Archive for the ‘DİĞER TATLAR’ Category

UĞUR BÖCEKLİ KANEPELER

Nisan 14, 2011 - 3:11 pm 19 Comments

 

Bugün sayfam renkli mi renkli, neşeli mi neşeli:)..Hepsi bu Uğur Böceklerinin sayesinde:)..

 

Bu hafta annemin arkadaşları bize konuk oldular. Ve ben de bu sefer onların bu güzel gününe dahil oldum. Hep beraber harika bir gün geçirdik. Hoş sohbetler edildi, yemekler yendi, tarifler alınıp verildi…Zamanın nasıl geçip gittiğini anlayamadık bile:). Hepsi de birbirinden tatlı bayanlar. Oldum olası bayılırım annelerin günlerine:).

 

O gün daha önce tarifini paylaştığım bu likörü de tattık hep birlikte. Gerçekten çok lezzetli olmuş. Meyvelerin tadı, aroması olduğu gibi geçmiş liköre:).

 

Bu Uğur Böcekli Kanepeleri de onlar için hazırladım ben. Görünce neşelensinler, içleri açılsın istedim. Gerçekten de bu şirin kanepeler istediğim etkiyi yarattı, tadanlardan da tam not aldı:).

 

Bu kanepeleri uzun zamandır pek çok blogda görüp beğeniyordum. Bu yüzden tarifi aldığım belli bir site yok ama aklımda kaldığınca yapmaya çalıştım.

 

İşte Tarifi:

 

UĞUR BÖCEKLİ KANEPELER

 

 

Malzemeler:  (20 adet için)

 

10 adet minik domates (sert olanlar tercih edilmeli)

kepekli tost ekmeği

labne peyniri

maydanoz

siyah zeytin

siyah zeytin ezmesi

 

Yapılışı:

 

Öncelikle kepekli tost ekmeğinden kurabiye kalıplarıyla daire ya da çiçek şekilleri çıkarıyoruz. Her bir ekmeğin üzerine bolca labne peyniri sürüyoruz. Ekmeklerin köşesine doğru birer ikişer yaprak maydanoz koyuyoruz.

 

Domatesleri önce ikiye bölüyoruz, sonra uğur böceklerinin kanatlarını yapmak için domatesin dibini bıçakla minicik üçgen biçiminde kesip çıkarıyoruz. Domates dilimlerini de ekmeklerin üzerine yerleştiriyoruz.

 

Siyah zeytinleri ikiye kesip çekirdeklerini çıkartıyoruz. Kafaları oluşturacak biçimde domateslerin uçlarına zeytinleri yerleştiriyoruz. Zeytin ezmesini bir kürdan yardımıyla domatesin üzerine nokta nokta koyuyoruz, bunlar da benekleri oluşturuyor.

 

Düz bir servis tabağına kanepeleri dizip servis ediyoruz.

 

Afiyet Olsun:).

NARENCİYE LİKÖRÜ

Nisan 4, 2011 - 11:44 am 20 Comments

 

Bir açıp bir kapayan gökyüzüyle, kararsız bulutlarıyla, serin serin çiseleyen yağmuruyla bahar gelip gelmemek arasında kalmış gibi bu günlerde… Oysa bahar dalları birer ikişer gösteriverdiler kendilerini pek çok bahçede. Bunu görmek bile insanın içini açmaya yetiyor:).

 

Hala manav raflarında narenciyelere ulaşabiliyorken ilk gördüğüm anda denemeyi aklıma koyduğum bir tarifi paylaşmak istiyorum bugün. Çok sevdiğim, Dokuzuncubulut blogunda rastladığım, Narenciye Likorü’nün tarifini.

 

Ben yaklaşık 10 gün önce hazırladım likörümü. Yani birkaç gün sonra tatmak için hazır olacak:). Bu bekleyiş beni hayli heyecanlandırıyor. Tadının güzel olduğuna şüphem yok. Zaten hazırladıktan sonraki görüntüsü bile insanı mutlu etmeye yetiyor. Rengarenk çeşit çeşit narenciye, kavanoz içinde adeta süsü oldu mutfağımızın…

 

Yazın taze vişneler çıkınca bir de vişne likörü denemek istiyorum:).

 

Tarifi, benim arşivimde de bulunması için aynen buraya ekliyorum. Tarifin orjinaline burayı tıklayarak Dokuzuncubulut blogundan ulaşabilirsiziniz.

 

Sevgili adaşıma bu güzel tarifi bizlerle paylaştığı için çok teşekkür ediyorum:).

