Archive for Ekim, 2009

CUMHURİYET BAYRAMIMIZ KUTLU OLSUN…

Ekim 30, 2009 - 12:14 am 7 Comments

Atam, bizlere emanet ettiğin bu en yüce mirasın yılmaz bekçileriyiz…Laik, demokratik, tam bağımsız Türkiye Cumhuriyetini sonsuza dek koruyacağız….

CUMHURİYET BAYRAMIMIZ KUTLU OLSUN…….

FIRINDA BİBERİYELİ TAVUK

Ekim 28, 2009 - 12:25 pm 16 Comments

 

Hem sağlıklı yaşam adına hem de miskinlikle geçen akşamlarımın biraz hareketlenmesi için aylar öncesinde evimin yakınındaki bir spor salonuna kayıt yaptırdım.

 

O süre içerisinde maalesef sayılı kereler gidebildim..Kah yorgunluğu bahane ettim, kah eve girince çıkmak istemedim, üstüne üstlük bir de uzun tatil süreçleri de araya girince bir heves başladığım spor maceram böylece sekteye uğramış oldu..

 

Ama artık yazı geride bırakıp hayatımın düzeni daha bir rayına oturunca geçenlerde karar aldım, bundan böyle daha düzenli spora gideceğim diye..Neyse ki bu kararı oldukça güzel uyguluyorum şimdi. Mesela geçen Pazartesi yine spordaydım. Kişiye özel hazırlanmış bir programım var, onu uyguluyorum genelde. Sporla onca zamandır pek iç içe olmamış bedenim oldukça zorlansa da her seferinde biraz daha alışmış oluyorum. Bu pazartesi de programımı uygulamış, son olarak koşu bandında biraz koşup “bu günlük bu kadar” diyecekken yanıma spor hocalarımızdan biri geldi. “Six packs” diye bir dersimiz var katılır mısınız dedi, bütün güler yüzüyle. Ben “yok, benim programım bitiyor, yetti bana” dediysem de sonunda ikna oldum:). “Six packs” karındaki 6 parça kası temsil ediyor ve tamamen karın kaslarını çalıştırmaya (hem de ne çalıştırma:)) yönelik bir ders bu. Dersin sonunda suyum çıktı diyebilirim, öyle ki bugün hala karın kaslarım feci şekilde ağrıyor. Ama bütün bu ağrılar aksine beni mutlu ediyor, demek ki iyi çalıştırmışız kasları:).

 

İşten yorgun argın gelince bir de spora gitmek başta hayli zor da gelse spor yaptıktan sonra gerçekten daha mutlu hissediyorum kendimi. Spor zihin doluluğuna da çok iyi geliyor. Umarım bu azmim devam eder de en azından şu spor salonu üyeliğimin hakkını veririm:).

 

Sağlık için bu kadar faydalı bir konudan bahsetmişken, vücudumuz için en az spor kadar gerekli olan şey elbette sağlıklı ve dengeli beslenmek.

Besin değeri yüksek, içinde besin gruplarının dengeli yer aldığı ve bir o kadar da hafif bir tarif vererek sağlıklı beslenmeye katkıda bulunayım ben de:)…

 

Aşağıdaki yemek evdeki malzemelere bakarak tamamen doğaçlama olarak yapıldı. Biberiyenin kendine has aroması, tavuk ve sebzelerin lezzetiyle birleşti. Yemek, fırında, kapaklı kapta, kendi suyuyla ağır ağır piştiği için tadına doyum olmadı.

