverdik hepimiz.

 

Sağlığın ne büyük bir kıymet olduğunu böyle zamanlarda daha iyi anlıyor insan. Yerimden kalkacak, kolumu kıpırdatacak dermanı bulamadım çoğu kez ama günlük hayat temposu da devam etti bir şekilde. Neyse ki şimdi hepimiz daha iyiyiz…

 

Özellikle bu mevsimsel geçiş dönemlerinde kendimize daha çok dikkat etmemiz lazım. Meyveye sebzeye daha fazla yönelip vücudun vitamin ihtiyacını karşılamalıyız…

 

Biz, geçen kış hemen hemen her akşam zencefil çayı yapıp içtik (taze zencefilden). Ben çok üşüyen biri olduğum için içimi ısıtmada bu çay birebir..Zencefilin daha pek çok faydası var bünye için, gripten korunmada da faydalıymış. Vikipedi’de zencefilden şöyle bahsediliyor.

 

Annecim de  bu kadar faydalı ve kendine has, hoş bir aromaya sahip bu bitkiyi kekte kullanarak hem gribimize ilaç gibi gelecek hem de lezzetiyle keyfimizi yerine getirecek bir kek çıkartmış ortaya:)..

 

Ceviz, tarçın, üzüm üçlüsü de eklenince  bu kek benim favori keklerimin arasına yerleşiverdi hemen:).

 

İşte tarifi:

 

ZENCEFİLLİ KEK

 

Malzemeleri:

 

3 adet yumurta

1 su bardağı toz şeker

yarım su bardağından biraz fazla sıvıyağ

1 su bardağı süt

1 su bardağı dövülmüş ceviz

1 su bardağı çekirdeksiz kuru üzüm

1 tatlı kaşığı rendelenmiş taze zencefil (kabukları soyulduktan sonra rendelenecek)

1 tatlı kaşığı toz tarçın

aldığı kadar un (yaklaşık 2,5 bardak, annem tam buğday unu kullanmış)

1 paket kabartma tozu

 

 

Yapılışı:

 

Öncelikle yumurtalarla şekeri, şeker eriyene kadar iyice çırpıyoruz. Daha sonra sıvıyağı, sütü, unu, kabartma tozunu, tarçını ve zencefili sırasıyla ekleyip mikserle iyice karıştırıyoruz. Ceviz ve üzümü de ekleyip karıştırdıktan sonra yağlanmış kek kalıbına kek karışımımızı boşaltıyoruz. Önceden 175Cº’ye ısıtılmış fırında pişiriyoruz.

 

Afiyet Olsun:).

EV YAPIMI LİMONATA

Eylül 23, 2010 - 7:32 pm 7 Comments

 

Sonbahar geldi gelecek derken, bu mevsimin en güzel ayının son günlerine ulaştık bile…

 

Ben, tam bir İlk Bahar insanıyım aslında..Kıştan bunalmışken, dünyanın, grilerinden sıyrılıp bin bir renge bürünmesini hayranlıkla izlerim…Kim bilir bir İlk Bahar günü doğmamın da bunda katkısı vardır belki:).

 

İşte tüm bu sebeplerden Son Bahar hep hüzünlendirir beni. Renkler soluklaşacak, hava soğuyacak, güneş, o en parlak yüzünü göstermekten vazgeçecek bir süre için. Ta ki ilk bahar yeniden gelene kadar…Zaten bu devinim olmasaydı, eminim bu kadar çok kıymetini de bilemezdik baharın..

 

Hayat da benzer bir akış aslında; iyi ve kötü zamanların, mutluluk ve mutsuzlukların arasında ilerleyen…O yüzden hayatta zorluklarla, kötü zamanlarla karşılaştıkça hiç yılmıyorum ben. Onlar sayesinde mutluluklarımın kıymetini daha çok anlıyorum ve yaşamanın, hayatın tüm bu değişkenliğiyle, ne kadar da büyük bir mucize olduğunu…

 

Bu yazı, geç de olsa, bir hoş geldin yazısı olsun Son Bahara…

 

Takvimler farklı bir mevsimde olduğumuzu söylese de sıcaklar yazdan kalma şu günlerde…Ve benim hala iç serinletici bir şeylere ihtiyacım oluyor.. Bunun için evde yapılmış limonatadan iyisini düşünemiyorum ben, hele nane yaprakları da bu serinliğe eşlik ediyorsa…

 

İşte Tarifi:

 

EV YAPIMI LİMONATA

 

 

Malzemeleri:

 

4 adet limon (ben yeşil kabuklu limonlardan kullandım)