 

 

İşte Tarifi:

 

NARENCİYE LİKÖRÜ

 

Malzemeler:

 

•1 pembe greyfurt

•1 portakal

•1 kan portakalı

•2 mandalina

•1 lime limon

•1 limon

•yeteri kadar votka (kabınızın alacağı miktarda) 

•yeterli boyda kavanoz

 

•1 parmak büyüklüğünde taze zencefil

•1/2 su bardağı şeker

•1/2 su bardağı su

(Adaptasyon: http://marcussamuelsson.com)

 

 

Hazırlanışı:

 

•Zencefilin kabuklarını soyun, ince dilimler halinde doğrayın. Sos tenceresine su ve şekeri koyun, zencefil dilimlerini ekleyin ve şeker eriyip, su biraz kalınlaşıncaya kadar pişirin. Böylece zencefilli basit şurup elde edmiş olacaksınız. Soğuyunca süzgeçten geçirin ve bir kenarda bekletin.

 

•Yıkadığınız meyveleri boylarına göre, üçgen, elma dilimi ya da yuvarlak ince dilimler halinde doğrayın. Küçük olanları sadece ikiye ya da dörde bölün. Çekirdeklerini çıkarın.

 

•Meyveleri ağzı genişçe, steril edilmiş cam bir kavanoza koyun. Üzerine zencefil şurubunu ekleyin ve meyvelerin üstünü örtecek kadar votka ekleyin. Kapağını hava almayacak şekilde sıkıca kapatın ve 10-15 gün bekletin. Votka olmaya başladıkça, votkanın rengi biraz sarıya dönecek, meyvelerin biraz rengi değişip, kavanozun içinde yukarıya doğru yükselmeye başlayacaklar.

 

•Bu süre sonunda önce süzerek bir kaba aktarın, ardından ince bir tülbentten geçirerek ikinci bir süzme yapın ve şişelere doldurun. Dilediğiniz şekilde servis edebilirsiniz.

 

 

Dikkat edelim!

 

•Meyvelerden bulamadığınız olursa yerine diğerinden koyabilirsiniz.

•Votka ölçüsü vermiyorum, kullandığınız meyve ve kavanozun miktarına göre değişecektir.

•Açtığınızda tadı sert gelirse biraz daha şerbet kaynatıp ilave edebilirsiniz. Tam tersi biraz tatlı gelirse, istediğiniz tadı yakalayana kadar votka ekleyebilirsiniz.  

 

EV YAPIMI LİMONATA

Eylül 23, 2010 - 7:32 pm 7 Comments

 

Sonbahar geldi gelecek derken, bu mevsimin en güzel ayının son günlerine ulaştık bile…

 

Ben, tam bir İlk Bahar insanıyım aslında..Kıştan bunalmışken, dünyanın, grilerinden sıyrılıp bin bir renge bürünmesini hayranlıkla izlerim…Kim bilir bir İlk Bahar günü doğmamın da bunda katkısı vardır belki:).

 

İşte tüm bu sebeplerden Son Bahar hep hüzünlendirir beni. Renkler soluklaşacak, hava soğuyacak, güneş, o en parlak yüzünü göstermekten vazgeçecek bir süre için. Ta ki ilk bahar yeniden gelene kadar…Zaten bu devinim olmasaydı, eminim bu kadar çok kıymetini de bilemezdik baharın..

 

Hayat da benzer bir akış aslında; iyi ve kötü zamanların, mutluluk ve mutsuzlukların arasında ilerleyen…O yüzden hayatta zorluklarla, kötü zamanlarla karşılaştıkça hiç yılmıyorum ben. Onlar sayesinde mutluluklarımın kıymetini daha çok anlıyorum ve yaşamanın, hayatın tüm bu değişkenliğiyle, ne kadar da büyük bir mucize olduğunu…

 

Bu yazı, geç de olsa, bir hoş geldin yazısı olsun Son Bahara…

 

Takvimler farklı bir mevsimde olduğumuzu söylese de sıcaklar yazdan kalma şu günlerde…Ve benim hala iç serinletici bir şeylere ihtiyacım oluyor.. Bunun için evde yapılmış limonatadan iyisini düşünemiyorum ben, hele nane yaprakları da bu serinliğe eşlik ediyorsa…

 

İşte Tarifi:

 

EV YAPIMI LİMONATA

 

 

Malzemeleri:

 

4 adet limon (ben yeşil kabuklu limonlardan kullandım)

3 kahve fincanı toz şeker

su

nane

buz

 

Yapılışı:

 

Limonları iyice yıkadıktan sonra uç kısımlarını kesip (kabuklarını soymadan) 4-5 parçaya bölüyoruz. Bu sırada limonun çekirdeklerini mümkün olduğunca ayıklıyoruz (çekirdeğiyle robotta çekince acılık veriyor çünkü). Limonları toz şekerle birlikte bir mutfak robotuna (rondo) alıp iyice çekip öğütüyoruz..Bu karışıma biraz da su ekleyerek şekerin erimesini sağlıyoruz ve süzgeçle iyice süzüyoruz. Elde ettiğimiz yoğun limonataya damak tadına göre su ilave ederek seyreltiyoruz.