 

İşte hafif ve leziz yemeğimizin tarifi:

 

FIRINDA BİBERİYELİ TAVUK

 

 

Malzemeleri:

 

4 adet kemiksiz, derisiz tavuk but

1 adet derisiz tavuk göğüs

2 adet orta boy patates

2 adet orta boy kuru soğan

2-3 adet domates

2 yemek kaşığı zeytinyağı

birkaç dal taze biberiye

tuz, karabiber

 

Yapılışı:

 

Öncelikle tavukları iri kuşbaşı şeklinde doğruyoruz. Patatesleri ve soğanları da tavukların büyüklüğünde doğruyoruz. Kapaklı bir fırın kabına (ben kapaklı borcam kullandım) tavuğu, patatesi ve soğanı koyuyoruz. Biberiyeleri küçük yapraklar şeklinde kopartıp diğer malzemelere ekliyoruz. Zeytinyağını, tuzu, karabiberi de ekleyip hepsini harmanlıyoruz. Domateslerin kabuklarını soyup küp küp doğrayıp diğer bütün malzemelerin üzerine döküyoruz. Kabın kapağını kapatıp, 200 C°’ye ısıtılmış fırında yemeğimizi suyunu çekene kadar pişiriyoruz.

 

Afiyet olsun:).

 

MİKRODALGA FIRINDA KEK (BROWNİ)

Ekim 26, 2009 - 12:44 pm 39 Comments

Çok uzun süredir düşündüğüm bir şeydi mikrodalga fırın almak.

Aslında almadan önce baya da araştırma yaptım. İnternette mikrodalga fırınlar hakkında olumlu ve olumsuz pek çok yazı vardı. Yararları-zararları, getirdikleri-götürdükleri derken pek çok forum yazısı ve makale okudum. Mikrodalga fırın kullanan dost ve akrabalara sordum. Sonunda bizim hayatımızı oldukça kolaylaştıracağını düşünerek almaya karar verdik.

Kullanma kılavuzunu şöyle bir yalayıp yuttuktan sonra mikrodalga fırınımla pratikte de tanışmaya geldi sıra:). İlk olarak kumpir yaptım. Evet evet, hani şu fırında közlenmesi için saatlerce beklememiz gereken patatesler toplam 6 dakikada hamur gibi pişmişti:). Kumpirin tarifini tekrar yapıp fotoğrafladıktan sonra vereceğim. Bugün paylaşmak istediğim başka bir mikrodalga tarifi var…

Kumpir yapmak dışında neler yaptım? Yemek ısıttım 30 saniyede, kahvaltı için sandviç ekmeğinin arasına kaşar peyniri koyup fırınladım yine 30 saniyede, kestane pişirdik (kestaneler közlenmiyor ama yumuşacık pişiyor, közlemek için sanırım ızgara fonksiyonunu da çalıştırmak lazım) ve mis gibi browni yaptım sadece 5 dakikada (hem de 2 gün içinde iki kez:)).

Bugün de bu harika browni tarifini paylaşmak istiyorum sizlerle. Tarif Tea Time blogundan sevgili Mine’ye ait. O da Yemekbiz blog grubundan alıp denemiş. Tarifi aynen denedim. Tek fark olarak içine ayrıca birer avuç kırılmış ceviz ve fındık koydum. Çok güzel, sünger gibi kabaran bir kek oldu. Bu güzel tarif için Mine’ye çok teşekkür ediyorum.

Tarifin orjinali burada. Ben ayrıca aşağıya da ekliyorum:

MİKRODALGA FIRINDA KEK

  1. Bir bardak un (120 gr), 1/2 paket kabartma tozu ve bir tutam tuzu karıştırın.
  2. Başka bir kapta 3/4 bardak şeker (120 gr), 1/2 bardak sıvıyağ, 1/2 bardak süt ve 1,5 yemek kaşığı kakaoyu karıştırın. Bu karışımın 1/2 bardağını ayırın. Kalan karışımın içine teker teker 2 yumurta ekleyin ve üzerine unu eleyin.
  3. Mikrodalga fırına uygun bir kabı hafifçe yağlayın (cam kullanıyorum). Hamuru kaba dökün ve fırının en yüksek derecesinde (benimki 800 Watt) 6 dakika pişirin. Daha önceden ayırdığınız yarım bardak sosu sıcak kekin üzerine dökün. İsterseniz bir 30 saniye daha fırına verebilirsiniz.
  4. Ilıkken yanında vanilyalı dondurma ile servis yapın.