3 kahve fincanı toz şeker

su

nane

buz

 

Yapılışı:

 

Limonları iyice yıkadıktan sonra uç kısımlarını kesip (kabuklarını soymadan) 4-5 parçaya bölüyoruz. Bu sırada limonun çekirdeklerini mümkün olduğunca ayıklıyoruz (çekirdeğiyle robotta çekince acılık veriyor çünkü). Limonları toz şekerle birlikte bir mutfak robotuna (rondo) alıp iyice çekip öğütüyoruz..Bu karışıma biraz da su ekleyerek şekerin erimesini sağlıyoruz ve süzgeçle iyice süzüyoruz. Elde ettiğimiz yoğun limonataya damak tadına göre su ilave ederek seyreltiyoruz.

 

Her bardağa nane yaprakları ve bol buz ilave ederek servis yapıyoruz..

 

Afiyet Olsun:).. 

BÖĞÜRTLEN REÇELİ

Eylül 21, 2010 - 9:28 am 33 Comments

 

Minicik bir ağaçtı o, bahçenin en kuytu, saklı köşesinde duran… O ufacık haliyle bize bir sürpriz hazırlamış meğer.

 

Bahçedeki böğürtlen ağacımız bu yaz avuç avuç meyve verdi bize:). Birazını tazeyken yiyiverdik oracıkta. Kalanını reçel yaptık eşlik etsin diye kahvaltılarımıza.

 

 

İşte tarifi:

 

BÖĞÜRTLEN REÇELİ

 

 

Malzemeleri:

 

250-300gr  Böğürtlen (fotoğrafta görünen kaptaki kadar)

1 su bardağı toz şeker

3-4 damla limon suyu

 

Yapılışı:

 

Öncelikle böğürtlenleri iyice yıkayıp bir tencereye alıyoruz. Üzerine toz şekeri ilave edip bir gece bu şekilde buzdolabında bekletiyoruz ki böğürtlenler suyunu salsın. Ertesi gün kısık ateşte, reçel kıvam alana kadar pişiriyoruz (bu sırada reçelin üzerinde oluşan köpükleri alıyoruz). Reçeli ocaktan almadan hemen önce limon suyunu da ilave edip hafifçe karıştırıyoruz. Pişen reçeli cam bir kavanoza boşaltıp soğumaya bırakıyoruz, soğuduktan sonra ağzını sıkıca kapatıp buzdolabında saklıyoruz.

 

Afiyet Olsun:)..

DENİZ FASULYESİ SALATASI

Eylül 7, 2010 - 8:08 am 20 Comments

 

Tatil dönüşü Ankara’ya, iş hayatına adaptasyon dönemini başarıyla atlattım en nihayet:)..Eh, kolay olmuyor tabi, denizi, güneşi ve güzel anılarıyla bir Ege kavuşmasını daha geride bırakmak; hele de bir dahaki seneye kadar sürecekse bu ayrılık..

 

Bir önceki yazımda bahsetmiştim; Ege’ye bu seferki gidişimde yeni bir yöresel ot daha öğrendim: Deniz Fasulyesi… Aynen deniz börülcesinde olduğu gibi Dikili’deki  sebze-meyve pazarını gezerken rastladık deniz fasulyesine de. Satıcı teyze hemen oracıkta anlatıverdi bana yapılışını..

 

Ben çok sevdim deniz fasulyesini. Ayıklama kolaylığı açısından da deniz börülcesinin tahtını sarsar bana göre:)..Güzel bir meze-salatayı da arşive kazandırmış oldum böylece:).

 

İşte tarifi:

 

DENİZ FASULYESİ SALATASI

 

 

Malzemeler:

 

1 demet deniz fasulyesi
2 diş sarımsak
2 adet domates
zeytinyağı
1 limonun suyu

 

Yapılışı:

 

Deniz fasulyelerinin uçtaki yapraklı kısımlarını kopartarak alıp yıkıyoruz (sap kısımları kullanılmıyor). Yıkanan deniz fasulyelerini diriliklerini fazla kaybetmeyecek şekilde (yaklaşık 5 dakika) haşlayıp, suyunu süzüyoruz.

 

Diğer tarafta kabuklarını soyduğunuz domatesleri ve sarımsakları rendeleyip bir tabağa aldığımız börülcelerin üzerine döküyoruz. Üzerlerine limon suyu ve istediğimiz miktarda zeytinyağı gezdirip servis yapıyoruz.

 

Afiyet Olsun:))..

 

Bayrama kadar yeni yazı ekleyemem sanırım..Bu yüzden şimdiden herkesin Ramazan Bayramını kutluyorum:)….