 

Her bardağa nane yaprakları ve bol buz ilave ederek servis yapıyoruz..

 

Afiyet Olsun:).. 

TATİLDEN DÖNÜŞ VE BİR TARİF: KRİSTAL KELEBEĞİN MARİNE SOSUYLA TAVUK

Ağustos 31, 2010 - 7:56 am 30 Comments

 

Mola dedim, tatil dedim; eve döndüm, geldim, bloga yazma konusundaki tembelliğimi bir süre daha bu kılıflara sakladım:))..

 

Ama bu sürede çok iyi dinlendim. Günlerin monotonluğunu Ege’nin güneşiyle, deniziyle unutuverdim. Bol bol kitap okudum, fotoğraflar çektim. Uzun süredir görüşemediğimiz aile dostlarımızla tekrar bir araya gelip sohbetler ettik.

 

Bundan önceki pek çok yazımda Ege’yi, doğasını, insanlarını ne kadar çok sevdiğimden bahsetmiş olmam lazım. Öyle ki bazen kendimi tamamen oraya ait hissediyorum. Ve her sene yazlığa gidip de Ege ile buluşacağım zamanları iple çekiyorum.

 

Ankara’nın sıcaklardan kavrulduğu günlere denk geldi bizim Dikili’ye gidişimiz. Orası da sıcaktı ama o kendine has esintisi sıcaklarla baş etmemizi kolaylaştırdı.

 

Ege’nin en sevdiğim yanlarından biri de ilçelerin sebze-meyve pazarları..Her şey o kadar çeşitli ve taze ki.. Ankara’da marketlerde asla bulamayacağım tazelikte ve doğal sebze-meyveye rahatlıkla ulaşabiliyorum oradayken. Pazarcı teyzelerle sohbet edip onlardan farklı otların pişirilişleri hakkında bilgiler aldım yine (ilerleyen yazılarda bununla ilgili bir de tarif paylaşacağım).

 

Bu yazıda ise benim oluşturduğum (tamam, “uydurduğum” diyelim:)) bir Soslu Tavuk tarifi vermek istiyorum. Tavuklar bu sosun içinde yeterince bekleyince oldukça yumuşayıp lezzetleniyor. Öyle ki tavuğun göğüs etiyle yapıyor olmama rağmen, göğüs etinin dezavantajı olan o “kuruluk”tan eser kalmıyor. Hatta herkes tavuğun but kısmından yapıldığını düşünüyor.

 

 

Hayret, o kadar sık yaptığım bir yemek olmasına rağmen fotoğraflayıp tarifini paylaşmamışım şimdiye dek. Yazlıktayken yaptığımda hemen fotoğraflarını çekişim işte bu yüzden:).

 

Ben aynı marine sosunu bazen kırmızı ette de kullanıyorum, o da çok iyi sonuç veriyor. İleriki zamanlarda o şekilde bir tarif de paylaşırım mutlaka.

 

Adına da “Kristal Kelebeğin Marine Sosuyla Tavuk”  diyelim mi:)?

 

İşte tarifi:

 

KRİSTAL KELEBEĞİN MARİNE SOSUYLA TAVUK

 

 

Malzemeleri:

 

750 gr tavuk göğsü (kuşbaşı ya da ince şerit halinde doğranmış)

 

sosu için:

 

2 yemek kaşığı sirke

1 tatlı kaşığı karbonat

4 yemek kaşığı soya sosu

2 yemek kaşığı nişasta

1 yemek kaşığı süzme bal

3-4 yemek kaşığı zeytinyağı

kekik, pul biber, karabiber

 

Yapılışı:

 

Öncelikle tavuk göğüs etini doğrayıp hazırlıyoruz. Diğer yanda geniş bir kabın içinde bütün sos malzemelerini iyice karıştırıp baharatlarını damak tadımıza göre ayarlıyoruz. Tavukları kabın içinde iyice sosa bulayıp bu şekilde buzdolabında bir gece bekletiyoruz. Sosun içinde bekleyip yumuşayan tavukları bir tavaya alıp harlı ateşte kavuruyoruz. Pişirirken tuzuna bakıp gerekirse tuz ekliyoruz (normalde soya sosu tuzlu olduğu için fazla tuz gerekmeyebilir). Sıcak sıcak servis ediyoruz.