NOT:

  • Ben kek hamurunun içine kırılmış ceviz ve fındık ekledim, çok güzel oldu.
  • Dondurmam yoktu, kekin üzerine hindistancevizi serperek servis yaptım. Dondurmayla da nefis olacağını düşünüyorum.
  • Benim mikrodalga fırınımın en yüksek gücü 900 watt. O yüzden 5 dakika benim kekin pişmesine yetti.

Mikrodalga fırınım ile denemelerim süreceeek;)..

KIYMALI BAMYA

Ekim 22, 2009 - 9:02 am 24 Comments

Şu sıralar Ikea’nın bir reklamı gösteriliyor..Orada minik bir kız var “yine mi bamyaaa” deyip yüzünü buruşturuyor…İşte ona bayılıyorum ben. Ne tatlı bıcırık, maşallah…

Ben o reklamı seyrederken hem çok gülüyorum hem de ciddi ciddi canım bamya çekiyor:). Bamya küçüklüğümden beri benim en sevdiğim yemeklerden biridir. Ben o küçük kız kadarken sofraya bamya geldiğinde onun aksine ben çok mutlu olurdum.

Bamyanın sevmeyeni de çok biliyorum. Hatta etrafımdaki insanlardan gördüğüm kadarıyla, seveni çok seviyor sevmeyeni de ağzına bile koymuyor. Bizde annem de babam da yemek seçmezdi, şanslarına abim ve ben de o şekilde yetiştik (sadece abimin kabak tatlısı duvarını yıkamadık, o ayrı:), ağzına bile sürmez nedense kabak tatlısını)..

Sözün özü ben bayılırım bamyaya, ekşi ekşi mis gibi:)..Her gün olsa yiyebilirim hatta..

İşte Mis gibi Bamya yemeğinin tarifi:

KIYMALI BAMYA

Malzemeleri:

Yarım kilo bamya

200 gr yağsız dana kıyma

1 adet orta boy kuru soğan

2 adet domates

2-3 yemek kaşığı sıvıyağ

1 tatlı kaşığı biber salçası

1 limonun suyu

tuz, karabiber, kırmızı pul biber

Yapılışı:

Öncelikle bamyaları iyice yıkıyoruz. Daha sonra bamyaların tepesini bıçakla, huni biçiminde soyuyoruz. Bamyaları ayıklamadan önce yıkamak bir püf noktası. Bu şekilde yaparsak ve başlarını huni şeklinde düzgünce kesersek bamyalar salyalanmaz.

Daha sonra bir tencereye sıvıyağı alıp kıymayı ve yemeklik doğranmış soğanı ilave edip iyice kavuruyoruz. Kıyma kavrulunca biber salçasını ve soyup küp küp doğradığımız domatesleri de ilave edip iyice kavrulmasını sağlıyoruz. Bamyaları tencereye koyup hafif karıştırdıktan sonra üzerini geçmeyecek kadar kaynar su koyuyoruz. Limon suyunu, tuzu ve baharatları ekleyip kısık ateşte, fazla karıştırmadan bamyalar yumuşayıncaya kadar pişiriyoruz. Sıcak sıcak, yanında pirinç pilavıyla servis ediyoruz..

Afiyet olsun:)…

HİNDİSTANCEVİZLİ REVANİ

Ekim 17, 2009 - 9:25 am 28 Comments

Yine bir haftanın sonuna daha geldik.. Bu hafta nasıl geçecek derken Cumartesi gününü görüverdik bile.

Kışın gelişini vurgular şekilde, hızla kısalıyor günler. Artık sabahları kalktığımda gece gibi karanlık oluyor her yer (6:30’da kalkıyorum her sabah). Öyle ki “yok yaa, bu kalkma saati olamaz daha” diyorum kendime her sabah, sonra alarm saatinin gösterdiği acı gerçekle karşılaşıyorum:).