 

 

Ben tavukların yanına Fırında Baharatlı Patates yaptım. Zaten yıllardır patatesi kızartmak yerine bu şekilde pişiriyorum ben. Onun da tarifi kısaca şöyle: taze patatesleri iyice yıkayıp (gerekirse fırçalayarak), kabuklarını soymadan yarım ay şeklinde doğruyoruz. Derin bir kap içinde zeytinyağı, tuz ve baharatlarla harmanlıyoruz. Ben baharat olarak kekik, karabiber ve toz kırmızı biber kullandım. Patatesleri yağlı kağıt serilmiş bir tepsiye yayıp 180C°’ye ısıtılmış fırında kızarana kadar pişiriyoruz.

 

Afiyet Olsun:))..

ESMER BULGURDAN KISIR

Haziran 17, 2010 - 9:08 am 22 Comments

 

 

Kısır’ı kim sevmez ki:)?. Özellikle çocukluk anılarımda, anne günlerinin vazgeçilmezidir kendisi..Ve malzemeler üç aşağı beş yukarı aynı da olsa yapana has bir lezzettir. Kimisi ekşisini çok koyar, kimi kimyonunu, belki de yeşilliğini bol tutar bir başkası..Ve illa kısırının lezzetiyle meşhur birileri mutlaka vardır…

 

Ben kısırımla meşhur falan olmadım hiç:). Belki de çok sık yapmadığımdandır bu. Ama aile damak tadımıza göre şekillenen bize has bir tarif de oluşmuştur yıllar yılı. Annemin usulü yaparım ben kısırı. “O nasıl oluyor?” derseniz; kuru soğanı, sarımsağı ve salçayı mutlaka kavururum. Elimde taze marullar varsa diğer yeşilliklerden hariç mutlaka biraz da marul koyarım kısırımın içine. Bu sefer bu konuda çok şanslıydım; bütün yeşilliklerimiz işyerimizin bahçesinden toplanıp gelmişti, tazecikti hepsi:).

 

Özellikle havaların bunaltıcı sıcaklığa ulaştığı şu günlerde kısır, benim için bir salatadan öte başlı başına bir yemek halini alıyor. Esmer bulgurla yaptığım için de çok daha sağlıklı oluyor…

 

İşte tarifi:

 

ESMER BULGURDAN KISIR

 

 

Malzemeler:

 

2 su bardağı ince esmer bulgur

3 yemek kaşığı zeytinyağı

1 adet orta boy kuru soğan

3-4 diş sarımsak

1 yemek kaşığı domates salçası

1 yemek kaşığı biber salçası (biz acı sevdiğimiz için acı biber salçası kullandım)

5-6 dal taze soğan (yeşil kısımları kullanılacak)

yarım bağ maydanoz

4­-5 yaprak marul

nar ekşisi

1 tatlı kaşığı kimyon (miktarı damak tadına göre değiştirilebilir)

pul biber

tuz

 

Yapılışı:

 

Öncelikle bulguru bir kabın içinde kaynar suyla ıslatıyoruz. Ben kaynar suyunu göz kararı olarak koyuyorum ama 1 bardak kadar konulup bulgurların sertliğine göre gerekirse ilave edilebilir. Diğer yanda bir tencereye zeytinyağını alıyoruz. Yemeklik doğranmış kuru soğanları ve minik doğranmış sarımsakları sararıncaya kadar kavuruyoruz. Salçaları da ekleyip bir süre daha kavuruyoruz. Bütün bu kavrulan malzemeye ıslatıp şişmesini sağladığımız bulguru ilave ediyoruz. Taze soğanı, maydanozu ve marulu ince ince doğrayıp diğer malzemelere ekliyoruz. Nar ekşisini ve baharatları damak tadına göre ayarlayıp ilave ediyoruz. Ben ekşice sevdiğimden nar ekşisini bol tutuyorum. Taze marul yapraklarıyla beraber servis ediyoruz.

 

Afiyet Olsun:).

AVAKADO DİP SOS VE PEYNİR DOLGULU RENKLİ BİBERLER

Nisan 22, 2010 - 9:13 am 23 Comments

 

Yeni yemek tarifleri öğrenmek, denemeler yapıp yeni tarifler bulmak, farklı sunumlar keşfetmek, yemek yapmanın en sevdiğim yanlarından yalnızca bir kaçı.

 

Sanırım ben yaşamak için yiyenlerden değil de yemek için yaşayanlardanım. Bir yemeğin sunumu, bir sofranın düzeni, sofradaki minik, iç açıcı, mutlu edici ayrıntılar benim için hep önemli olmuştur. Belki de bu yüzden, sadece ana yemekler, tatlılar değil; sofraları tamamlayan, yemeklere eşlik edip lezzetlerini artıran, misafir sofralarını daha da güzelleştiren soslar, değişik salatalar, yan yemekler de çok ilgimi çekiyor benim.  

 

Bu yüzden sofra hazırlarken hep düşünürüm “bu yemeği daha değişik, ilgi çekici, hoşa gidecek şekilde nasıl sunabilirim” diye. Salatalarım hep süslü olsun isterim, soframda renkli bir şeylere yer vermek mutlu eder beni, hele de mevsim baharsa:).

 

İşte bu düşünceyle hazırlanmış iki tarif paylaşmak istiyorum bu gün de. İlki bir sos; Avokadolu Dip Sos. Bu sosu özellikle tavuk yemeklerinin yanına çok yakıştırıyorum ben. Ya da sadece mısır cipsiyle de yenebilir tabi:).

 

İkinci tarif ise Peynir Dolgulu Renkli Biberler. Çok pratik ama sofranın şıklığına şıklık katacak, çiçek misali masadakilerin içini açacak görüntüye sahip bir tarif bu.

 

İşte Tarifleri:

 

AVOKADO DİP SOS

 

 

Malzemeleri:

 

3 adet olgun avokado

2-3 diş sarımsak

1 adet limonun suyu

2 yemek kaşığı zeytinyağı

 

Yapılışı:

 

Avokadoların kabuklarını soyup, ikiye bölerek ortasındaki çekirdekleri çıkarıyoruz. Sarımsakları dövüyoruz. Bir kasede avokadoları, dövülmüş sarımsağı, limon suyunu ve zeytinyağını karıştırıp çatal yardımıyla iyice eziyoruz (veya bu aşamada rondo da kullanabilirsiniz).

Bu sosu et, tavuk yemeklerinin yanında sos olarak sunabileceğiniz gibi, mısır cipsiyle birlikte de servis edebilirsiniz.

 

PEYNİR DOLGULU RENKLİ BİBERLER

 

 

Malzemeleri:

 

Sarı ve kırmızı renkte dolmalık biberler

Beyaz peynir

Dereotu

Toz kırmızı biber

 

Yapılışı:

 

Öncelikle dolmalık biberlerin içini boşaltıp, temizleyip iyice yıkıyoruz. Yıkanmış biberlerin ağız tarafı aşağı gelecek şekilde içinde su kalmamasını sağlayarak kurutuyoruz.

Diğer tarafta beyaz peyniri ezip içine istediğimiz miktarda kıyılmış dereotu ve toz kırmızı biber koyup karıştırıyoruz.

Biberlerin içine peynir karışımını iyice bastırarak dolduruyoruz. Doldurduğumuz biberleri keskin bir bıçakla dilimler şeklinde kesip servis ediyoruz.

 

Afiyet Olsun:).

FIRINDA PİRİNÇ MÜCVERİ

Mart 25, 2010 - 7:14 pm 34 Comments

 

 

Zamanla damak tadım ve yeme alışkanlığım kendini buldukça fark ettim ki lezzet denilen olay ne yemeğe fazla fazla konulan yağda ne de sağlık açısından yemeği ağırlaştıracak herhangi bir malzemede.. Şimdi vereceğim tarifse bunun en büyük örneği.

 

Evde kalan pilavı değerlendirme amaçlı da yapılabilen bu tarifi kabuklu pirinçle denedim ben.

 

FIRINDA PİRİNÇ MÜCVERİ

 

 

Malzemeleri:

 

1 aida çay bardağı pirinç (ben kabuklu pirinç kullandım)

2 yumurta

100 gr peyaz peynir (az yağlı beyaz peynir kullandım)

yarım demet dereotu

yarım paket kabartma tozu

tuz

toz kırmızı biber

karabiber

 

üzerine:

kaşar rendesi

 

Yapılışı:

 

Öncelikle pirinci yıkayıp haşlıyoruz. Diğer tarafta bir kabın içinde beyaz peyniri eziyoruz. Yumurtaları, baharatları, kıyılmış dereotunu ve kabartma tozunu peynire ekleyip iyice karıştırıyoruz. Haşlanan pirinci de bu karışıma ilave ediyoruz. Bir fırın kabını yağlayıp mücver karışımını döküyoruz. Mücverin üzerine rendelenmiş kaşar serpip, ve bir tutam daha toz kırmızı biberle renklendiriyoruz.