Akşamları işten eve dönerken kapkaranlık oluyor artık gökyüzü, bu sefer de dönüş yolunda başlıyorum uyuklamaya. Neyse ki arabayı ben kullanmak zorunda değilim, rahat rahat uyukluyorum:) (iş-ev arası yaklaşık 45 dk.’lık yolumuz var bizim).

Elbette mevsim değişimine vücut saatim de ayak uyduracak, öyle umuyorum:)).
Kış aylarına girmesek de daha Ankara’da oldukça serinleyen hava Kışın yüzünü bize hatırlatmaya başladı bile. Bu aralar böyle haller içindeyim ben.. Kışı sevebilmek için nedenler arıyorum kendime. Mesela Kış olmasa ilkbaharın kıymetini nasıl bilirdik dimi:)?

Kedi gibi sıcağa kaçarım ben her zaman, çoğu kez kalorifere yapışmış halde görürsünüz beni. Ben bir kış insanı değilim, olamadım da hiçbir zaman ama enerji verme potansiyeliyle alttaki tam bir kış tatlısı bana sorarsanız (yazıyla tarifi nasıl bağladım ama:))..

Şerbetli tatlıları sütlü tatlılar kadar çok sevmesem de içimin üşüdüğü bu ilk soğuk havalarda bu tatlı, hafifliğiyle ve bol hindistancevizi aromasıyla diğer şerbetli tatlılardan bambaşka bir yer edindi benim kalbimde..

Havalar değişirken bize enerji verecek, zinde tutacak, mutlu edecek çok güzel bir tatlı bu..

İşte tarifi:

HİNDİSTANCEVİZLİ REVANİ

Malzemeleri:

3 adet yumurta
1 su bardağı sıvıyağ
1 su bardağı irmik
1 su bardağı un
1 su bardağı Hindistancevizi rendesi
1 paket kabartma tozu
1 paket vanilya

şerbeti için:

3 su bardağı şeker
2,5 su bardağı su
küçük bir limon dilimi

üzerine: Hindistancevizi rendesi

Yapılışı:

 Öncelikle yumurtaları ve yağı bir karıştırma kabında iyice çırpıyoruz. İrmiği, unu, hindistancevizini, vanilyayı ve kabartma tozunu ekleyip karıştırarak bir hamur elde ediyoruz. Yağlanmış yuvarlak bir fırın kabına karışımı boşaltıyoruz. Önceden 170C°’ye ısıtılmış fırında, kızarana kadar pişiriyoruz.

Diğer yanda, şerbetini hazırlıyoruz. Şekeri, suyu ve ufak bir dilim limonu kıvam alıncaya kadar kaynatıp, limon dilimini şerbetten çıkartıyoruz, şerbeti ılımaya bırakıyoruz.

Fırından çıkıp soğumuş tatlıya sıcak şerbeti döküyoruz (şerbet çok kaynar olmayacak, biraz ılıyacak). Tatlıyı iyice soğutup, dilimleyip, üzerine hindistancevizi serperek servis ediyoruz.

Afiyet olsun:)…

Herkese dinlendirici, eğlenceli, güzel bir haftasonu diliyorum…

YOĞURTLU KÖZLENMİŞ PATLICAN SALATASI

Ekim 12, 2009 - 3:48 pm 32 Comments

 

 

“Patlıcan” demişken…

Sanırım sevmediğim yemeği yok patlıcanın ama bu salata benim için patlıcanın en güzel halidir. Sade, hafif ama bir o kadar da lezzetli. Ayrıca davet sofraları için de güzel bir meze.