 

Önceden 175C°’ye ısıtılmış fırında pişiriyoruz. Mücveri dilimleyip sıcak sıcak servis yapıyoruz.

 

NOT: Benim pirinçlerim kabuklu olduğu için suyunu çekinceye kadar pişirdim. Normal pirinç kullanılırsa pirinçler yumuşadıktan sonra fazla suyu süzülmeli.

 

Afiyet Olsun:).

İKİ PRATİK TARİFLE HAFTAYA BAŞLANGIÇ

Mart 22, 2010 - 12:15 pm 32 Comments

 

 Bahar rehavetinden şöyle bir sıyrılıp bilgisayarımda durup duran resimlerin tariflerini yazma zamanı çoktan gelmiş..

 

Bugün, benim çok sevdiğim, davet masalarının rengine renk katan iki pratik tarif paylaşacağım.

 

İlki ev yapımı zeytin ezmesi. Zeytin ezmesini bu şekilde evde yapınca içine koyacağımız malzemeleri zevkimize göre ayarlayabiliyoruz. Bu zeytin ezmesi kahvaltılara bambaşka bir tat katıyor. Ayrıca yemeklerden önce güzel bir başlangıç olarak sofralarda yerini de buluyor.

 

İkinci tarif de benim favorilerimden birisi; Acı Biber Turşusu…Bu turşudaki biberler bizim kendi mahsulümüz. İşyerimizin bahçesinde yetiştirmiştik.. Benim için bile oldukça acıydılar:). “Benim için bile” diyorum çünkü beni bilenler bilir; acıyı çok severim. Pul biberim sofrada hep yanımdadır:). Bu turşu uzun süre önce yapılıp, bitmişti ama tarifini vermek şimdiye kısmetmiş:).

 

İşte tariflerim:

 

EV USULÜ YEŞİL ZEYTİN EZMESİ

 

 

Malzemeleri:

 

120 gr çekirdekleri çıkarılmış yeşil zeytin (ben kavanozda satılanlardan almıştım)

bir tutam dereotu

pul biber (istenilen miktarda)

zeytinyağı (göz kararı:))

 

Yapılışı:

 

Zeytinyağı hariç bütün malzemeleri mutfak robotuna alıp istediğimiz irilikte çekiyoruz. Ben biraz daha iri taneli bırakmayı tercih ediyorum. Minik minik doğranan zeytinli karışımı bir servis kabına alıp üzerine istediğimiz kadar zeytinyağı gezdirip servis ediyoruz.

 

Not: Zeytin ezmenize damak zevkinize göre farklı baharatlar (kekik, fesleğen gibi…) ekleyip değişik lezzetler yakalayabilirsiniz.

 

DOMATESLİ ACI BİBER TURŞUSU

 

 

Malzemeleri:

 

250 gr. küçük acı biber

2-3 adet domates

4-5 yemek kaşığı sirke

5 diş sarımsak

1 tepeleme yemek kaşığı kaya tuzu

1 tutam maydanoz

istenirse biraz zeytinyağı

 

Yapılışı:

 

Biberleri iyice yıkayıp kurutuyoruz. Domatesleri bir kap içine rendeliyoruz. Sarımsakları domateslerin içine ince ince doğruyoruz. Sirkeyi, tuzu ve biraz zeytinyağını (isteğe bağlı) domateslere ilave ediyoruz. Bir kavanoza bir kat biber bir kat domates sosu olacak şekilde döşüyoruz. En üste de bir tutam maydanoz doğruyoruz. Kavanozun ağzını iyice kapatıp serin bir yerde bekletiyoruz. Bir hafta on gün içinde turşumuz hazır..

 

Afiyet Olsun:).

PEMBİŞ BİR LEZZET: KIRMIZI PANCAR TURŞUSU

Ocak 7, 2010 - 4:45 pm 22 Comments

 

İçimin de blog sayfamın da biraz renge ihtiyacı duyduğunu düşünerek pembiş pembiş bir tarif paylaşmak istiyorum bugün; Kırmızı Pancar Turşusu tarifini..

 

Geçenlerde annecim benim için yapmıştı bu turşuyu. Aslında ailecek hepimiz severek yeriz ama bu sefer özellikle benim için yapılmasının nedeni kan değerlerimde düşük çıkan demirdi… Her zaman normal çıkarken bu sefer biraz düşük çıktı, neyse ki telafi edilmeyecek bir şey değil.

 

Annem de televizyonda kırmızı pancarın demir eksikliğine iyi geldiğini duymuş, hemen ertesi gün marketten kırmızı pancarları almış ve bu güzel turşuyu yapmış.

 

Hem yapımı çok pratik hem de rengiyle, lezzetiyle davet sofralarına da çok yakışacak bir tarif bu:

 

KIRMIZI PANCAR TURŞUSU 

 

 

Malzemeleri:

 

Yarım kg kırmızı pancar

2-3 diş sarımsak

sirke

zeytinyağı

 

Yapılışı:

 

 

Öncelikle pancarları yıkayıp, saplarını ayıklayıp soyuyoruz. Pancarları bir tencereye koyup, üzerini geçecek kadar suyla haşlıyoruz (kıvamı çatal batacak gibi olacak).

Haşlanan pancarları soyup dilimliyoruz. Sarımsakları dövüp bir kaba aktarıyoruz, üzerine istediğimiz kadar sirke ve zeytinyağı ekleyip bir sos hazırlıyoruz. Dilimlenen pancarları bu sosa yatırıp bir gece buzdolabında dinlendiriyoruz. Soğuk olarak servis ediyoruz..

 

Afiyet olsun:)..

FIRINDA KAŞARLI MANTAR

Temmuz 2, 2009 - 12:39 pm 26 Comments

 

Geçenlerde babam, ona e-maille gelen bir takım pratik bilgileri bana yollamıştı. Bu bilgileri blogumda da paylaşmamın faydalı olabileceğini düşündüm. Burada yer alan bilgilerden bir kısmını belki siz de biliyorsunuzdur ama içlerinde cidden ilginç olanları var.

 

PÜF NOKTALARI:

* Yumurta nasıl kolay soyulur;
Püf noktası: Katı haşlanan yumurtaları kolayca soymak için, kaynar sudan çıkardıktan sonra hemen soğuk suya tutun ve bir süre soğuk suda bekletin. Su kabuğun gözeneklerinden girerek soymayı kolaylaştırır.

*Ekmeğin küflenmesini önlemek için;
Püf noktası: Ekmeğiniz durup dururken dolabında küfleniyorsa, ekmek kutusunu 15 günde bir sirkeli suyla silmek yeterlidir.

*Meyveleri taze tutmanın yolu;
Püf noktası: Meyvelerin arasına serpiştireceğiniz herhangi bir türden yapraklar onları uzun süre taze tutacaktır.

* Kapılarınız veya çekmeceleriniz bir müddet sonra itseniz de çekseniz de kapanmaları zorlaşır:
Püf noktası: Kapınızın, çekmecenizin sürten kısmına vazelin sürün.

* Baş ağrısı için:
Püf noktası: Kahve çekirdeğine limon suyu sıkın yavaş yavaş yiyin.(Birkaç tane)

* Buz dondururken:
Püf noktası: Suyu kaynatın, soğuyunca buz kalıplarına koyup dondurun. Buzlar daha canlı kristal gibi görünür. Kaynamış suda oksijen azalır. Buda buzun mat görünmemesini sağlar.

* Dişlerinizi doğal temizleyin:
Püf noktası: Çileği ezin diş fırçanızın üzerine koyun diş etlerinize kompres yapın. Sonra dişlerinizi fırçalayın.

* Ağız kokusu için:
Püf noktası: Kahve çekirdeği çiğneyin.

* Arı, sivri sinek sokmalarına karşı:
Püf noktası: Kesme şekeri hafif ıslatın sokulan kısmın üzerine hafifçe bastırın zehiri alır ve kaşınmayı şişmeyi önler.

* Fermuarlar sıkışırsa:
Püf noktası: Kurşun kalemle fermuar dişlerinin üzerini karalayın.

* Gözlük camları:
Püf noktası: Gliserin ile silerseniz buğulanmadığını göreceksiniz.

* Ayakkabılarınız ayağınızı sıkıyorsa:
Püf noktası: Bir bardak saf alkolü ayakkabınızın içine dökün. İyice derisine yedirin ve giyin. Derisi ayağınıza göre açılacaktır. * Cam sil ile deri ayakkabılarınızı silmenizi de bir öneririz…

* Çiçekleriniz için:
Püf noktası: Haşladığınız yumurtanın suyunu saksıya dökün. Çiçekleriniz pek mutlu olacak…

* Gülleriniz boyunlarını bükerse:
Püf noktası: İlk önce sıcak suya sonra soğuk suya batırın.

* Saksı çiçekleriniz için :
Püf noktası: Sigara küllerini saksınıza koyarsanız yapraklardaki kurt böcek vs. yok edersiniz.