 

İşte tarifi:

 

 

YOĞURTLU KÖZLENMİŞ PATLICAN SALATASI

 

Malzemeleri:

 

2 adet patlıcan

1 kase süzme yoğurt (kesinlikle Sütaş’ınkini tavsiye ediyorum, lezzeti bana göre bambaşka)

1 diş sarımsak (isteğe göre artırılabilir)

tuz

toz kırmızı biber

 

Yapılışı:

 

Öncelikle ocakta ya da fırında patlıcanları közlüyoruz. Daha sonra közlenen patlıcanları soyup ufak ufak doğruyoruz. Sarımsağı dövüp süzme yoğurda ekliyoruz. Doğranan patlıcanları sarımsaklı yoğurtla karıştırıp tuz ve çok az kırmızı biberle tatlandırıyoruz. Salatayı bir servis tabağına alıp süsledikten sonra servis ediyoruz.

 

Afiyet olsun:).

 

Herkese verimli ve güzel bir hafta diliyorum….

MİS GİBİ KARNIYARIK

Ekim 9, 2009 - 7:21 am 24 Comments

Tuhaf birşey oldu. Aslında bu yazıyı dün yayınlamıştım, hatta yorumlar bile gelmiş, ben de cevap yazmıştım. Bugünse ilginç bir biçimde o yazı yok olmuş, yorumlar da:( . Hiç anlamadım…

Başına aynı durum gelen oldu mu hiç? Bana ilk defa oldu..Neyse ki yazının kopyası bendeydi. Tekrar yayınlıyorum..

 

Patlıcanla ilgili pek çok tarife blogumda yer vermişim ama şaşırdım nedense karnıyarık tarifi yok..Oysa patlıcan denilince akla ilk gelen yemektir belki de karnıyarık.

 

Şöyle yanında pirinç pilavı ve cacık da olursa ne güzel yenir:). Etle arası pek hoş olmayan benim bile sevdiğim bir yemektir. Tabi bir şartla; fazla yağlı yapılmış olmamalı:). Bunu da patlıcanı kızarttıktan sonra fazla yağını kağıt havluya emdirip, yemeğin içine ya da suyuna başka ilave yağ koymayarak sağlıyorum ben. Lezzetinden bir şey eksilmiyor bana göre.

 

Yazın bahçemizin patlıcanlarıyla yapılıp, organik organik inivermişti midelerimize bu güzel karnıyarık yemeği. Annecimle beraber hazırlamıştık. Elimdeki bütün bahçe patlıcanlarını değerlendirme amaçlı bu kadar çok yapılmıştı. Ben vereceğim tarifi daha makul miktarla vereceğim elbet:).

 

Kış geldikçe yazın güzel patlıcanlarına da veda ediyoruz. Son güzel patlıcanları böyle değerlendirmeye ne dersiniz:).

 

İşte tarifi:

 

 

KARNIYARIK

 

Malzemeleri:

 

6 adet orta boy patlıcan

2 adet orta boy kuru soğan

2-3 adet sivri biber

2-3 diş sarımsak
2 adet domates
250 gr dana kıyma
yarım demet maydanoz
tuz, karabiber, kırmızı biber

1 yemek kaşığı salça

kızartmak için: sıvıyağ

ayrıca karnıyarıkların üzeri için: domates ve sivri biber dilimleri

 

 

Karnıyarıklar fırına girmeden önce:)

 

Yapılışı:

 

Öncelikle patlıcanları yıkayıp, alaca soyup, tuzlu suyun içinde yaklaşık 1 saat kadar bekletiyoruz ki acı suları çıksın.

 

Diğer tarafta yemeklik doğradığımız kuru soğanları ve sivribiberleri, küçük küçük kestiğimiz sarımsakları kıyma ile birlikte bir tencerede kavuruyoruz. Kıyma suyunu salıp çektikten sonra kabuklarını soyup küp küp kestiğimiz domatesleri ilave edip bir süre daha kavuruyoruz. Domates de suyunu çekince tuz ve baharatları ve ince ince kıydığımız maydanozu ekleyip hepsini karıştırıyoruz.