* Akü Başları oksitlenirse :
Püf noktası: Cola sürmeyi bir deneyin… Oksitlenme diye bir derdiniz kalmayacak…

* Fareleri kaçırmak için :
Püf noktası: Nane yağını bir karton parçasının üzerine sürün farelerin geldiği yere koyun.

* Mangal ızgaranızı temizlemek zordur :
Püf noktası: Ilıkken cam sille temizleyin veya ılıkken nemli gazete kağıdına sarın bir müddet sonra sertleşmiş artıkların yumuşadığını göreceksiniz.

* Boya kokusunu gidermek için :
Püf noktası: İki büyük baş soğanı soyup ikiye bölün suyun içine atın bunu da kokulu odaya koyun.

* Ağzı dar şişe kavanoz temizlemek için :
Püf noktası: Biraz deterjan biraz su bir kaşık pirinç ile çalkalayın… Şişeniz pırıl pırıl olur…

* Balıklı tava kokusu :
Püf noktası: Tavayı limonla bir güzel ovalayın ve yıkayın. Kokudan eser kalmaz…

* Kesik Limonu nasıl saklarsınız :
Püf noktası: Küçük bir tabağa toz şeker serpin, kesik tarafı şekerin üzerine gelecek şekilde koyun iki hafta limon kurumadan saklanır.

* Soyulmuş patateslerin kararmadan saklanabilmesi için:
Püf noktası: Saklanacak kabın içine su, bir tutam tuz koyun. Buzdolabında saklayın gerektiği zaman suyla yıkayıp kullanın.

*Kokulu oda:
Püf noktası:
Ampulün üzerine biraz parfümünüzden sıkınız yakıldığında mis gibi kokar odanız.

* Patates haşlarken :
Püf noktası: Haşlama suyunun içine bir kaşık margarin koyun patatesler vitaminlerini kaybetmemiş olur. Aynı zamanda da patatesleriniz daha çabuk pişer…

* Dereotunu saklamak için:
Püf noktası: Temiz bir havluya kaplayacak şekilde sarın, bu şekilde naylon torbaya koyup buzdolabına saklamaya bırakabilirsiniz.

* Tazeliği gitmiş pörsümüş yeşillikleri canlandırmak için:
Püf noktası: İki kaşık limon suyu karıştırılmış buzlu su dolu kabın içine koyun 1saat buz dolabında bekletin.

* Domatesin kabuklarını kolay soyma;
Püf noktası: Domates’in kabuklarını kolay soymak için, bıçağın
sırtıyla domateslerin kabuklarını soyacağınız yönün tersine sürtün ve daha sonra soyun ya da domatesleri kaynar suda 1 dakika bekletin

 

Bugün bir de benim favori tariflerimden birini paylaşacağım; Fırında Kaşarlı Mantar. Aslında bunu çoğumuz biliriz ve evlerimizde yaparız. Çok pratik ve bir o kadar da lezzetli bir tarif. Ben şahsen yaz kış severek yerim. Yemeklerin yanına harika bir garnitür olduğu gibi benim gibi sebze severler için de başlı başına bir yemektir:).

 

FIRINDA KAŞARLI MANTAR

 

 

Malzemeler:

 

İstenilen sayıda mantar (mantarlar çok küçük olmamalı)

Mantarlara yetecek kadar kaşar peyniri

Tuz, kırmızı pul biber

 

Yapılışı:

 

Mantarları iyice yıkayıp saplarını koparıyoruz (içleri çanak gibi oyuk kalacak). Yıkanan ve ayıklanan mantarları oyuk tarafları üste bakacak şekilde fırın tepsisine diziyoruz. Mantarlara biraz tuz ve pul biber serptikten sonra içlerine küp şeklinde kestiğimiz kaşar dilimlerinden birer tane koyuyoruz. 180C°’ye ısıtılmış fırında kaşarlar eriyip kızarana dek pişiriyoruz.

 

Not: Bu tarifin çok farklı çeşitlemelerini yapmak mümkün; isterseniz içine faklı baharatlar (karabiber, kekik v.s) de koyarak deneyebilirsiniz. Veya rendelenmiş kaşarı çok az sarımsak rendesiyle harmanlayıp mantarların oyuklarına bu karışımı koyabilirsiniz. Ya da et sevenler için kaşarın altına küp şeklinde kesilmiş minik birer sucuk, sosis dilimi de koyarak hazırlayabilirsiniz. Her zamanki gibi tek sınırımız hayal gücümüz:).

 

Afiyet Olsun:).