 

Patlıcanları yıkayıp kuruladıktan sonra sıvıyağda çevire çevire kızartıyoruz. Kızaran patlıcanları kağıt havlunun üzerine alıp fazla yağlarının süzülmesini sağlıyoruz. Yağı süzülen patlıcanları bir fırın tepsisine dizdikten sonra ortalarını açıyoruz (ben bir maşa yardımıyla açıyorum, bıçakla da olur). Patlıcanların ortasındaki yarıklara kıymalı içi paylaştırıyoruz. Her patlıcanın üzerine birer dilim domates ve biber yerleştiriyoruz.

 

Salçayı, 1-2 su bardağı sıcak suyla ezip patlıcanların üzerine ve tepsiye gezdiriyoruz. Patlıcanlar iyice yumuşayana kadar fırında pişiriyoruz.

 

Afiyet olsun:))…

BİR BLOG DENEMESİ: GAZOZLU POĞAÇA

Ekim 5, 2009 - 11:02 am 29 Comments

 

Bloglardan ne çok şey öğrendim bu güne kadar..Pek çok yeni tarif, yöresel lezzetler, başka ülke yemekleri, hiç bilmediğim otlar-meyveler, püf noktaları ve daha neler neler…

 

Vakit buldukça da denemek için kaydettiğim tarifleri yapıyorum bir bir..Bu haftasonu bir blog denemesi yaptım. Tarif, çok beğendiğim Kibele Sofrası blogundan. Banu’nun birbirinden güzel tariflerine buradan ulaşabilirsiniz. Gazozlu poğaçanın orijinal tarifi de bu sayfada.

 

Arşivimde bulunması açısından ben tarifi buraya da ekliyorum.

 

Ben tarifi uygularken bir iki ufak değişiklik yaptım. Birincisi hemen hemen bütün hamurişlerinde yaptığım gibi yine tam buğday unu kullandım normal un yerine. İkinci olarak da 250 gr. Tereyağı yerine 2 yemek kaşığı tereyağı ve yarım su bardağı zeytinyağı kullandım.

Not: Aşağıdaki tarifte malzemelerde parantez içinde yazılanlar benim değiştirmelerim.

 

Gerçekten çok güzel poğaçalar oldu. Herkese tavsiye ederim.

 

Banucum bu güzel tarif için teşekkürler:).

 

İşte tarifi:

 

 

GAZOZLU POĞAÇA

 

Malzemeleri:

 

1 su bardağı oda ısısında sade gazoz

çamlıca marka vb.

yarım su bardağı su

250 gr tereyağı oda ısısında (2 yemek kaşığı tereyağı+yarım su bardağı zeytinyağı)

30 gr yaş maya veya

1 çorba kaşığı toz maya (ben bir paket instant maya kullandım)

1 çorba kaşığı şeker

1 tatlı kaşığı tuz

un (tam buğday unu)

 

İçine: peynir maydanoz karışımı vb. (ben örgü peyniri kullandım)

 

Üzerine:

yumurta sarısı

çörek otu vb.

 

Yapılışı:

 

Yoğurma kabına gazoz,su, maya, şeker ve tuz eklenir karıştırılır. 2 su bardağı un ilave edilir elle yoğurulur.  250 gr oda ısısında tereyağı eklenir tekrar yoğurulur ve azar azar un ilavesi ile yumuşak bir hamur yapılır. yarım saat mayalanır. hamur 4 parçaya ayrılır her parça az unlu zeminde merdaneyle tatlı tabağından büyük açılır bıçakla veya hamur ruletiyle 8 üçgen parçaya kesilir. hazırlanan iç yerleştirilir sigara böreği gibi sarılır. yağlanmış tepsiye aralıklı dizilir. üzerine yumurta sarısı ve çörek otu serpilir 30 dakika  mayalanır. önceden ısınmış 185 derecede pişirilir.

not: Gazoz bardağa konmadan önce kendi şişesinde oda ısısında bekleyene kadar açılmamalı. gazozun gazının gitmemesi gerekiyor. tarıf yuva mayadan..

 

Afiyet olsun:)..

 

Herkese mutlu, sağlıklı, güzel bir hafta diliyorum……